GÜNEŞTEN, DENİZDEN YIPRANAN CİLTLERİ TAMİR ETME ZAMANI...

 

Yaz ayları geride kaldı ama olumsuz etkileri hala cildimizdeki yerini koruyor. Denizden ve güneşten yıpranan cildimizi canlandırmanın en etkili yolu derinlemesine hücre yenilemeden geçiyor.

Medikal Estetik Uzmanı Dr. Ali Osman Apaydın, cildin derinlerine ulaşarak hücre yenileme işlevini gören Indiba "Deep Care"in, dokulara zarar vermeden hücre zarını tedavi ettiğini belirtti. Apaydın, bu yeni sistemle ilgili merak edilenleri anlattı.

Amerikan Sağlık Örgütü FDA onaylı Indıba ''Deep Care'' Proionik Radyofrekans yöntemiyle çalışıyor ve 448 kHh - 0,48 mhz frekanslık sistemiyle dokulara zarar vermiyor. Cihazın ürettiği Proionik Radyofrekans, vücutta belirli alanlarda güvenli ve kademeli olarak sıcaklığı artırıyor. İyonların hücre zarı boyunca doğru hareketini sağlayan belirli bir frekansta çalışarak vücutta yağ azaltma ve doku rejenerasyonuna yol açan biyolojik tepkileri tetikliyor.  Isı ile etkileşim sağlanması sonrası damar genişliyor ve kan dolaşımı artıyor. Hücre zarındaki kanalların açılmasıyla iyon dengesi düzenleniyor ve hücre zarında iyileşme sağlanıyor.

Indiba "Deep Care", deri sıkılaştırmada, anti aging ve kırışıklık karşıtı işlemlerde, yüz ve vücut zayıflatmada, yüz ve vücut kaldırmada, selülit gidermede, kas-iskelet sistemi yaralanmalarında, dokunun ameliyat öncesi hazırlığında ve ameliyat sonrası yara/doku iyileşmesinde kullanılabiliyor.

Radyofrekans konusunda dünyanın önde gelen kuruluşlarından olan ve 40 yıla yakın zamandır  İspanya merkezli bilimsel çalışmalarla estetik ve fizyoterapi alanında yenilikçi çözümler üreten Indiba (Investigacion Division Barcelona) tarafından üretilen ve geliştirilen Deep Care doğal güzellik arayanlar için estetik alanında çığır açıcı bir yenilik sunuyor.

Hem genç görünmek hem de yaş alırken doğru adımlarla ilerleme isteği duyanlar için ideal olan Indıba Deep Care ortalama 3-5 seanslık tedavililerle başarı sağlıyor.

Cilde yönelik tedavilerde en önemli konu olan dokularda hasar meydana getirmeden iyileşmeyi başlatan Indiba 'Deep Care' bu özelliğiyle yaz aylarının ciltteki olumsuz etkilerinden kurtulmak isteyenler için etkili  çözüm olanağı sunuyor.


Sonbahar yaklaşıyor, hastalıklar fırsat bekliyor!

Glutatyon zengini Collagen Lift Paris Vitality ile mevsim geçişlerinde rahat edin

Hastalıklar en çok mevsim geçişlerini sever. Yazın sonuna yaklaşırken her türlü hastalıktan korunmanın birinci kuralı bağışıklığımızı güçlü tutmak. Bünyemizi güçlü tutmanın yolu antioksidanlardan geçerken bilinen en güçlü antioksidan ise Glutatyon'dur.

 Türkiye'de uzmanların önerdiği tek kolajen markası olan Collagen Lift Paris'in geliştirdiği Vitality, içeriğinde yer alan Glutatyon, C Vitamini, Çinko ve Kolajen ile eşsiz bir formüle sahiptir. Collagen Lift Paris™ Vitality; uykunuzu düzene sokacak, bağışıklık sisteminizi güçlendirecek, yorgunluğunuzu azaltacak, toksinleri temizleyecek, cildinizi yenileyecek, sizi tepeden tırnağa gençleştirecek devrim niteliğinde bir antioksidan deposudur.

Güçlü bir bağışıklık sistemine özellikle ihtiyaç duyduğumuz mevsim geçişlerinde Collagen Lift Paris Vitality hem vücudumuzu koruyor hem de yaşa ve şartlara göre azalan kolajen eksikliğini gidererek cildimizi koruyup gençleştiriyor.

Bağışıklık sisteminizi güçlendirmeyi, vücudunuzdan toksinleri atmayı ve aynı zamanda da gençleşmeyi istiyorsanız; Collagen Lift Paris™ Vitality tam size göre!

Özgüveni yaralayan Cilt Lekeleri; Neden olur? Nasıl tedavi edilir? 

Leke, deri renginde koyulaşmayı ifade eden genel bir terimdir. Hiç şüphesiz en küçüğünün bile moralimizi bozmaya yettiği cilt lekeleri lokalize ya da yaygın olabilir. Çoğu kez iyi huylu bir durum olmasına rağmen bazen altta yatan önemli bir hastalığın ya da deri kanserinin göstergesi bile olabilir. Dermatoloji Uzmanı Doç. Dr. Hilal Gökalp lekeyle ilgili tüm ayrıntıları ve çözüm yollarını anlattı. 

Deride leke ile seyreden hastalıklar oldukça yaygındır. Güneş ışınları, hormonlar, doğum kontrol hapları ve tüp bebek tedavisi esnasında alınan hormonlar başta olmak üzere çok çeşitli ilaçlar ve hatta kozmetikler leke oluşumunda en sık suçlanan nedenlerdir. Ayrıca travma ve çeşitli deri hastalıklarına cevap olarak da oluşabilir. Uzman ellerde yapılmayan lazer ve kimyasal soyma tedavileri de lekeye neden olabilir.

Genel olarak en sık rastlanan cilt lekeleri; çiller, güneş lekeleri, melasma olarak da bilinen gebelik lekeleri (gebelik olmadan da olabilir!), çeşitli kozmetiklere ve bitkilere bağlı gelişen lekeler, sivilce ve cilt yaralarından sonra oluşan lekelerdir. Ancak bazen cilt lekeleri, deri kanserinin bulgusu olarak da karşımıza çıkabilir. Özellikle leke değişik renk tonlarındaysa, asimetrik ve kenarlarında düzensizlik mevcutsa, kanama, kaşıntı, kabuklanma veya üzerinde açık yara gibi bulgular varsa kişi muhakkak deri kanseri açısından bir dermatoloğa görünmelidir. Ancak tekrar belirtmek gerekirse deri kanserleri, cilt lekelerinin küçük bir kısmını oluşturur. 

Leke tedavisinde kullanılan yöntemler nelerdir?

Leke tedavisinde çok çeşitli tedavi yöntemi vardır. Ancak her tedavi her hastaya uygun değildir! Cilt tipimiz ve oluşan lekenin derinliği tedavi seçiminde en önemli iki noktadır. Cilt tipimiz derken aslında cildimizin tonundan bahsediyorum. Cilt tipleri 1-6 arasında değişir, 1; çok açık tene sahip, kızıl, çilli, renkli göze sahip kişiler olarak sınıflandırılırken, 6ise siyah ırk olarak sınıflandırılır. Ülkemizde en yaygın görülen cilt tipleri ise 3 ve 4’dür. Yani buğday ve esmer tendir ve maalesef bu cilt tiplerinde leke daha sık gözlenir. Dolayısıyla hem sahip olduğumuz cilt tipi hem de genel olarak güneş ışınlarına yoğun maruz kalan bir ülke olarak cilt lekesi sorunu yaşayan kişi sayısı ülkemizde oldukça fazladır. 

Lekenin derinliği ise tedavi seçiminde esas olan bir diğer noktadır. Ancak çıplak gözle lekenin derinliği tespit edilemez. Özel bir ışık olan wood ışığı ile bakarak lekenin derinliğini tespit ederiz. Leke, eğer yüzeyel ise işimiz daha kolaydır. Yüzeyel soyma işlemi yapan prosedürleri uygular, gidişata göre 3 haftada bir seanslarımızı tekrar ederiz. Ancak derin yerleşimli bir leke varsa karşılıklı sabır ve vakte ihtiyaç duyarız, tabi kombine tedavilere de. Genel olarak leke tedavilerinde soyucu krem ve serumlar, çeşitli kimyasal peelingler, leke açma özelliğine sahip mezoterapi ve PRP uygulamaları ile yüksek teknolojiye sahip lazerler ve ışık sistemlerini (IPL, BBL) tek başına veya kombine bir şekilde uygularız.  Son yıllarda geliştirilen Enzim peeling teknolojisi ise ciltteki her tür lekenin giderilmesindekullanabildiğimiz ve dolayısıyla lekede başarımızı artıran önemli bir tedavi yöntemidir. 


Covid-19 hastalığı sonrasında, fizik tedavinin 7 temel faydası

Küresel bir pandeminin ortasında olduğumuz bugünlerde, henüz hastalığın sonraki dönem etkilerini çok iyi bilmiyor olmamıza rağmen, hastalarda gördüğümüz belirtilere bağlı olarak hastanın normal hayatına dönüşündeki en önemli etkenlerden birisinin “Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon” olduğu açıkça görülüyor.

Fizik tedavi ve rehabilitasyonun, kronik hastalıkların toparlanma döneminde her zaman etkili olduğunu ifade eden Therapy Sport Center Fizik Tedavi Merkezi’nden Uzman Fizyoterapist Altan Yalım, şunları söyledi:

“Covid-19’un belirtilerine kısaca değinirsek; hastaların çoğunda gerek akciğer tutulumuna bağlı, gerekse de uzun süreli solunum desteğine bağlı kalmaları sonucu gelişen solunum sorunları oluşuyor. Çoğu vakada görülen yoğun eklem ve kas ağrıları mevcut. Uzun süreli öksürük ataklarının sonrasında gelişen boyun, sırt ve göğüs ağrıları gözleniyor. Hareketsizliğe bağlı gelişen özellikle diz ve kalçalarda, kas kuvvetinin azalmasıyla meydana çıkan ağrılar oluşuyor. Bunlarla birlikte, kondisyon sorunları, kas gücü kayıpları, yoğun bakım sonrası gelişen omuz problemleri, denge ve koordinasyonda kayıplar gibi birçok belirti ortaya çıkabiliyor. Covid-19 hastalığı sonrasındaki ve diğer kronik hastalıkların sonrasındaki toparlanma döneminin, etkili tedavi yöntemlerinin başında fizik tedavi ve rehabilitasyon geliyor” dedi.

Kronik hastaların toparlanma sürecinde fizik tedavi ve rehabilitasyonun rolü ve etkilerini anlatan Altan Yalım, şunları kaydetti:

1-Hastaların akciğer kapasitelerini geliştiren egzersiz ve germe yöntemleri, hastaların kaybettikleri rahat solunumu onlara tekrar kazandırır.

2-Kronik ağrıya yönelik fizik tedavi modeliteleri, ağrının azalmasını hızlandıracaktır.

3-Sırt ve göğüs bölgesine yönelik germe ve bölgesel solunum egzersizleri, hem nefesi düzenleyecek, hem de bu bölgede oluşan gerginliği çözecektir.

4-Kalça ve dize yönelik egzersizler ve tedavi modeliteleri, kasların kuvvetini artırarak eklemlere binen yükleri azaltıp, ağrıları azaltacaktır.

5-Uzman fizyoterapistler tarafından hazırlanacak egzersiz ve aktivite programları, hem dekondisyonu çözecek, hem de hastalara uzun dönem egzersiz alışkanlığı kazandıracaktır.

6- Yoğun bakım hastalarında sıklıkla görülen omuz ağrıları, fizik tedavi ile geçecektir.

7-Uzun süreli yatak istirahati sonucu gelişen denge ve kondisyon kayıpları, denge egzersizleri ve tüm bedene yönelik egzersiz programlarıyla iyileşecektir.


TOPLUMDA COVİD-19’A YAKALANANLARIN YÜZDE 11,5’İ SAĞLIK ÇALIŞANLARI!

Özellikle pandemi sürecinde sağlık çalışanlarının mağduriyetine sebep olan her türlü işleyiş büyük sıkıntılar doğurdu. Sahada her türlü koruyucu ekipmana rağmen toplumda hastalığa yakalananların yüzde 11,5’i sağlık çalışanlarından oluşuyor. Sağlık Bakanı Sayın Fahrettin Koca’nın açıklamalarına göre 29 bin 865 sağlık çalışanı hastalığa yakalanmış, tüm toplumun hastalığa yakalanma oranı yüzde 1,2 iken sağlık çalışanlarında bu oran yüzde 11,5’e ulaşmıştır.

Aile Hekimliği Çalışanları Sendikası (AHESEN) Başkanı Dr. Gürsel Özer, konu ile ilgili yaptığı açıklamada; “İyileştirmeler alkışı hak ediyor ancak pandemi ve çalışan motivasyonumuz açısından her türlü mücadele ve iyileştirme girişimine devam edeceğiz” dedi. Dr. Özer; “Maalesef son bir haftada dokuz sağlık çalışanımız hayatını kaybetti alınan her türlü koruyucu önleme rağmen sağlık çalışanlarının büyük bir risk altında olduğu aşikar. Aile hekimliği çalışanlarına detayları bakanlık tarafından belirlenerek verilecek ek ödemenin, Mart ayından bu yana devam eden ve ne kadar süreceği belli olmayan pandemi dönemi için 3 ay süre ile sınırlandırılmış olması, sağlık çalışanlarınca kabul edilebilir bir yaklaşım değildir. Yapılacak ödemenin pandemi süresi boyunca koruyucu sağlık sunumu baz alınarak yapılması gerekliliktir.