Her senenin son günü kendi köşeme çekilerek düşünürüm.  Bir önceki sene kurduğum hayallerin ne kadarını gerçekleştirdim? Verdiğim kararları uygulayabildim mi? Kendimi bulma yolculuğunda benliğime ne kadar yaklaştım? İnsanlığa fayda sağlayabildim mi? Kaç kişi girip çıktı hayatıma? Kaç yanılgı yaşadım? Kaç kez düştüm yeniden toparlandım? Almam gereken dersleri aldım mı? ‘’İyi ki’’ dediğim dostlar kazandım mı? Dost bildiklerimin hançerledikleri yerleri ‘’buda kabulümdür.’’ Diyerek öpüp şifalandırdım mı? Yeni bir yıla girmeden içinde bulunduğum yılın son gününde hassas terazide ölçerim geçen 364 günü ve ona göre yeni yıl kararlarımı alırım. Yıkılsam da, vurulsam da, yanılsam da insana inancımı hiç yitirmeden yeni yeni hayaller kurarım. Birlikte var olmanın gücünü iliklerime kadar hissederek ‘’bakalım bu yıl kim bilir neler yaşayacağız.’’ Diye ümitler ekerim gönül topraklarıma.

2019 yılında başlayan pandemi süreciyle birlikte soyutlandık hepimiz sosyal hayattan. Evlerimize kapandık, özel hastalıkları olan insanların kullandıkları maskeler günlük hayatımızın bir parçası oldu adeta. Dostlarımızla, sevdiklerimizle kucaklaşmayı, dokunarak selamlaşmayı, bayramlarda kalabalık sofralarda buluşmayı, kaynaşmayı seven bir toplum olarak bütün bunlardan soyutlanmak ağır geldi elbette. 2021 yılında biraz daha gevşedi pandemi yasakları. Sosyal mesafe kurallarına uyarak buluştuk sevdiklerimizle. İnsan sosyal bir varlıktır. Sosyallikten uzaklaşmak zorunda kalan bizler vakit buldukça hasretliklerini çektiklerimize koştuk. Anladık sevmenin, dokunmanın, sarılmanın değerini. Severek çoğaldığımızın, paylaşarak var olduğumuzu dibine kadar anladık.

Pandeminin bizlere öğretisinin en kötüsü sevdiklerimizi kaybetmemizdi kuşkusuz. Ölüm bir soluk kadar yakınımızdaydı. Hangi nefeste yer edinerek bize bulaşacağı korkusuyla can dediklerimizden bile ayrı arı ayrı odalara savrulduk. Tıpkı aynı kabristanın farklı mezarlarında yatan aile ferleri gibi her birimiz bir dört duvarda mezarda yatan ölüler gibiydik. Haberlerde sürekli ölüm vardı. Telefonlarımızda sevdiklerimizin hastalık ve ölüm haberlerini de alınca ‘’sıra bize ne zaman gelecek.’’ Diye korku ve dehşetle bekliyorduk. İlk başlarda bu ölümler dehşete düşürürken hastalık konusunda bizleri  (ki cenaze törenlerine bile katılamadık en sevdiklerimizin) zamanla bu ölümleri kanıksar olduk.

İnsanlık tarihini derinden etkileyen bu süreç ekonomik anlamda da sekteye uğrattı birçok iş yerini. Kapanan işyerleri çalışanların evlerine ekmek götüremeyecek duruma gelmesine sebep oldu. İşsizlik yüzünden bunalanlar, yoksulluk oranındaki artışlar, ekonomik sosyal gerileyişlere de sebep oldu. Pandemi sadece sağlığımızı, sevdiğimiz insanları almadı bizlerden. Bizleri her anlamda bizlerden etti.

Kendilik inşasını, varoluşunu başkalarının varlığına borçlu olan insan, biyo-psiko-sosyal bir canlıdır. Fakat karantina kararları, işsizlik ve sosyal hayatı felç eden bir takım kararlar süreci psikolojik açıdan zora soktu elbette. Anksiyete dediğimiz davranış bozukluğu başta olmak üzere birçok psikolojik sorunda ortaya çıkmış oldu ne yazık ki. Bir travmanın adı oldu COVİT 19…

Sevgili dostlar, bundan beş yıl önce bu hastalıktan bahsedilip, insanlık tarihinin derinden etkileneceği söylenseydi büyük ihtimalle bilim kurgu filminin abartılmış sahneleri gibi düşünürdük.

Şimdi beş yıl sonrasını düşünelim lütfen. Montumuzun cebine elimizi attığımızda ya da çantamıza elimize gelen maskeyle nasıl bir dehşetli zamandan geçtiğimi hatırlayıp daha bir sıkı sarılacağız sevdiklerimize.

2022 yılının, bütün bu bilinmezlikleri korkuları endişeleri bir kenara koyacağımız bir yıl olmasını temenni ediyorum. Sokakta hapşıran birine (kaçmadan) ‘’çok yaşa’’ diyebileceğimiz, sevdiklerimizin boynuna sarılıp, doya doya öpebileceğimiz. Bereketli yılbaşı sofralarında bulunabileceğimiz, bol bol hediyeler alıp verebileceğimiz, tombala çekip içimizden geldiği gibi şarkılar söyleyip dans edebileceğimiz gece 00.00 da özgürce sevdiklerinize sarılacağınız bir yılbaşı geçirmenizi diliyorum. 2022 hepimize güzellikler getirsin. Kalplerimize sevgi akıtsın. Evlerimize bereket dağıtsın. Yanımıza bizler gibi dostlar var etsin.
Mutlu seneler.