‘DON KİŞOT OLMAKTAN HİÇ VAZGEÇMEDİM, VAZGEÇMEYECEĞİM!’

İlk olarak bizlere kendinizden bahseder misiniz? Özlem Tanrıkulu kimdir?

Üsküdar doğumluyum. Dünyadaki en ciddi işi yazmak olan bir şiir işçisiyim. Aslında kendimden söz etmeyi çok gerekli görmüyorum ismim tek başına beni yeterince özetliyor zaten. Ben dünyaya geldiğim zaman babam askerdeymiş ve beni sadece bir kere görebilmiş. Anneme dönerek şöyle demiş, "Ben kızımın ismini Özlem koyacağım." Annem durur mu hiç sormuş neden diye babam da eklemiş ardından "Ben kızımın mis kokusunu, güzel yüzünü özlerim. Özlemimi dindirmeyecek biliyorum ama yine de istiyorum." Ve böylece ismim nüfusa "Özlem" olarak geçirilmiş.

Yazarlığa ilk adımınızı nasıl attınız? Bu yolculuğa ilk nasıl çıktınız?

Çoğu insan gibi küçük yaşta başladı edebiyata ve sanata olan merakım. Çocukken dedemin evde bulduğum kitaplarını  karıştırır, çocuk aklımla manalar çıkarmaya çalışırdım. İlk şiirimi on iki yaşında yazdım.Geceleri uykumdan uyanıp şiirler yazıyordum.O zamanlar ‘Don Kişot’ kılıklı bir şair olmak istiyordu.Yel değirmenlerine karşı silahım kalemimdi.Gerçi hala öyleyim.Çok realist olduğum söylenemez. İmkansıza karşı bile umudum var.

‘DON KİŞOT OLMAKTAN HİÇ VAZGEÇMEDİM, VAZGEÇMEYECEĞİM!’

Kaleminiz önceden kimse veya kimseler tarafından keşfedilmiş miydi?

Ortaokulda yazdığım birkaç deneme ve şiir Türkçe öğretmenimin çok dikkatini çekmişti. O zamanlar yazdıklarımı hep saklardım hep saklardım, kimsenin okumasını istemezdim. Duygularımı ifşa etmek en büyük korkumdu ki sonradan anladım yazmak çok farklı bir şey duyguların ötesinde.
‘Böyle Geleceksen Gelme’ adlı kitabınızda okuyucuya ne gibi mesajlar vermek istediniz? Kitabınızdan bahseder misiniz bizlere?
Bizden gidenler her zaman yanlarında bizden bir şeyler götürürler. Bu kitapta unutmaya çalışmanın aslında alışmaktan öte olmadığını okuyucuya anlatmak istedim. Terk etmek kazanan olmaya yetmez fakat kaybeden olmak için fazlasıyla yeterlidir.

Yazarlığa başlamadan önce bunun hayalini kurmuş muydunuz? Duygularınızı kaleme hangi hisler aracılığıyla aktarıyorsunuz?

Bir kitap çıkarabilme imkanı bulabileceğimi hiç düşünmemiştim. Aklıma bir şeyler geldikçe cebimdeki küçük not defterine şiirler karalayan biriydim. Duygularımı kaleme alırken belli hislere bağlı kalamıyorum yazdıkça duygularım kendi yönünü belirliyor. 16 yaşımdan itibaren bu işi profesyonnelleştirmeye başladım. Öncelikle divan şairlerinden Fuzuli’yi çok sevdim bırakamadım. Aruz ölçüsüyle şiir yazmayı bile denedim.Bir müddet hece ölçüsüyle  de yazdım. Fakat sırf hece ölçüsüne uysun diye kelimeleri kısmak hoşuma gitmedi. Daha sonra seçimimi serbest şiirden yana yaptım. Sonunda yazdıklarımı toparlamaya karar verdim kararımdan bir ay sonra ilk kitabım çıktı tabi bu bana büyük bir mutluluk getirirken birçok sorumluluğu da beraberinde getirdi. Fakat ben DON KİŞOT olmaktan hiç vazgeçmedim, vazgeçmeyeceğim.

Şu anda yaptığınız bir başka sanat dalı da ressamlık. Bunun hayali var mıydı zihninizde?

Ailemde çok fazla ressam var. Bizde çizim yeteneği biraz da ırsi açıkçası:) Ben küçüklüğümden beri çiziyorum, karalıyorum bir şeyler.Tabi ki aklımda hayali vardı hala da var.Yağlı boya konusunda profesyonelleşmeye çalışıyorum henüz amatör sayılırım.

‘DON KİŞOT OLMAKTAN HİÇ VAZGEÇMEDİM, VAZGEÇMEYECEĞİM!’

Şu anda hazırlığını yaptığınız ikinci bir eseriniz var mı?

Yeni bir şiir kitabı hazırlığındayım. Yeni eserimde acemiliğimi üzerimden attığımı söyleyebilirim.

Yazarlık dışında herhangi bir iş veya meslekle uğraşıyor musunuz?

Mesleğini severek yapan bir anasınıfı öğretmeniydim. Şuan hala eğitimimi sürdürüyorum. Ayrıca amatör olarak ressamlık yapıyorum.
‘Böyle Geleceksen Gelme’ adlı kitabınız hakkında okurlarınızdan gelen yorumlardan memnun musunuz?
Bir yazar için ilk kitap en büyük ve zorlu bir sınavdır. Gelen yorumlar hep olumlu yöndeydi. Bu yorumlar benim ikinci bir kitap yazma gereksinimi duymama sebep oldu. Umarım okuyucu yeni kitabımı da en az ilk kitabım kadar beğenir.

Size göre duyguyu yazmak ve çizmek arasındaki fark nedir?

Aslında duyguyu yazarken araç olarak kelimeleri, çizerken boyaları kullanıyoruz.Kelimeler dilimizde sınırsız ve her biri farklı anlamlar taşıyor fakat renklerin anlamları insan bakış açısına göre çok değişkendir.Çizerek bir duyguyu ifade etmek yazarak ifade etmekten çok daha zordur.Çizmek çok daha fazla hayal gücü gerektiriyor.

 

‘DON KİŞOT OLMAKTAN HİÇ VAZGEÇMEDİM, VAZGEÇMEYECEĞİM!’

Yazar olmak isteyen gençlere başarılı bir yazar olabilmeleri için tavsiyeleriniz nelerdir?

İlham sık sık kapımı çalar da beni bulamaz diye yanımda her zaman küçük bir not defteri bulundururum. İlhamı kovmak olmaz geldikçe yazacaksın. Bu yüzden yanlarında her zaman küçük bir not defteri taşımaları onlara çok fazla avantaj sağlayabilir.
Son olarak Yeni Çağrı gazetesi okuyucularına neler söylemek istersiniz?
Son olarak röportajımı Necip Fazıl'dan bir dizeyle bitireceğim: "Kavuşmak mı? Belki... Daha ölmedim."
Her şey yaşayarak öğrenilemez. Mühim olan yazarken ya da okurken kelimeleri yaşayabilmek..
Yeni Çağrı gazetesine bu güzel röportaj için teşekkür ederim…

RÖPORTAJ: AYŞENUR MAMA