Öğrencilerin ders dinlerken dikkatlerini yaklaşık 20 dakika öğretmenlerine verebildiklerini hepiniz bilirsiniz. O halde her 20-25 dakikada bir dikkatleri

Öğrencilerin ders dinlerken dikkatlerini yaklaşık 20 dakika öğretmenlerine verebildiklerini hepiniz bilirsiniz. O halde her 20-25 dakikada bir dikkatleri üzerimize toplamamız gerekir. Veya beden dilini iyi bilen bir öğretmen öğrencinin kendisini dinlemediğini ve dinliyor göründüğünü hemen fark eder ve öğrencinin dikkatinin dağılmaya başladığını hissettiği an, derste ilgiyi canlı tutmak için bir fıkra anlatmakla veya şaşırtıcı bir hareketle dikkatleri yeniden üzerine toplayabilir. Etkili dinleme yapamayan veya dikkati dağılan öğrencilerin sergiledikleri beden dili:
Uyumak, dinliyormuş gibi yaparak hayal kurmak, kalem, silgi veya herhangi bir şeyle oynamak, öğretmenden gayrı herhangi bir yere bakmak, arkadaşıyla konuşmak, esnemek, kolları çapraz bağlamak ve buna benzer hareketler.
1. Öğrencileriniz dikkatlerini toplamakta zorlanıyorlarsa, öğrencileriniz arasında "dalıp" gidenler varsa aşağıdaki tavsiyeleri uygulayabilirsiniz;
a. Soru soracağınız zaman gözlerinizi öğrencileriniz üzerinde sessizce gezdirerek, sınıfta heyecan oluşturun.
b. Öğrencilerinize ders sırasında sürpriz sorular sorarak dikkatlerini yalnızca sıraları geldiğinde toplamalarını engelleyin.
c. Sürpriz sorularınızdan birini soracağınız yolunda önceden bir sinyal verin.
d. Anlattığınız konuya ya da soracağınız soruya öğrencinizin ismini katın.
e. Dikkati dağılmaya başlayan öğrencinize (anlattığınız konuyla ilgili olması şart değil) basit bir soru sorun.
f. Öğrencinizle aranızda geçmiş özel bir şakayı tekrarlayarak dikkatini çekmeye çalışın.
g. Dikkati kolayca dağılan öğrencinize yakın durun ve ders anlatırken ara sıra elinizi onun omzuna koyun.
h. Ders anlatırken sınıfta yürüyerek, dikkati dağılan öğrencinin yanından geçerken anlatmakta olduğunuz satırı önündeki kitapta gösterin.
i. Derslerin ve ödevlerin uzun olmamasına özen gösterin.
j. Fiziki ve düşünmeye dönük aktiviteleri dönüşümlü olarak uygulayın.
k. Derslerinizi, filmler, kasetler, resimlerle ya da küçük çalışma grupları oluşturarak ya da öğrencilerin birbirlerine soru sormalarına olanak tanıyarak ilginç hale getirmeye çalışın.
l. Öğrencilerinizin özel meraklarını ders konularına katmaya çalışın.
m. Basit, anlaşılması kolay direktifler verin.
n. Hayal kurmayı günlük hayatın içinde yapılması gereken zamanlı bir aktivite olarak öğretin.
ö. Öğrencileriniz kendi kendilerini gözlemlemeyi öğretin.
p. Öğrencilerinize yapmalarını istediğiniz şeyleri yumuşak bir ses tonuyla söyleyin.
2. Dersi Kalbe Endeksli Öğretim şeklinde yapın.
a. Kendinizi sevdirin.
(1) Öğrencinin ilgi alanına girin ve duygularını paylaşın.
(2) Öğrencinin yaşına göre ilgi alanlarında konuşmalarını sağlamak için dersin arasında veya sonunda onlara zaman ayırın.
(3) Kendi öğrencilik hatıralarınızı anlatarak onların duygularına ortak olun.
b. Öğrenciyi etkili dinleyin.
(1) Uygun beden dili ile dinleyin.
(2) Öğrenciyi dinlediğinizi ve anladığınızı belli eden sorular sorun.
(3) Öğrenci başarılı olduğunda, doğru cevabı bildirerek onu teşvik edin.
c. Öğrenciye başarı duygusunu tattırın.
Öğrenme başarı ile beslenir. Başarı, verimlilik için bir uyarıcı ve yardımcıdır. Devamlı başarısızlık, zihnî hayat ve ruh sağlığı için en büyük bir tehlikedir. Çok yaygın ve esef edilecek bazı yanlış anlayışlar vardır ki hakikaten üzerinde uğraşılmayı icap ettirir. Birçok kimse, bir öğrenciye yaptığı hata söylenince veya kâğıdındaki hatalar işaret edilince, öğrencinin bu hataları düzelteceğini sanır. Bu kimselere göre, tabiatıyla ceza da (yaygın olarak inanılır) aynı neticeyi sağlayacaktır. Fakat gerçek deliller göstermektedir ki, eğitimde hatayı göstermek veya cezalandırmak, aynı hatanın tekrarına sebep olmaktadır.
Öğretimde bir öğrencinin yaptığı şeyi "doğru" olarak vasıflandırmak, öğrencinin o şeyi tekrar doğru olarak yapmasını sağlamak için en iyi yoldur. Çünkü, doğruluk duygusu, büyük bir haz oluşturmaktadır. Hataları ikaz veya cezalandırma, faydasız olmaktan da ileri giderek zararlıdır; yalnız yanlıştan doğruya dönmek için bir basamak olmakta kullanılabilir. Öğrencinin doğru ve yanlış cevapları ayırt edebilmesi hususunda ona yardım etmek, öğrenci için daha faydalıdır.
Öğrenmeyi sağlamak için kullanılan haricî motifler, muvakkat bir zaman için de olsa, tesirli olmaktadır. Fertler veya gruplar arasında rekabet, bir teşvik unsuru olarak hiç yoktan iyidir. Mükâfatın hacmi genişletilirse yani her seferinde daha değerli bir şey verilirse bunun öğrenme üzerinde etkisi, öğrenciler daha önceki başarı rekorlarını kırmaları şekilde görülür. Mükâfatın arttırılması, başarı üzerinde yükseltici bir etki yapmaktadır. Fakat yapılan muhtelif tecrübeler göstermiştir ki haricî motifler, dâhili motifler kadar etkili değildir. "Elbette ki meraktan doğan şiddetli bir öğrenme arzusunun sağladığı başarıyı mükâfat sağlayamaz." Yapılan bazı tecrübelerde "doğru" olduğunu söylemek ile para vermenin arasında tesir farkı olmadığı görülmüştür.
d. Öğrenciyi empati yaparak ve kendinizi onun yerine koyarak dinleyin.
e. Öğrencinin istek ve arzularını yapamayacak olsanız da dinleyin ve gerektiğinde okul idaresine karşı hislerine tercüman olun.
f. İlgi duydukları konularda bilgili olun.
g. Öğrencilerin sizden neler beklediğini öğrenin ve ona göre davranışlarınızı tanzim edin.
h. Dersi öğrenen organizasyon anlayışıyla aktif bir şekilde işleyin. Öğrenci ne söylerse ve ne sorarsa, eğer sözlerinde de samimi ise kızmayın. Sabırla cevap verin. Her zaman onlara yaklaşma konusunda ilk adımı bizim atmamız icap etmektedir. Yersiz katı davranışlarla onları kendinizden uzaklaştırmayın.
i. Öğrenmenin sağlanmasında ceza en son çare olmalı.
Öğrenmenin sağlanabilmesinde cezadan yararlanabilmek için aşağıdaki kurallara uymak gerekir:
vKötü davranışın kendi sonucu ceza olarak kullanılmalıdır.
• Hangi istenmeyen davranışların nasıl cezalandırılacağı önceden kararlaştırılmalıdır.
• Cezalandırma kararlı olmalıdır. Öğrencinin bir kez cezalandırılan bir davranışı diğer kez affedilirse, cezanın öğrenme sürecindeki değeri yok olur.
• Ceza tam zamanında verilmelidir. Geciken ceza etkisini kaybetmektedir.
• Öğretmen cezayı verirken duygusallıktan kurtulabilmelidir.
• Ceza, yapıcı ve öğrencinin kendi kendini denetlemesini artırıcı olmalıdır.
• Öğrencilerin istenmeyen davranışlarının sebeplerini öğrenmeden ceza verilmemelidir.
• Ceza öğrencide yoğun korku meydana getirmemelidir.
• Hiçbir durumda ödevler, dersler ve alıştırmalar ceza olarak kullanılmamalıdır.
j. Ahlak ve disiplin kuralları dışındaki davranışlarına müsamaha gösterin.
k. Öğrenciyi notla korkutmayın ve onu not kaygısından kurtarın.
Tecrübelerle anlaşılmıştır ki, ders boyunca, sınıfta kalma korkusu pek iyi motive etmemektedir. Kötü bir not alma ise öğrenciyi teşvik etmekten ziyade cesaretini kırmaktadır. Öğretmenler, sınav gününü bildirmeyi, bir motivasyon aracı olarak sık sık kullanır. Motivasyon yolu olarak sınavlar üzerinde bu kadar ısrar etmek, tarihlerle muhafaza edilen öğrenmeye yol açar. Yani öğrenilen şeyler, sınav bitinceye kadar hatırda tutulur, sınavdan sonra süratle unutulur.
l. Öğretmen-öğrenci münasebetlerinde, öğrencinin hoş olmayan bir davranışı karşısında hemen kızmayın, bu davranışının sebeplerini araştırın. Çok sabretmeli ve ceza en son çare olmalı.
Ceza, kişiyi istenmeyen davranıştan alıkoymak için uygulanan önleyiciler ve istenilmeyen bir davranış yapıldıktan sonra, bu davranışın tekrarlanmaması için konulan yasaklardır. Yoksa ceza demek can yakmak değildir.
Ceza alma kokusu, kırık not korkusu, sınıfta kalma korkusu ve başkalarının yanında küçük düşme korkusu gibi duygulara da harici motivasyonlar denmektedir. Bunlar sadece öğretmeni tatmin eder.
Ceza, kişilik gelişmesini önler. Gerektiğinde hafif ceza ve mahrumiyetler, öğrencinin seviyesi dikkate alınarak kullanılabilir.
Önemli olan öğrenci ve öğretmen arasındaki yakınlaşmadır. Karşılıklı sevgi ve saygıya dayanan anlayışlı bir ortam içinde cezaya yer yoktur.