‘Öğle arası’ estetiğinde hyalüranik asitli ip yöntemi

Yaş aldıkça sarkan yüzü genç yaşlardaki haline geri döndürmek için cerrahisiz yüz germe yöntemleri arasında yer alan iple yüz askılamada hyalüronik asitli ipler hem yüzü geriyor hem cildi yeniliyor.

Yılların etkisiyle yerçekimine yenik düşen yüzü yukarı kaldıran, geren ve aynı zamanda cildi gençleştiren hyalüronik asitli ipler, 18-20 ay boyunca genç görünümü korumamıza yardımcı oluyor.

Medikal Estetik Doktorları Dr. Ayşegül Girgin ve Dr. İsmail Metin Hoşer, en çok tercih ettikleri yöntemin hyalüronik asitli iplerle yüz germe olduğunu belirtti.

Uygulamanın Uluslararası Ekspert Eğitmenleri

"Yeni jenerasyon ipler" olarak tanımladıkları Aptos Method Hyalüronik Asitli iplerle cildin daha sağlam, esnek ve sağlıklı olduğunu vurgulayan Dr. Girgin ve Dr. Hoşer, şu ifadeleri kullandı: "Uluslararası ekspert eğitmeni olduğumuz hyalüronik asitli ipler, özellikle son yıllarda artan ip kalitesi ve çeşitliliği ile yeni jenerasyon ipler olarak sonuçlarımızı çok çok daha tatminkar hale getiriyor. Sektörde yaygın olarak kullanılan PDO iplerinin 4-6 ay süren kısa ömrünün aksine hyalüronik asitli iplerinin yapıldığı madde olan PLA/CL sayesinde ömrü 18-24 ay sürüyor.

Hyalüronik asit vücudumuzda çok yoğun olarak bulunan ve en çok da cildimizde bulunan bir maddedir. Maalesef ki yaş ile cildimizdeki hyalüronik asit miktarı azalınca cildimiz kuruyor, inceliyor ve kırışıyor. Bu nedenledir ki estetikte cilt yenilemekte en sık kullanılan maddelerin başında hyalüronik asit geliyor. Hyalüronik asit yüksek su tutma kapasitesi nedeniyle cildi çok iyi nemlendirirken cildin yapı taşı olarak görev alıyor ve cildin daha sağlam esnek ve sağlıklı olmasını katkıda bulunuyor.”

Mobil Pazarlamanın ‘En’leri SMARTIES’de Belirlenecek

 Mobil pazarlama dünyasının yenilikçi ve başarılı kampanyaları, Aralığın 2.haftasında fiziksel olarak gerçekleşecek SMARTIES Ödül Töreni’nde sahiplerini bulacak. 50 ülkede 1000’e yakın üyesiyle mobil pazarlamanın gelişimine katkıda bulunan Mobil Pazarlama Birliği (MMA) tarafından bu yıl 11’incisi düzenlenen yarışma, Türkiye ve dünyadan pek çok başarılı ekip ve projenin ödüllendirilmesini sağlarken, pazarlama dünyasındaki son gelişmeleri de binlerce katılımcıya aktarmış olacak. SMARTIES, 11. senesinde “Yaratıcılık & İnovasyon Günleri” adı altında 1. gün “AI&İnovasyon” , 2.gün “Modern Pazarlama” ve 3.gün “Yaratıcılık” temaları çerçevesinde Türkiye’den ve Dünya’dan fikir önderlerini ağırlayacak. 3 gün sürecek etkinlikte 30’u aşkın yerli ve yabancı konuşmacı yer alacak.

OBEZİTEDE DAMGALAMA VE AYRIMCILIĞA KARŞI MEDYANIN ROLÜ TARTIŞILDI

Rolüm Ağır, Peki Senin Rolün Ne? projesinin medya atölye çalışmaları tamamlandı. 4 ve 18 Kasım 2021 tarihlerinde gerçekleştirilen atölyelerde, obezitede damgalama ve ayrımcılığı önlemeye yönelik medyanın rolü tartışıldı. Basın mensupları ile birlikte gerçekleştirilen medya atölyesine; Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü Öğretim Üyesi Reklamcılık ve Tanıtım Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Deniz Sezgin ve Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü Araştırma Görevlisi İlkin Esen Yıldırım, Türkiye Obezite Araştırma Derneği (TOAD) Başkan Yardımcısı ve Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Dilek Yazıcı, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı Öğretim Görevlisi ve TOAD Üyesi Dr. Seda H. Oğuz Baykal, katıldı.

7  DİYET EFSANESİ

Ülkemizde, beslenme ve diyet hakkında herkesin bir bilgisi ve deneyimi var uzmanlar dışında çok kişi yorum yaptığı için de  bilgi kirliliği ve değişik efsaneler meydana çıkıyor. 

Bu efsanelerden siz de bir ya da birkaçını denediniz mi hadi sırasıyla inceleyelim.

Sabahları aç karnına sirke veya limonlu su içmek zayıflatır.

  Aç karnına limonlu su içmek veya sirkeli su içmek zayıflatır görüşü kilo vermek isteyen herkesin uyguladığı ilk yöntemdir. Zayıflatıcı etkisi olduğuna dair bilimsel kaynak yoktur. Bağışıklık sistemini güçlendirip güne zinde başlamanıza yardımcı olur fakat zayıflamaya yardımcı değildir.

18.00’den sonra yemek yemeyi bırakırsam kilo veririm.

Akşam yemek yeme saati tamamen kişinin yaşam tarzı, iş saatleri, uyku düzeni ile ilgilidir. Gece vardiyasında çalışan veya geç kalkıp geç uyuyan bir insan için akşam 18.00’dan sonra bir şey yeme demek doğru değildir. Önemli olan kişinin yatmadan 3 saat önce yemekle ilişkisini kesmesi, midesini dinlendirmesi ve yatana kadar su tüketimini ihmal etmemesidir.

Light ürünlerden istediğim kadar yiyebilirim.

Zayıflamak için sık sık tüketilen light ürünler tam tersine kilo almanıza sebep olabilir. Light ürün demek yağı veya şekeri azaltılmış kalorisi normal ürünlere göre daha düşük ürün demektir. Fakat kalorisizdir anlamına gelmemektedir. Bu yüzden light diye istediğim kadar yiyebilirim kilo aldırmaz düşüncesi yanlıştır.

 Az beslenme ve aç kalmakla kilo probleminden kurtulabiliriz

Sanılanın aksine bu durum genellikle kilo alımı ile sonuçlanır. Çünkü yeterince beslenemeyen metabolizma bu durumu kıtlık olarak algılar ve uzun süreli açlık sonrası tüketilen her besini savunma mekanizması olarak yağ şeklinde depolamaya çalışır. 

 Çay ve kahve içiyorum su içmiş sayılırım.

 Çay ve kahve gibi içecekler diüretik olduklarından asla suyun yerini tutmazlar. Aksine vücuttan su atımını sağlarlar. Bu nedenle çay ve kahve tükettikten sonra daha fazla su içilmelidir. 

Ekmek yemiyorum kesin kilo veririm 

Sağlıklı beslenme programında karbonhidrat enerji verici besin grubudur. Ekmek, en önemli karbonhidrat kaynağıdır ve diyetlerde tok kalmanıza yardımcı olur. Seçtiğiniz ekmek çeşidi ile tokluk sürenizi uzatabilirsiniz. Beyaz ekmek yerine tam buğday, kepekli veya çavdar ekmeği tercih edin.

Aç kalırsam zayıflarım.

Açlık, metabolizmanızın ve yağ yakımınızın yavaşlamasına neden olur. Bu şekilde kilo vermeye çalıştığınızda ise hem kas kaybına uğrar hem de verdiğiniz kiloyu hızla geri alırsınız. Doğru kilo vermek istiyorsanız öğünleriniz arasında 3 saati geçirmeden, az ve sık beslenin.

Sağlıklı beslenme ve kilo verme süreci tamamen kişiye özel planlanmalıdır. Birinin uygulayıp kilo verdiği bir beslenme programı veya yöntemi  size uygun olmayabilir. Kilo vermek için çabalarken sağlığınızı olumsuz etkilemeyin. Bu süreçte mutlaka bir beslenme uzmanı ile çalışın. 

Uzman Diyetisyen Melisa ARZU YILDIRIM 

Kansere bağlı ölümler azalıyor

Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği ve Siemens Healthineers Türkiye tarafından Dünya Akciğer Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında bilgilendirme yapıldı.

  • Akciğer kanseri, dünyada en yaygın görülen ikinci kanser türü olmakla birlikte, yaşam kaybıyla sonuçlanan kanser türleri arasında da birinci sırada geliyor. Ancak umut verici bir gelişme var: Kansere bağlı ölümler azalıyor. 
  • Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği ve Siemens Healthineers Türkiye tarafından Akciğer Kanser Farkındalık ayı kapsamında yapılan bilgilendirmede Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Gökhan Özyiğit, şu açıklamada bulundu: “Amerikan Ulusal Kanser Enstitüsü’nün verilerine göre son 30 yılda kansere bağlı ölüm oranı toplam yüzde 31 geriledi. En büyük düşüş ise akciğer kanserinde görüldü.” 
  • Siemens Healthineers Türkiye Genel Müdürü Enis Sonemel ise, “DSÖ verileri, 2020 yılında dünyada 2 milyon 200 binin üzerinde kişinin akciğer kanseri teşhisi aldığını bildiriyor. Sağlık Bakanlığı verilerine göre, Türkiye'deki ortalamalar yılda 27 binden fazla insana akciğer kanseri teşhisi konulduğunu gösteriyor. Dünya genelinde 2020'de akciğer kanserine bağlı 1,8 milyon ölümün gerçekleştiği tahmin ediliyor. Ancak, şu anda yüksek ölüm oranına sahip bir hastalık olsa da ilk evrelerde yakalandığında uzun vadeli olumlu bir prognoza sahip olduğu biliniyor” dedi.

Kanser türlerinin görülme sıklığı bakımından dünyada erkeklerde ilk, kadınlarda ise 3. sırada gelen akciğer kanseri, tüm kanserler arasında yüzde 11’in üzerinde bir oranda bulunuyor. Ülkemizde, 75 yaş öncesi her 4 kişiden biri kansere yakalanma riskiyle karşı karşıya geliyor. Her yıl ortalama 27 binden fazla kişiye akciğer kanseri tanısı konulurken, 2020’de bu rakamın 41 binin üzerine çıktığı görülüyor.  

Son yıllarda tanı ve tedavide yaşanan gelişmeler sonucunda kansere bağlı yaşam kayıplarının azaldığına dikkat çeken Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Gökhan Özyiğit, şu bilgileri aktardı: “Amerikan Ulusal Kanser Enstitüsü’nün yayınladığı rapora göre ABD’de kansere bağlı ölüm oranlarında her geçen yıl gerileme görülüyor. 1991’de kanserden ölüm oranları zirvedeyken geçen 30 yılda kanserden ölenlerin oranı toplam yüzde 31 azaldı. Raporda akciğer kanseri ölüm oranındaki genel gerilemenin kaynağı olarak sigara içmenin azalması, radyoterapi ve ilaç tedavilerindeki gelişmeler gösteriliyor. Ancak bu umut verici gelişmeye rağmen, akciğer kanseri en sık teşhis edilen ikinci kanser türü olmaya devam ediyor.”  

COVID-19 için çekilen tomografiler akciğer kanserinde erken tanıları arttırmış olabilir

Genelde belirti göstermeden ilerleyen akciğer kanserinin teşhis ve tedavisinde görüntüleme cihazlarının hayati önem taşıdığını ifade eden Prof. Dr. Özyiğit, akciğer kanseri tümörlerinin tarama ve kontrollerde ortaya çıktığına dikkat çekerek, “Akciğer kanserinde en önemli risk faktörü sigara içmek. Ülkemizde sigara kullanım oranı Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre yaklaşık yüzde 26 seviyesinde bulunuyor. Pandemi döneminde COVID-19 şüphesi nedeniyle çok sayıda hastaya akciğer tomografisi çekildi. Bu sayede henüz ilk evrelerinde olan akciğer tümörleri bazı hastalarda teşhis edilebildi. Hastalar için erken tanı ve tedavi imkânı sunan bu durum, ilerleyen zamanlarda akciğer kanserinden kaynaklanan ölüm sayısının düşmesinde etkili olabilir” dedi. 

Tanı için görüntüleme yöntemleri uygulanıyor 

Uzun yıllardır sigara içen 55 yaş üstü bireylerin, herhangi bir sağlık şikâyeti olmasa da düzenli olarak akciğer kanseri taraması yaptırması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Gökhan Özyiğit şöyle devam etti: “Herhangi bir belirti vermeyen akciğer nodülleri, genellikle bilgisayarlı tomografi veya akciğer grafisi sonrasında tesadüfen fark ediliyor. Akciğer kanseri tanısı için şüpheli durumlarda PET-BT gibi daha ileri görüntüleme yöntemleri kullanılıyor. Şüpheli bölgeden alınan biyopsinin ardından sonuca göre hastanın tedavisi planlanıyor. Hastaların sağlıklarına kavuşması için cerrahi müdahaleler, radyoterapi ve kemoterapi gibi tedavi yöntemleri uygulanıyor.” 

“Kanser tanı ve tedavisinde başarı şansını yükseltmek için çalışıyoruz”

Siemens Healthineers Türkiye Genel Müdürü Enis Sonemel, Kasım ayının Akciğer Kanseri Farkındalık Ayı olması nedeniyle Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği ile akciğer kanserinde erken teşhisin önemine ve bunu sağlayan teknolojilere dikkat çekmek istediklerini belirterek şu açıklamada bulundu: “Akciğer kanseri tüm dünyada en sık görülen ikinci kanser türü. DSÖ (WHO) verileri, 2020 yılında dünyada 2 milyon 200 binin üzerinde kişinin akciğer kanseri teşhisi aldığını bildiriyor. Sağlık Bakanlığı verilerine göre, Türkiye'deki ortalamalar yılda 27 binden fazla insana akciğer kanseri teşhisi konulduğunu gösteriyor. Dünya genelinde 2020'de akciğer kanserine bağlı 1,8 milyon ölümün gerçekleştiği tahmin ediliyor. Ancak, şu anda yüksek ölüm oranına sahip bir hastalık olsa da ilk evrelerde yakalandığında uzun vadeli olumlu bir prognoza sahip olduğu biliniyor. Bu konuda da en önemli desteği yenilikçi teknolojilerden alıyoruz. Düşük dozda göğüs (toraks) bilgisayarlı tomografi çekimi, yüksek riskli hastalarda hastalığın erken teşhisine yardımcı oluyor.”