Çocuk İsteyenler için rahim hazırlığının ve tüplerin önemi 

“Çocuk isteği her anne-babada gördüğümüz mutluluk, sabır ve bir o kadar da kaygı dolu bir süreç” diyen Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Prof. Dr. Gökalp Öner, “Bizler bu süreçte her çiftimize farklı tedavi yöntemleri uygulamaktayız. Bizler için rahim ve tüpler çocuk isteği için gelen çiftlerimizde incelediğimiz en önemli kısımlardan bir tanesidir” diyor. Prof. Dr. Gökalp Öner, rahim ve tüplerin hazırlık sürecini anlatıyor… 

ŞEKİL BOZUKLUKLARI BELİRLENİP DÜZELTİLİR 

“Bebeğin 9 aylık annesi ile yaptığı yolculukta çok büyük önem taşıyan rahmi hazırlamak ve çocuk istemi döneminde tüplerin durumuna bakmak da tabi ki bizler için büyük önem arz etmekte. Çocuk isteği ile gelen çiftlerden ilk istediğimiz şeylerden bir tanesi rahim filmidir. Rahim filmi ile aslında tüpler ve rahim hakkında fikir üretmek ve buna uygun tedaviyöntemi geliştirmek mümkündür. Eğer rahimde bir şekil bozukluğu varsa rahme histeroskopik işlem yaparak rahimdeki şekil bozukluğu düzeltilip rahim alanı genişletilebilir. Böylelikle bizler gebelik sonrası erken doğum riski ve düşüklerin de önüne geçmiş oluruz. Eğer rahimde istemediğimiz oluşumlar var ise ki bunlar polip, miyom gibi oluşumlardır; bu oluşumlara da yine histeroskopi ile müdahale edilir ve rahim içi yine genişletilmiş olur.”

TÜPLERDEKİ YAPIŞIKLIK AÇILABİLİR 

“Rahim filmi ile tüpler de rahatlıkla analiz edilebilir” diyen Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Prof. Dr. Gökalp Öner, “Tüplerde bir yapışıklık varsa bu filmlerle zaman zaman açılıp kendiliğinden gebe kalabilmelerimümkündür. Fakat tüpler kapalı ise bizler anne adaylarımızı tüp bebeğe yönlendirmekteyiz. Tüplerde bir şişlik durumu filmle görülmüş ile ‘Hidrosalpenks’ dediğimiz durum söz konusudur ve bu durumda uyguladığımız laparoskopik yöntem ile şiş olan tüpü kapatarak yine gebelik anlamında rahim ve tüplere gerekli hazırlığı yaparız” dedi. 

RAHİM HAZIR OLUNCA TRANSFER GERÇEKLEŞTİRİLİR

“Bu hazırlık sonrası birçok çiftimizde kendiliğinden gebelik mümkün olabilir. Bizler tüp bebek tedavisi için de mutlaka bu şekilde rahim ve tüplerin durumuna bakmaktayız. Sağlıklı bir gebelik için rahim ve tüpler hazır durumda olduğunda da embriyo transferimizi gerçekleştiririz.”

KADINLARIN JİNEKOLOĞA GİTMESİNİN 10 NEDENİ

Jinekolojik hastalıklar, kadın üreme sistemini etkileyen hastalıklardır. Peki bu hastalıklar nelerdir ve jinekoloğa en sık ihtiyaç duyulan durumlar nelerdir? Bu soruyu, Ataşehir Florence Nightingale Hastanesi Jinekolojik Onkoloji uzmanı Prof. Dr. Selçuk Ayas cevaplandırdı.

‘’Üreme sistemi organları; rahim, fallop tüpleri, yumurtalıklar ve dış genital organlardır. Jinekolojik rahatsızlıkların kadının cinsel hayatı üzerinde çok önemli bir etkisi vardır’’ diyerek sözlerine başlayan Prof. Dr. Selçuk Ayas, ‘’Bu hastalıkların bazıları kadının çocuk doğurma potansiyelini olumsuz yönde etkileyebileceği gibi bazı durumlarda hayatlarını tehdit bile edebilir. Dolayısıyla hafife alınmamalıdırlar’’, sözleriyle kadınlara önemli uyarıda bulundu.

‘’Bu rahatsızlıklar hakkında bilgiler paylaşmak ve yeri geldikçe hastalarımızla olan iletişim sırasında doğan karşılaştığımız sık sorulara cevap bulmak istiyorum’’ diyen Prof. Dr. Ayas kadınları jinekoloğa götüren en sık yakınmaları 10 başlık altında topladı.

1. Ağrılı adet mi görüyorsunuz? 

Ayas, günlük aktiviteleri engelleyebilecek kadar ağrılı adet görmeyi; birincil ve ikincil olmak üzere iki tiptir’, diyerek açıklıyor.

-Birincil ağrılı adet ile ilişkili pelvik hastalık yoktur. Ağrı, genellikle adetin başlamasından birkaç saat önce veya adetin başlamasıyla başlar ve genellikle birkaç saat sürer, tüm güne yayılabilir. Ağrı spazmlıdır, yani hasta, alt karın bölgesinde, uylukların arka ve orta kısmına yayılabilen ağrılı kasılmalar yaşar.

Tedavi, genel sağlığın iyileştirilmesi yönündedir ve ağrı kesiciler kullanılır. Ultrasonografi tetkiki, herhangi bir pelvik patolojiyi dışlamak için yapılabilir.

-İkincil ağrılı adet ise, altta yatan pelvik hastalık ile ilişkili olarak ortaya çıkar. Olası ve sık nedenler kronik pelvik enfeksiyon, çikolata kisti, rahim fibroidleri olabilir. Ağrının tipik özelliği, donuk olması, arkada ve önde yer alması ve hiçbir yere yayılmamasıdır. Adetten 3-5 gün önce ortaya çıkar ve kanamanın başlamasıyla hafifler. Tedavi semptoma değil nedene odaklanır.

2. Adet görememe sorunu mu yaşıyorsunuz?

Prof. Dr. Ayas adet görememe durumunun fizyolojik ve patolojik olarak ikiye ayrıldığını dile getiriyor ve şöyle açıklıyor: ‘’Fizyolojik adet görememe; ilk adet görmenin başlangıcından önce, hamilelik sırasında, emzirme döneminde ve menopozdan sonra ortaya çıkar.  Patolojik adet görememe ise, ilişkili bir hastalık olduğunda ortaya çıkar,’’ diyor. Patolojik adet görememenin de birincil ve ikincil olmak üzere alt bölümlere ayrıldığını ifade eden Ayas, bu durumların açıklamalarına da yer verdi.

3. Polikistik over sendromu ile mi savaşıyorsunuz?

Bu çağda, genç kızlar arasında en yaygın sorunlardan biri olan polikistik over sendromu hakkında önemli bilgiler veren Dr. Ayas, ‘’Stresli ve hareketsiz yaşam tarzları en büyük ortaya çıkmasını kolaylaştıran faktörlerdir. Adet görememe, aşırı tüylenme ve çok sayıda küçük kistlerle genişlemiş yumurtalıklarla birlikte obezite ile belirgin bir sendromdur,’’ diyerek bu hastalığı yorumladı.

4. Miyomlarınız mı var?

Jinekolojik Onkoloji uzmanı Prof. Dr. Selçuk Ayas, rahmin en sık görülen hastalığı olan miyomları;  ‘’Bir kadında en sık görülen iyi huylu tümörlerdir. 30 yaşındaki kadınların en az %20’sinin rahminde miyom vardır. Neyse ki çoğu, bir şikayete neden olmuyor. Neden oldukları durumlar arasında ağır adet kanaması, düzensiz kanama, ağrılı adet görme, kısırlık, ağrılı cinsel ilişki, düşük veya erken doğum, tekrarlayan gebelik kaybı, alt karın veya pelvik ağrı ve karın büyümesi yer alır. Tedavi çoğunlukla cerrahidir ve cerrahi, hastanın yaşına ve durumun ciddiyetine bağlı planlanır,’’ diyerek anlattı.

5. Çikolata kisti tehlikeli midir?

Çikolata kistini Prof. Dr. Ayas, ‘’rahmin kas tabakası, yumurtalıklar, tüpler ve bazen de alt karnın ötesinde, rahim iç dokusunun bulunduğu bir durumu ifade eder’’ diyerek açıkladı.

Belirtilerinin ise ağrılı adet görmek, ağrılı cinsel ilişki, adet sırasında ve adetler arasında aşırı vajinal kanama, kısırlık ve adet sırasında bulantı, ishal veya kabızlık ve yorgunluk olabileceğini söyledi.

6. Pelvik iltihabi hastalık mı yaşıyorsunuz?

Üst genital sistem hastalığıdır. Tipik olarak rahim, fallop tüpleri, alt karın zarını ve çevre yapıları yani üst genital sistem organlarının bir enfeksiyon ve iltihaplı hastalığıdır. Genç kadınların üreme sağlığında önemli bir sorundur. Belirtileri alt karın ağrısı, ateş, uyuşukluk ve baş ağrısı, düzensiz ve aşırı vajinal kanama, ağrılı cinsel ilişki, anormal vajinal akıntıdır. Yönetim, neden olan organizmayı bulduktan sonra yoğun antibiyotik tedavisini içerir.

7. Vajina enfeksiyonlarına dikkat!

‘’Vajina enfeksiyonu vajinit olarak adlandırılır. Üreme çağındaki kadınlarda vajina enfeksiyonunun en sık nedeni mikroskobik organizmalardır,’’ diyen Prof. Dr. Ayas bu organizmalardan en sık görülenlerinden örnekler paylaştı:

-Cinsel yolla bulaşan mikroskobik parazitler; ani, bol ve rahatsız edici vajinal akıntı, vajina çevresinde tahriş ve kaşıntı, ağrılı idrara çıkma ve idrara çıkma sıklığında artış gösterir. Akıntı ince, yeşilimsi sarı, çok kötü kokulu ve köpüklüdür. Tedavide antibiyotikler kullanılır. 

-Mantar enfeksiyonu olarak karşımıza çıkan Kandida vajina enfeksiyonu ise, şiddetli yoğun vajinal kaşıntı ve ağrılı cinsel ilişki ile vajinal akıntı olarak kendini gösterir. Akıntı, kalın, kıvrımlı, beyaz renkli ve pullar halindedir. Sıklıkla vajina duvarına yapışıktır. Tedavide vajinal ya da ağızdan alınan ilaçlar kullanılır. 

8. Menopoz ile nasıl başa çıkacaksınız?

Prof. Dr. Ayas, menopozu, ‘’yumurtalık aktivitesinin kaybı nedeniyle üreme yaşamının sonunda adetin kalıcı olarak kesilmesidir’’ cümlesiyle tanımlıyor. Menopoz yaşının 45-55 arasında değişmekte olduğunu belirten Dr. Ayas menopoz konusunu detaylandırdı.

‘’Menopozdan sonra üreme sistemi organları küçülebilir. Kadınlar kemik erimesine duyarlı hale gelir. Menopoz sonrası kadınlarda kalp damar hastalıklar riski yüksektir. Menopozun karakteristik semptomu sıcak basmasıdır. Sıcak basması, ani ısı hissi ve ardından aşırı terleme ile karakterizedir edilebilir. Yüz kızarması, gece terlemeleri ve sıcak basmaları ulusal meslek örgütlerinin önerileri doğrultusunda sistemik hormonal tedavi gerektirebilir. Tedavi, pıhtı oluşumu ve meme kanseri gibi ciddi yan etkilerden kaçınmak için mümkün olan en kısa sürede en düşük dozda verilmelidir,’’ diyerek bilinmesi gereken önemli noktalara değindi.

9. İdrar kaçırma ya da genital organ sarkmaları sorununuz mu var?

Günlük işler sırasında eğilip kalkarken, merdiven çıkarken, öksürmekle veya tuvalet ihtiyacında tuvalete yetişememe gibi idrar kaçırma durumlarının olması halidir. İdrar kaçırma durumunda yapılan tetkiklerle koruyucu, ilaç ve cerrahi tedaviler hastanın durumuna göre planlanır. Genital bölgede ele gelen kitle belirtisi ile genital organ sarkmaları olabilir. Genital organ sarkmalarında tedavi cerrahi olabilmektedir.

10. Cinsel ilişki ve ağrı

Ağrılı cinsel ilişki en sık görülen cinsel işlev bozukluğudur. Nedenleri yapısal, vulva enfeksiyonu, üretra hastalığı, vajina enfeksiyonu, çikolata kisti, pelvik iltihabi hastalık vb. olabilir. Tedavi nedene bağlıdır. Çoğu zaman, her iki eşin de cinsel eğitimi semptomları hafifletir.

Jinekolojik Onkoloji uzmanı Prof. Dr. Selçuk Ayas son olarak, jinekolojik açıdan sağlık önerilerinde bulundu: ‘’Yıllık jinekolojik muayene ve tarama programlarına katılmanız, hijyeni korumanız, meyve ve sebzeler açısından zengin bir diyet uygulamanız, düzenli egzersiz yapmanız ve stres azaltma tekniklerini uygulamanız, üreme sistemi ile ilgili olağandışı semptomların varlığında doktorunuzla iletişim kurmanız önemlidir’’ diyerek cümlelerini noktaladı.

Sağlıklı beslenme takıntısı 

Uzman Psikolog Yasemin Aydoğdu, sağlıklı beslenme takıntısı hakkında bilgiler verdi. 

Sağlıklı beslenme takıntısı, sağlıklı besinlere karşı duyulan aşırı zihinsel meşguliyettir. Buradaki amaç kişinin sağlığı için kendine dikkat etmesidir. Birey takıntılı duruma geldiğinde, yemeğin miktarı ve lezzeti ile ilgili değil de sağlıklı bir yemek olup olmadığıyla ilgilenir. Kişinin amacı zayıf olmak değildir. Kendini şişman hissetmez. Beslenmesi mükemmel olursa her şeyin iyi olacağını düşünür. 

Birey yediği yiyeceklerin hepsini aşırı derecede kontrol eder. Yiyeceklerin kalitesine önem verir. Yiyecek satın alırken içinde koruyucu madde, boya vs. olup olmadığına bakmak için ürün ambalajını uzun süre inceler. Gıdaların katkısız olmasına abartılı şekilde önem verir. 

Yemeği pişirdiği tencerenin malzemesine karşı da takıntılı olabilir. 

Sağlıklı yiyeceklerin bulunmadığı ortamda aç kalabilir. Restoranlardaki pişirme bölümünü görmediğinden dolayı, bu tip yerlere gitmemeyi tercih edebilirTakıntılar fazlalaştıkça yiyebilecekleri çeşitlerin sayısı azalır ve dışarıda yemek yemekte zorluk çeker. Evde daha sağlıklı yemekler yaparak beslenmeyi tercih eder.

Sağlıklı beslenme takıntısı genellikle gelişmiş ülkelerde ve sosyo-ekonomik düzeyi iyi bireylerde ortaya çıkar. Çoğunlukla mükemmeliyetçi, takıntılı ve aşırı kontrolcü kişilerde görülür. Bu bireylerde sağlıklı beslenme, aşırı kaygıya sebep olur. 

Bazen sağlıklı olmak için, bazen de hastalığından dolayı sağlıklı beslenmeyi tercih eder. Bu besinleri bulamayacağı sosyal ortamlardan uzak durur. Sağlıklı beslenme şekli vaktinin çoğunu alır. Kendisine uygun olmayan yiyecekleri satın almaz.

Vaktinin büyük kısmını sağlıklı besinlerle ilgili araştırmalar yaparak veya düşünerek geçirir

Sohbetleri genellikle yiyeceklerle ilgilidir. 

Yapacağı yemekleri birkaç gün önceden programlar. Yiyeceklerinin besin değeri, beslenme keyfinden daha mühimdir. 

Yediklerinin kalitesi yükselirken hayat kalitesi azalır. 

Yeme düzeni sosyal yaşamından uzaklaştırır. 

Sağlıklı beslenme şeklinden uzaklaştığında suçluluk hisseder. 

Besinlerle ilgili konularda hep endişelidir. 

Sağlıklı beslenme normalde dikkat edilmesi gereken, sağlıklı olabilmemiz için lazım olan etkenlerden biridir. Fakat her şeyin aşırısı zararlıdır, bu durum takıntıya dönüşebiliyor. 

Kişinin sağlıklı yeme kaygısı nedeniyle çoğu yiyeceği yaşamından çıkarması ve yetersiz beslenmesi, faydadan çok zarara yol açabilir. 

Sağlıklı beslenme yaşamınıza zarar vermediği sürece bu durumda bir yanlışlık yoktur.

Sağlıklı beslenme takıntısı bedensel, psikolojik ve sosyal olarak zararlar verebiliyor. Mutluluğu da etkileyebiliyor. İnsanın kötü olduğunu düşündüğü yiyeceklerle beslenmesi kendinden nefret etmesine ve hayal kırıklığına uğramasına neden olabiliyor. Böylece kendine ceza verip  daha katı beslenme şekline geçebiliyor. 

Kişi internet, televizyon ve gazetelerden sağlıklı beslenme ile ilgili bilgileri devamlı takip eder. Marketleri dolaşarak organik ürün arar. Kendine güvenini beslenmesine bağlar. Bunlar kişinin yaşamına olumsuz etki eder. 

Normalde kişinin besinleri sağlığı için tehdit edici ve zarar verici olarak görmemesi gerekiyor.

Bu kişilerin beslenme konusundaki düşünceleri gerçekçi değildir. Tamamıyla doğal olmayan yiyeceklerle beslendiğinde hasta olacağını, kilo alacağını düşünür. Bu tip düşünceleri olumlu düşüncelerle değiştirmek, sorunu çözmek için faydalı olacaktır. 

Hipnoterapi - psikoterapi ile bireyde sağlıklı beslenme takıntısının oluşmasına sebep olan olaylar ve durumlar bilinçaltı düzeyde ortaya çıkarılarak anlamlandırılır ve çözümlenir. Olumsuz düşünceler, yeni ve olumlu düşüncelerle değiştirilir.

Duru, geleneksel beyaz sabun kokusunu ıslak mendil ile buluşturdu.

Türkiye’nin önde gelen kişisel temizlik şirketi Evyap’ın lider markası Duru, tüketici beklentileri doğrultusunda yenilikçi ürünler geliştirmeye devam ediyor. Son olarak geliştirilen Duru Klasik Beyaz Sabun Kokulu Islak Mendil, geleneksel sabun kokusuyla ıslak mendili buluşturdu. 

Emotion’ın yeni Roll-On deodorantları ile bu yaz da “terlemekten korkmuyoruz!”

  Türkiye’nin önde gelen kişisel bakım ve kişisel temizlik şirketlerinden Evyap’ın lider kadın deodorant markası Emotion, tüketici trendleri doğrultusunda yenilikçi ürünler geliştirmeye devam ediyor. Evyap AR-GE merkezinde yürütülen bilimsel araştırmalar sonucunda geliştirilen yeni Emotion Roll-On serisi; alüminyum, silikon ve paraben içermeyen formülü ile gözenekleri tıkamıyor. 

Sağlıklı bir Mola ile Zayıflayın, Yaza Hazır Başlayın!

Kilo vermenin kısa yolu yok ancak sağlıklı ve kalıcı bir yolu var.  Stres, hareketsiz bir yaşam tarzı, kötü beslenme alışkanlıkları, hava kirliliği, işlenmiş gıdalar, hazır gıdaların çoğunda kullanılan kimyasallar ve çevre kirliliği vücudumuzda yıllar boyunca toksin birikmesine ve kontrolsüz kilo alımına neden olabiliyor.

TheLifeCo Wellbeing merkezlerinin 16 seneyi aşkın uzmanlığı ile sunduğu sağlık odaklı tatiller, ziyaretçilerine dinlendirici bir ortamda bedensel yenileme, kilo verme, zihinsel ve ruhsal rahatlama fırsatı sunuyor.