Güneş saatine göre takvim yapraklarından 26 Ocak günü 1988 yılında dünyaya gelmişim. 3D dünya gezegenine göre doğuş tarihim bu gündür. Fakat as

Güneş saatine göre takvim yapraklarından 26 Ocak günü 1988 yılında dünyaya gelmişim. 3D dünya gezegenine göre doğuş tarihim bu gündür. Fakat asıl doğum tarihim benim tabirimle bilincime uyandığım gündür… Estetik ve felsefenin, akışın ve yaşamın artı ve eksi dengeler içinde pozitif ve negatifin etkileşiminden bir hikaye oluşturduğunu anladığım gün yeniden doğdum. Esas doğum günüm o gündür kanımca, bilincimin yaşamın akışını idrak ettiği an... O günden beri bu değerli doğumu gerek kitaplar, gerek filmlerle, gerekse değerli insanları dinleyerek ve onlarla sohbet etme şansı elde ederek her defasında kutladım. Son on yıldır doğum günlerimi kutlama ihtiyacı duymadığımı fark ettim. Çünkü benim için artık her an bir kutlamaydı. Her an yeryüzünün büyüsüne uyanmaktı yaşam. Bu sene şöyle bir düşünce içine girdim; ruhsal büyürken fiziksel halimizdeki deneyimlerimizin aracılığıyla büyüyorduk sonuçta ve iletişimde olduğumuz sevdiklerimiz de bizimle birlikte bu büyümeyi onurlandırıyordu. Bu anlayışla bu seneki doğum günüm için bir kutlama yaptım ve ruh parçalarımla yeni yaşıma girdim. On sene sonra yeniden pasta kesmek çok güzeldi. Geriye dönüp bakınca on senede insan hayatında neler olup bitebiliyor, anlatmaya kalkınca en fazla yarım saat sürüyor. Zamanın en yanılsatıcı noktası da bu olsa gerek. Sen yaşarken çok uzun ama geçerken sanki bir an… Hayat, bir pencere kenarında gözümüzü açıp kapayıncaya kadar geçen zaman... Gün gelecek belki de bu köşede yazdığım yazılar birgün zamanın yüreklerine işlenecek, okuyanların alfabelerine eklenecek. Bu yazıları bir tek zihni açık, kavrayışı kuvvetli, yüreğiyle bakabilen bilinçler okuyabilecek. İnsan olma sorumluluğunu eline almış, sorgulayan ve düşünen beyinler yeni bir bilincin ussallığıyla kendine yürüyebilecek. O engin hazineyi tanıyıp keşfedecek. Sevgide yıkanmış yüreğin asaletiyle yarınlarını keşfedecek. Sevgiyi bilenleri görecek ve bilecek. Kendi esaretinden kurtulabilmiş, sevgiyle özgürleşen bireyler kendi yolunu aydınlatırken başkalarını da aydınlatabilecek ve ruh parçalarını bulabilecek… Özgür düşünceyle kendi benliklerini, kendi evrenlerini anlarken başka evrenleri de tanıyabilecek. O zaman yeni bir bilincin doğumuna uyanabilecek…

İşte gerçek doğum o gün yaşanacak…Belki yanında günü de olacak ; )