Gündelik hayatın bir rutini olan, ama işte öylesine kollarımızı açıp kapadığımız bir eyleme dönüşen sarılmak. Belki saysanız günde kaç kişiyi kucaklıyor, öpüyor, el sıkışıyorsunuz. Belki saysanız kaç kişiye mesaj atıyor, telefonla konuşuyor, iki dakikalık sohbetlerle zaman dolduruyorsunuz. Hayat bu ya, hep bir seferlik geçişlerle, iki dakikalık sohbetlerle, çabucak sarılmalarla, kısacık sevgilerle son buluyor. Unutmayın, hepimiz geçeceğiz bir sefer bu dünyadan, önemli olan o seferi unutturmamak.



Bugün Dünya Sarılma ve Kucaklaşma günüymüş. Öyle bir gün mü varmış diyeceksiniz. Bir araştırsanız nelerin, kimlerin günü var. Mesela şu aralar sosyal medyada 10 years challenge çok meşhur. Yani, anlayacağınız gündemi dolduran, günümüze bir anlam katan bir özellik illa bulunuyor. O günü özel kılan şey, insanın içinde uyandırdığı duygulardır. Birilerinin veya bir şeylerin –illa var olması gerekmiyor- yüreğinden ılık sular akıtan hislerdir.



Sarılmak deyip geçmeyin, o kadar büyük devaları var ki, belki bilseniz kollarınızı açıp kapamaktan ibaret olmadığını anlarsınız. Benim için en önemlilerini söyleyeyim size;



1. Acıyı azaltıyor: Düşünsenize kalbinizde, ruhunuzda açık bir yara, bir kağıt kesiği... Ne bir ilacı var bunun, ne de geçmesini umut ettiğiniz bir zaman dilimi. Sadece başka bir tenin sıcaklığında, size kendinizi değerli hissettiren bir tenin dokunuşunda kesiğin artık acıtmadığını, yaranın kabuk bağlamaya başladığını anlıyorsunuz.



2. Oksitosin Hormonu salgılar: “Hadi Canım! İki sarıldık diye aşık mı olacağız?” diyenleri duyar gibiyim. Oksitosin hormonu aşk ve mutluluk hormonudur. Evet, belki günde birkaç kişiye sarılınca aşık olmazsınız ya da her sarıldığınıza aşık olamazsınız. Ama bir gün belki hiç farkında olmadan o kişiye kollarınızı açmış olacaksınız. Bunun ekmeğini yemek için sarılmanın sadece kolları açıp kapamak anlamına gelmediğini öğrenmekle başlayabilirsiniz.  Ne demiş şair “ Sarılmak için yürek gerekir, kollar sonraki iş”



3. Güven verir: İnsanoğlunun vermekte cimri almakta ısrarcı olduğu en kadim şey;  güven... İyi bir iletişimin yolu önce güven vermek, sonra sevmek, bunları yaparken de görev gibi değil, kendinden bir şeyler vererek, fedakârlıkla yapmak değil midir? Belki de hissettiğiniz şey bir eksikliktir, bir bütünün kaybı değil.



4. Rahat uyku uyumanızı sağlar: Bir de, güne güzel başlamanızı. Çünkü hayata nasıl bakarsan, o da sana öyle bakar. Gülümseyerek başladığın bir günün sana en güzel hediyesi aldığın tebessümdür. Denemekten ne çıkar diyeceğiniz bir neden daha...



Ve evet, daha saymakta sayfaların dolacağı birçok neden var, ama gazetenin yeri kısıtlı Aslında tek bir cümlelik ve belki de hepsinden çok daha özel ve çok daha geçerli bir madde daha var. Vaktin varken sarılmak. Sonra sarılamadığın, sarmayalamadığın, öperken kokusunu içine çekemediğin için çok geç kalırsın. Ve bu geç kalışın bir dönüşü olmaz. Henüz vakit varken, kollarınla yüreğine dokunabilecekken, nefesini duyabilecek özgürlüğe sahipken bırak salınsın kolların sevdiklerinin bedeninde. Sonra zaman sendeki bütün birikmişlikleri alıp, geriye keşkelerini bırakıyor.



Bugünün kıymetini bilmek için, sarılmakta geç kalarak andığınız insanların yokluğuyla sınanmayın. Acı oluyor, çok acı! Kollarınız o zaman açıldığında bile koca bir boşlukla kucaklaşmak zorunda kalıyor. İşte en büyük acı o boşluğun kimsesizliğidir.