Hayatlarımızı doğal akışı içinde yaşamak varken, kendi olanaklarımız sınırlarımız, toplumsal bakış şekli, değerlendirmelerden pay çıkartıp edebince varlığımızı devam ettirip bu şiarla hal ve hareketlerimize, tavırlarımıza özen göstermek, muazzam, fevkaladenin fevkinde. Evet, her birimizin bireysel kazandıkları, geliri de olabilir, mensubu olduğumuz ailenin gelirine müdahil bir yaşamı da benimseyebiliriz. Günübirlik kazanç elde ederek kendimize de ailemize de onurlu, seviyeli bir yaşamı sağlayabiliriz. Doğduğumuzdan itibaren varlıklı mal mülk servet sahibi bir ailenin mensubu olarak hiç çalışmadan, emek sarf etmeden bir hayata da sahip olmamız mümkün. Durumları ve içeriklerini binlerce, on binlerce farklı kategoriye ayırmak da sınıflandırmak da mümkün. Düşüncelerinizde bu çeşitliliğin olduğunu farklı kesimlerin, kişi ve ailelerin olduğunu anladınız, görüp duyup okuyup izleyip, farkına vardı ve kanaat edindiniz.

Berbat olan, kötü hatta iğrenç olan toplum içerisinde ki “ne oldum delisi” “gösteriş budalası” insanların sayısında ki artış, toplam nüfus içerisinde ki orandır. Evet, enflasyon var, evet, gelirlerimize, kazançlarımıza rağmen her gün artan fiyatlar, dengesiz hale gelmiş ekonomi, güven vermeyen bir gidişat. Alışılmış ve fiyat artışları ve pahalı bir yaşam, emek karşılığı elde edilemeyen gelir, az, düşük kalan gelir, işsizlik gibi mevzuları bu yazımda anlatmayacağım. Büyük, sorundan öte, edepsizce diye tanım yapabileceğim, şımarıkça sırnaşık insan modelimizi anlatacağım.

“Bodrum'da otel işletmecisi: "fiyatlar genelde 4 kat arttı ama biz 9-10 kat artırdık, yine de boş yerimiz yok. 20 kat artırsaydık yine boş yerimiz kalmayacaktı. İnsanlar buraya tatil yapmaya değil, buraya gelebildiğini göstermek ve kendisini çevresine kanıtlamak için geliyor."

Örnek bir otelden olsa da her emtianın tüketim şekilleri her hizmetin alım şekillerine de yansımış, dağılmış, çeşitlenmiş haldedir. Etik dışı bu durum ilk mi diye düşündüğümüzde ilk değil ama sanki son yıllarda iletişim ve sosyal medya ve benzeri mecraların var olmasıyla daha bir belirgin dememiz mümkün. Ne istediğini bilmeyen, analitik düşünme yetisi olmayan bireyler ve aileler mensubu oldukları toplum, millet, ülke için de hatta dünya için de bir virüs özelliğinde bir mikrop özelliğindedir, zararı ve etkileşimi, etkileşimleri direkt olarak sonuç vermeyebilir. Anlık, orta vadede ve uzun vadede dünyamıza da ülkemize de insanlığa da büyük yaralar açar, etik bir yaşamın devamına engeller oluşturur. Hafife alınacak basit görülecek bir yapı, yaklaşım, davranış şekli, şekilleri değildir. Tekraren yazayım, virüs, mikrop gibi toplumu için için tüketir, doğru ve gerçek yaşam şeklinden saptırır. Evet, doğrudur, bu davranış şekline girmiş kişi ya da kişiler kendilerine de zararlar verip negatif sonuçlarla karşı karşıya kalıp bocalama ve toplumdan dışlanma ile baş başa kalabilirler de, bizim gibi etik yaşamı ekseri benimsemeyen bilge bir hayata imrenmeyen ülkeler için zordur. Şımarık, gösteriş budalası kişilerin varlığı kendilerine verdikleri cüzi zarar dışında asıl büyük zararı toplumun geneline, davranış şekillerinden ahlaki kurallara politik projelerin yapılanması ve içerikleri, basın yayın, reklam gibi birçok sektöre sirayet eder ki, zararlarının miktarı rakamlarla ifade edilemeyecek kadar büyük ve yıkıcıdır.

Mir Murat Demir