"İdrar Kaçırma Kabus Olmaktan Çıkıyor"

Kadınların “İdrar Kaçırma” Sorununa Bir Günde Çözüm İdrar Kaçırma Kabus Olmaktan Çıkıyor

Kadınların çok ciddi bir sorunu ve kabusudur idrar kaçırmak. Pek çok kadında görülen İdrar Kaçırmak, kadın psikolojisini de alt üst ediyor.

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Nurper Alemdar kadınların kabusu haline gelen İdrar Kaçırmanın aynı gün içinde tedavi edilebildiğini söyledi.

İdrar kaçırma nedeniyle kadınların sosyalleşmeden de uzaklaştığını ifade eden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Nurper Alemdar, “İdrar kaçırma nedeniyle kadınlar, spor yapmaktan, gülmekten, hapşırmaktan dahi korkar hale geliyor.” Dedi.

İdrar kaçırmanın temel nedeninin Pelvik Kasların zayıflaması olduğuna dikkat çeken Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Nurper Alemdar, “Sosyal baskılar nedeniyle gizlenen idrar kaçırmanın nedeni, rahimle birlikte mesane ve bağırsakları desteleyen pelvik kaslardır. Pelvik kaslar; pelvik kemiğinin hemen altında bulunur ve üreme organlarını tutan yumuşak dokular ve kaslar serisidir.

Rahim, mesane ve bağırsakları destekleyen bu kaslar; kadınlarda menopozla, yaşlanmayla ve özellikle doğumdan sonra, erkeklerdeyse kilo alma ve yaşlanmaya bağlı sebeplerle zamanla zayıflar.” Diye konuştu.

İDRAR KAÇIRMA İLE İLGİLİ ÇÖZÜM YÖNTEMLERİ

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Nurper Alemdar kadınların kabusu haline gelen İdrar Kaçırmak konusunda şu bilgileri verdi:

Kadınların çok ciddi bir sorunu ve kabusudur idrar kaçırma. Pek çok kadında görülen İdrar Kaçırmak, kadın psikolojisini alt üst ediyor. İdrar kaçırma nedeniyle sosyalleşmeden de uzaklaşan kadınlar, spor yapmaktan, gülmekten, hapşırmaktan dahi korkar hale geliyor.

Zor doğumlardan sonra veya yaşa bağlı olarak kolejenin azalmasıyla ilgili öksürme aksırma ve gülme esnasında da idrar kaçağı oluşuyor.

Buna biz tıpta stres inkontinans diyoruz.

Yapılan muayene sonucunda eğer cerrahi bir yardım gerekiyorsa cerrahiyle çözüyoruz.

Eğer erken evrede ise lazer ile çözümüne karar veriyoruz.

Yapılan jinekolojik muayene sonrasında ameliyat gereken vakalarda üretra ağzına bir meç uygulanarak idrar kaçağı kontrol edilebiliyor. Eğer vaka çok erken ise 35 yaşlarında başlamış çok ilerlememiş ve doğum yırtığı yok ise lazerden de fayda görebiliyor hasta.

Bazı durumlarda ameliyat edilip ameliyat sonrasında lazer desteği alınıp, idrar kaçağı sorunu ortadan kaldırılabiliyor.

Yani erken olgularda lazerden de faydalanıyoruz ama çok ilerlememiş olması gerekiyor.

Yeni bir yöntem olan lazerden bahsetmek istiyorum. Lazer tedavisini vajina cildine uygulayarak kolejenin artmasını sağlıyor, orada destek oluşturuyor ve idrar kaçağına engel oluyoruz.

İdrar kaçırma olaylarında PRP’den de yararlanıyoruz. PRP hastadan alınan kanın santrifüje edilerek tekrar hastaya verilmesi işlemine denir. PRP yöntemiyle dokunun yenilenmesi sağlanarak destek doku oluşturuyor. Dokuların güçlendirilmesiyle idrar kaçırma tedavi edilmiş oluyor. Bu tedavi yöntemleri ile gizli kabusunuzdan kurtulmak mümkün.”

Kyäni’den Hayata ‘ON’ Numara Destek


Dünya’da 2005, Türkiye’de 2012 senesinde faaliyete geçen, Tavsiye Ticaret ve E-Ticaretin birleşimi ‘Yeni Nesil Ticaret’ iş modeli ile 60’ın üzerinde ülkede milyonlarca kişiye Online iş fırsatı; İyi yaşam, zinde vücut, doğal enerji artışı ve güçlü bağışıklığa destek için de portföyünde doğal içeriklerin yüksek teknoloji ile harmanladığı ürünleri bulunduran Gıda Takviyesi firması Kyäni’den yepyeni bir ürün; ON.


İçeriğinde B1, B2, B3, B6 ve B12 vitaminleri bulunan, guaranadan elde edilen 100 mg doğal kaynaklı kafein ve Sitikolin, Taurin, L-Theanine gıda karışımı içeren Kyäni ON Shots, ahududu ve greyfurt aromalı, 21 kalori ve sadece 2 gram şeker oranına sahip.


 

GEN HALKA ARZ İÇİN SPK'YA BAŞVURDU


Türkiye’nin önde gelen yerli ilaç üreticisi Gen İlaç ve Sağlık Ürünleri Sanayi ve Ticaret A.Ş., halka arz için Sermaye Piyasası Kurulu'na (SPK) başvurdu.


 

Gen İlaç ve Sağlık Ürünleri Sanayi ve Ticaret A.Ş. (GEN), şirket paylarının halka arzına ilişkin İzahnamenin onayı için SPK’ya başvuruda bulundu.

Gen İlaç ve Sağlık Ürünleri Sanayi ve Ticaret A.Ş tarafından yapılan açıklamada şirket paylarının halka arzında, sermaye artırımı ve ortak satışı yöntemlerinin birlikte kullanılacağı kaydedildi.

OYAK Yatırım liderliğinde gerçekleşecek olan halka arzın, halka açıklık oranı yüzde 20,83 olarak belirlenirken, ek satış hakkının kullanılması durumunda ise bu oranın yüzde 22,92’ye çıkacağı iletildi.


Özel Sağlık Hizmeti Sunucuları Kişisel Verilerimizi Yeterince Koruyor mu ?


Kişisel sağlık verisi özel nitelikli kişisel verilerin başında gelmektedir. Özel nitelikli kişisel verilerin işlenme şartları 2016 tarihli Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nda düzenlenmiş olsa da kişisel sağlık verileri 2019 tarihli Kişisel Sağlık Verileri Hakkındaki Yönetmelik ile detaylı olarak hukuki zemine kavuşmuştur.

Kişisel sağlık verisi, kişinin fiziksel ve ruhsal sağlığına ilişkin her türlü veri ile kişiye sunulan sağlık hizmeti ile ilgili bilgilerdir. Örneğin; her türlü tahlil sonucu, kişinin geçirdiği hastalıklar, kullandığı ilaçlar gibi veriler kişisel sağlık verisidir.

Özel nitelikli kişisel veriler, başkaları tarafından öğrenildiği takdirde ilgili kişinin yani veri sahibinin mağdur olabilmesine veya ayrımcılığa maruz kalabilmesine neden olabilecek nitelikteki verilerdir. Bu sebeple özel nitelikli olarak kabul edilen kişisel sağlık verileri tüm idari ve teknik tedbirler alınarak korunmalıdır.


Kişisel Sağlık Verileri Hakkındaki Yönetmeliğe göre hastaneler, diyaliz merkezleri, tıp merkezleri, diş klinikleri, estetik merkezleri ve küçük ölçekli muayenehaneler başta olmak tüm sağlık hizmeti sunucularının veri sorumlusu olarak dikkat etmesi gereken hususların bazıları şunlardır;

- Banko, gişe ve masa gibi bölümlerde yetkisi olmayan kişilerin yer alması önlenmeli ve aynı anda yakın konumda hizmet alanların birbirlerine ait kişisel verileri duymalarını ve görmelerini engelleyecek nitelikte gerekli fiziki önlemler alınmalıdır.

-Tahlil ve tetkik sonuçları gibi hastaya ait kişisel sağlık verilerini içeren basılı materyal üzerinde gerekli kısmî kimliksizleştirme veya maskeleme tedbirleri uygulanarak söz konusu materyalin yetkisiz kişilerin eline geçmesi hâlinde kime ait olduğunun tespit edilmesini zorlaştırılmalıdır.


Kovid-19 çocuklarda yeme bozukluğu yaratıyor!

Çocuklarda yeme sorunları üzerine çalışan Çocuk Gelişimi Uzmanı Deniz Temur, uzayan pandemi sürecinin çocuklarda yeme bozukluklarını arttırdığına dikkat çekerek aileleri uyardı:

Hareketsizlik, sosyalleşme eksikliği ve internet kullanımı çocuklarda farklı tiplerde yeme bozukluklarını tetikler hale geldi. Çocukların bir kısmında aşırı iştahsızlık ve yemek reddi görülürken, bir kısmında aşırı beslenme ve paketli gıda bağımlılığı görülmeye başlandı.”

Yaklaşık 1.5 yıldır devam eden Kovid-19 salgını, okullarından, sosyal alanlardan ve yaşıtlarından uzak kalan çocukların dünyasını etkilemeyi sürdürüyor. Uzun saatler internet kullanımı, fiziki aktivite eksikliği, aile içinde yetişkinlerle girilen gerilimli ilişki çocukların beslenme alışkanlıklarını da kökten değiştirmeye başladı. Çocuk Gelişimi Uzmanı Deniz Temur, çocuklarında yeme bozukluğu görülen ailelerin yapmaları gerekenleri anlattı.

İŞTAHSIZLAŞAN ÇOCUKLARI BESLEMEYE ZORLAMAYIN!

Pandemi döneminde iştahı azalan, yemek yemeyi reddeden çocukların ailelerine “çocuklarınızı sakın zorla beslemeyin” diye seslenen Temur, “Çocuklarda fiziki hareket eksikliği ve açık alan aktivitesi yoksunluğu ciddi enerji fazlası yaratır. Bu tip durumlardaki çocukları zorla beslemek yemeklerle kaygılı ilişkiyi tetikler. Pandemi nedeniyle kaygı düzeyleri hali hazırda yüksek olan çocuklar bu durumdan daha da etkilenerek yemeklere karşı kalıcı reddedişler geliştirebilirler” dedi.

AŞIRI BESLENME EĞİLİMİ

Çocukların da aynen yetişkinlerde olduğu gibi kaygı, sıkıntı, stres altında kendilerini yiyeceklerle mutlu etmeye çalışma eğilimi gösterebildiklerinin altını çizen Temur, şöyle devam etti:

Aileler, aşırı yeme isteğinin altındaki duygusal ihtiyaçlara odaklanmalılar. Çocuk kaygılı mı, aşırı stres altında mı, aile içinde iletişim eksiği var mı, sürekli eleştiriliyor mu gibi sorulara ebeveynlerin samimi cevaplar vermesi gerekir. Eğer çocuk pandemi döneminde normalde alıştığı türden ilişkilerin tersine, olumsuz ve yıpratıcı ilişkilere maruz kalıyorsa yemek yiyerek bu duygulardan uzaklaşıyor olabilir. Aynı şekilde ebeveynleri pandemi nedeniyle tehlikeli sayılacak iş kollarında çalışıyorsa ve bu durum evdeki diğer yetişkinler tarafından sürekli dile getiriliyorsa da çocuklar içinde bulundukları kaygılardan uzaklaşmak için daha fazla yemek yiyor olabilir. Bir diğer neden de ailelerin çocukları gün içinde yiyeceklerle oyalamaya çalışmaları. Evde çalışmak zorunda olan ve çocukları kendi başına oyalansın diye sürekli onlara yiyecekler sunulması çocukları yeme bağımlısı yapabilir. “

ABUR CUBUR BAĞIMLILIĞI

Deniz Temur, pandemi döneminde kendi danışanlarında en çok gördüğü yeme bozukluğu türünün ‘abur cubur’ olarak nitelendirilen paketli gıdaların tüketimindeki artış olduğunu söyledi. Temur, ebeveynlerin iş yüklerinin yanı sıra aile içi artan sorumlulukları nedeniyle hızlı ve kolay yiyecekleri tercih etmelerinin çocukların paketli gıdalara erişimini kolaylaştırdığına işaret ederek, şöyle konuştu:

Abur cubur gıdaların tüketimini kontrol altına almanın tek yolu bu tür gıdaların tüm aile bireyleri için tüketiminin kısıtlanmasıdır. Çocuk evdeki diğer bireylerin bu tür yiyecekleri tükettiğini bildiği sürede istemek konusunda ısrar gösterecektir. Aileler işe bu tür yiyeceklerin eve girişinde kısıtlama yaparak başlayabilir. İlle de tüketilecekse miktarları kısıtlayarak asıl öğün saatlerinde iştah ve yeme isteğini baskılamasını engelleyebilirler.”

FİZİKİ AKTİVİTE VE AİLE OYUNLARI EN KOLAY ÇÖZÜM

Çocukların yeme bozukluklarından uzaklaşmasının en kolay yolunun açık alanlarda fiziki aktivitelerin arttırılması ve aile içinde kaliteli iletişimi sağlayacak oyunların arttırılması olduğunu kaydeden Deniz Temur, “Arttırılan fiziki aktivite her tür yeme bozukluğunun aşılması için kritik öneme sahip. Durağanlık çocukları yoran ve strese sokan bir etken. Bu nedenle onları enerjilerini atabilecekleri fiziki aktivitelere teşvik etmek önemli. Aynı zamanda aile içi iletişimi güçlendirmek de bu dönemde çok değerli. Açık alan yada ev ortamında ebeveynler ve çocuklar arasında mutlu, güvenli ilişkiyi yeniden tesis etmek için aile oyunları oynanmalı, çocuklarla güçlü ilişkiler kurulmalıdır” dedi.