GÖZ ÇEVRESİ ESTETİĞİNDE NELER YAPILABİLİR?

Göz çevremiz yüzümüzdeki en hassas bölgedir. Bu yüzden genetik faktörler, dış etmenler, hormonel değişikliler, kötü beslenme, fazla güneşe maruz kalma gibi nedenlerden çok fazla etkilenirler. Problemli göz çevresi kişiyi olduğunda daha yaşlı veya sağlıksız gösterebilir. Günümüzde görselliğin ön planda olması ile birlikte estetik ve kozmetik konusundaki teknolojinin gelişmesi bizlere bu konuda çeşitli problemlere yönelik çözümler sunmaktadır.

Estetik ve Plastik cerrahi uzmanı Op.Dr. Eser Aydoğdu göz çevresi estetiği hakkında bilgi verdi: 

Biz estetik cerrahlara en sık başvurulan göz çevresi problemleri, morluk, kırışıklık, ince çizgiler, göz kapağı düşüklüğü, gözaltı torbalanması ve yağ bezesi oluşumlarıdır. Bazen bir bazen de birkaç yöntem bir arada kullanılarak soruna yönelik cerrahi veya ameliyatsız çözümler tarafımızdan sunulmaktadır. Göz çevresi kırışıklıkları için en çok botoks uygulamasına başvururken, gözaltı torbalanması veya morlukları ihtiyaca uygun çeşitli mezoterapilerle tedavi edilir. Mezoterapi seans sayısı yine kişinin ihtiyacı ve kullanılacak ürüne göre hekim tarafından belirlenir. Gözaltı ışık dolgusu başka bir seçenektir. Yine göz çevresi için hazırlanan özel peelingler özellikle gözaltı morluklarında etkili olabilmektedir. Gözaltındaki yağ dokusunun eksikliği kişiye yorgun bir görünüm verdiğinden hyaluranic asit içeren dolgularla o bölge desteklenir ve daha canlı bakışlara birkaç dakika içinde kavuşmak çok kolaylaşır. Yağ bezeleri için doktorun uygun gördüğü cerrahi yöntemler veya uygun lazerler kullanılabilir. Göz kapağı düşüklüğü de yine günümüzde düşüklüğün derecesine göre ameliyatlı veya ameliyatsız seçenekleriyle kişi için konforlu bir biçimde giderilir. Çoğunlukla sosyal hayattan kopmanızı gerektirmeyecek uygulamalara mutlaka ve mutlaka alanında uzman estetik cerrahlarla karar vermelisiniz.

PERİTON DİYALİZİ HASTALARI KORONAVİRÜSTEN DAHA İYİ KORUNUYOR!

Koronavirüs sürecinde periton diyalizi tedavisinin avantajının bir kez daha ortaya çıktığına dikkat çeken Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı Uzmanı Doç. Dr. Ebru Aşıcıoğlu, bu dönemde evde periton diyaliz tedavisi gören hastaların kendilerini daha etkin bir şekilde izole edebildiklerini söyledi ve ekledi: “Diyaliz merkezi gibi kalabalık ortamlardan uzak kalabildiklerinden, tedavilerinde aksama olmaksızın çok daha iyi bir şekilde korunuyorlar. Bu sebepten koronavirüse yakalanma oranlarının daha düşük olduğu gözlenmiştir.”


 

Periton diyalizinin uzun zamandır ülkemizde ve dünyada bir diyaliz yöntemi olarak kullanıldığını ifade eden Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı Uzmanı Doç. Dr. Ebru Aşıcıoğlu, periton diyaliz tedavisine yönelik önemli açıklamalarda bulundu.

Tıbbi açıdan sakıncalı bir durum olmadığı sürece tüm böbrek hastalarının periton diyalizi için uygun birer aday olduğunu ifade eden Doç. Dr. Ebru Aşıcıoğlu, “Özellikle diyaliz merkezine ulaşımda problemi olan veya yatağa bağımlı yaşlı hastalar ya da 0-5 yaş arası küçük çocuklar için periton diyalizi ilk tercihtir. Dolaşım yetersizliği, kalp yetmezliği veya damar giriş yolu problemleri nedeniyle hemodiyalizi tolere edemeyen hastalar ile hemodiyaliz ünitesine uzaklık nedeniyle erişimi olmayan hastalarda da periton diyalizi tercih edilmelidir. Benzer şekilde aktif çalışan hastalar, seyahat etmek, serbest ve bağımsız kalmak isteyen hastalar için de yine periton diyalizi daha uygun bir seçenek olacaktır.” dedi.

KORONA SALGINI DÖNEMİNDE KALP SAĞLIĞINA DİKKAT!

Koronovirüs salgını artarak devam etmektedir. Dünya Sağlık Örgütü’nün en son verilerine göre 1 Kasım itibari ile tüm Dünya’da yaklaşık 46 milyon insan koronavirüse yakalanmış durumdadır.

Şu ana kadar elde edilen verilere bakıldığında kalp hastalıklarından kalp yetersizliği, koroner arter hastalığı, kardiyomiyopatiler ve pulmoner hipertansiyon hastalıklarında koronavirüs daha ağır seyrettiği saptanmıştır.

Florence Nightingale Hastanesi, Şişli SGK Polikliniğinden, kardiyoloji uzmanı Doç. Dr. Polat Canbolat koroner arter hastalarının bu dönemde dikkat etmesi gereken adımlara dikkat çekti…

• İlaçlarını düzenli olarak kullanmaya devam etmeleri çok önemlidir. Salgının başlangıç döneminde bazı hipertansiyon ilaçları ile koronavirüsün daha ağır seyredebileceği ile ilgili öngörüler söylense de bunun gerçek olmadığı saptanmıştır. Koroner kalp hastaları ilaçlarını düzenli olarak kullanmaya devam etmelidir. Ellerinde en az 1 aylık ilaçlarını her ihtimale karşı bulundurmalarında fayda vardır.

• Göğüs ağrısı, nefes darlığı, çarpıntı yakınmanız geliştiyse veya bu şikayetleriniz kötüleştiyse doktorunuza başvurmaktan çekinmeyin. Tüm Dünya’da kalp krizi nedeni ile acil servise başvurularda azalma, evde ani ölümlerde artış izlenmiştir. Şikayetlerinizi ihmal etmeyin ve doktorunuza başvurun.

• Kış aylarının gelmesi ile fiziksel aktivitede azalma gözlemliyoruz. Havaların iyi olduğu günlerde 30 dakikalık yürüyüşler kalp sağlığınızı korumanıza yardımcı olacaktır. Dışarı çıkamıyorsanız ev içi egzersizler yapın. Düzenli egzersiz yapmanız kaygınızı azaltır, daha iyi uyumanıza yardımcı olur, kalp hızınızı düşürür, kilo vermenize yardımcı olur, kemiklerinizi ve kaslarınızı güçlendirir, tansiyonunuzu düşürür ve bağışıklık sisteminizi güçlendirir.

• D vitamini düzeyleri düşük olan kişilerde coronavirüs hastalığı daha ağır seyretmektedir. Güneşli günlerde muhakkak açık havada yüzünüz ve elleriniz açık olacak şekilde dışarıda 30 dakika bulunmaya gayret gösterin.

• Kaygı bozukluklarında artış, uyku düzensizliği tansiyon değerlerinizde değişikliklere yol açabilir. Uykularınızın düzenli olmasına dikkat edin. Kaygınızı arttıran durumlardan uzak durun.

• Sigarayı bırakın. Sigara içmek hem kalp krizi riskinizi arttırır hem de koronavirüs hastalığını daha ağır geçirmenize sebep olur.

Beslenmenin doğru adımları…

• Kış aylarında hareketsiz yaşamın artması ile birlikte kötü beslenme koroner arter hastalığınızda kötüleşmeye sebep olur. Yine aşırı kilolu kişilerde koronavirüs hastalığının ağır seyrettiği bilinmektedir.

• Mevsim sebze ve meyvelerini tüketin. Kış mevsiminde tüketebileceğimiz meyveler ve sebzeler C vitamini açısından yüksek besinlerdir. Günde 4-5 porsiyon mevsim sebze ve meyvesi tüketmek bağışıklık sistemimizi güçlendirir. Koroner kalp hastalarının kullandıkları ilaçlarla etkileşime girdiği için greyfurt tüketilmesini önermiyoruz.

• Yine içerdikleri doğal antioksidanlardan dolayı günde 1 porsiyon işlenmemiş kuruyemiş tüketebilirsiniz.

• Özellikle şarküteri ve pastane ürünlerinden kaçının. İşlenmiş, paketlenmiş gıdalar daha çok yemenize sebep olarak kilo almanıza, vücut yağlarınızı yükselterek kalp damar hastalıklarında kötüleşmeye sebep olur.

• Kırmızı etten özellikle de işlenmiş kırmızı et ürünlerinden (salam, sucuk, sosis, pastırma, kuru et) uzak durun. Kış aylarında haftada biri büyük, diğeri küçük balık türlerinden olmak üzere 2 gün balık tüketin.

• Asitli içeceklerden uzak durun. İçeriklerindeki yüksek şekerden dolayı asitli içecekler damar sağlığınızı bozar. Mümkünse içmeyin, içiyorsanız az miktarda şekersiz olanları tercih edin.

• Alkol doğrudan kalp kası hücrelerini yıpratır. Koronavirüs doğrudan veya dolaylı olarak kalp işlevlerini bozabilmektedir. Bu etkiyi azaltmak için alkolü bırakın.

Takviye besin ve vitamin alınmalı mı?

• Eğer yukarıda belirttiğimiz dengeli beslenme önerilerine uyarsanız herhangi bir takviye besin veya vitamin almanıza gerek bulunmamaktadır. Dengeli beslenme ile ilgili sorun yaşıyorsanız veya vitamin/mineral eksikliğine sebep olan bir hastalığınız varsa doktorunuza danışarak kullanabilirsiniz.

• D vitamini düzeyinize baktırın. D vitamini düşük olan hastalarda coronavirüs hastalığı daha ağır seyretmektedir. D vitamini düzeyiniz düşük ise öncelikle güneşten faydalanmaya dikkat edin ve doktorunuza danışarak D vitamini desteği alın.

Dynavit Diamond Collagen Tadıyla da Tüketicisinin Beğenisini Kazandı!

Eczacıbaşı’nın vitamin, mineral ve gıda takviyesi markası Dynavit ailesinden Dynavit Diamond Collagen, kollajene ek güçlendirilmiş formülü ile cildin için destek arayanlara aradıkları içeriği sunarken; gerçekleştirdiği tüketici

pazar araştırmasına göre, üzüm aroması ile deneyen 10 kadının 8’inden

tam not aldı.

COVID-19 AŞISINA KARŞI ENDİŞELİ OLANLARIN ORANI YÜZDE 64.1!

AHESEN Bilim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ersin Akpınar: “Türk toplumunda Covid-19 aşısının talep görüp görmeyeceğini bu araştırma ile ortaya koymayı amaçladık.”

Özellikle son yıllarda sık sık gündeme gelen  aşı tereddüdü veya reddi, sağlık otoriteleri tarafından halk sağlığı sorunu olarak tanımlanıyor. Covid-19 aşı çalışmaları, detayları ve sonrasında yaşanacak süreçleri ise tüm yakından takip ediliyor. Bu noktadan harekete geçen Aile Hekimliği Çalışanları Sendikası (AHESEN), önemli bir çalışmaya imza attı. Geçtiğimiz aylarda başlatılan araştırma ile “Covid-19 Pandemi Sürecinde Türk Toplumunun Aşı Bilinci ve Aşılama Davranışının Değerlendirilmesi Çalışması” tamamlandı.

Araştırma; proje yöneticisi Prof. Dr. Ersin Akpınar ve yardımcı proje koordinatörü Dr. Pelin Yıldırım önderliğinde, 01 Eylül – 31 Ekim 2020 tarihleri arasında 2032 kişinin katılımı ile gerçekleştirildi ve aşılarla ilgili toplumun yaklaşımını büyük oranda ortaya koydu. Buna göre; aşıya yaklaşım konusunda kararsız ve güvensiz olanların oranı yüksek olmasına karşın, çalışamaya katılanların yüzde 49.5’i Covid-19 aşısını yaptıracağını bildirdi.

KÈRASTASE’IN İKONİK SERİSİ ELIXIR ULTIME, 10. YILINI YENİLENEREK KUTLUYOR

Kérastase’ın ikonik serisi Elixir Ultime, yenilenen formülü ile her kadının muhteşem saçların keyfini çıkarabilmesi için lüks bir deneyim sunuyor. 

Kérastase Elixir Ultime Serisi, ilk ortaya çıkışından bu yana saç bakımının parlayan yıldızı ve markanın en çok satan ürünlerinden biri. İkonik seri, 10. yılında doğanın sunduğu en değerli içeriklerden Marula ve Kamelya yağları ile zenginleştirilerek, en iyi saç bakımını sunmak için çıtayı daha da yükseltiyor.