Ya gecenin bir vakti ya da öğle saatlerinde bir yerinde küçük bir sızı başlar. Başlarsın kıvranmaya. ‘Keşke hastanede olsam, keşke bir doktor

Ya gecenin bir vakti ya da öğle saatlerinde bir yerinde küçük bir sızı başlar.
Başlarsın kıvranmaya.

‘Keşke hastanede olsam, keşke bir doktor olsa yanımda’ dersin.
Ve şanslıysan biri alıp bir doktora götürür.
Sanki doktor seni sonsuza kadar yaşatacakmış gibi, kendini daha güvende, daha rahat, daha acısız hissedersin.

Oysa; Allah ömür verdiyse, yaşamaya devam edersin.
Vermediyse, ömrün oraya kadarsa kralı gelse kurtaramaz seni.

Fakat dedik ya;
Hastanede, doktorun yanında kendini daha iyi hissedersin.
Çünkü, Hastane demek, Doktor demek bir anlamda ‘Güven’ demektir.

Önce sosyal medyada kulağıma çalındı bir haber.
Sonra Gazete’de küçük bir haber olarak okudum.

Haber şöyleydi;
‘Balıkesir 9 Numaralı Aile Sağlığı Merkezi’nde görev yapan Dr. Orhan Ülgen (56) yalnız yaşadığı evinde ölü bulundu.’ (İHA)
Doktor Orhan Bey vefat etmiş, hem de henüz 56 yaşındayken.

Ne garip bir duygu böyle, kaç kez canımızı kurtarmak için yanına gittiysek derdimize derman olan Sevgili dostumuz, Aile Hekimimiz Orhan Bey vefat etmiş.

Kendi doktoru ölünce, İnsanın aklı karışıyor,
Sanki o hiç ölmeyecek de biz ölecekmişiz gibi yaşarken birden bire O’nun ölmesi kolay hazmedilemiyor.

İnsanın doktorunun ölmesi okuldaki öğretmeninin okuma yazma bilmemesi gibi bir şey,
Çok karışık…
Dedik ya; Hazmedilmesi zor bir durum.

‘Her ölüm, erken ölümdür’ der bir düşünür.
Gerçekten de öyle, her ölüm, erken ölümdür.

Doktorlar da ölür mü anne?
Şayet doktorlar da ölüyorsa;
Bu dünya daha güvensiz bir yer olmuyor mu?