Odtü Eğitim bölümünden mezun olduğumu belgeleyen diplomamın bir yarısında "Education" yazarken, diğer tarafında Türkçe karşılığı "Eğitim" yaz

Odtü Eğitim bölümünden mezun olduğumu belgeleyen diplomamın bir yarısında "Education" yazarken, diğer tarafında Türkçe karşılığı "Eğitim" yazar.
Gerçekte ise İngilizce "Education" karşılığı aslında içten gelen, içten doğan, içtekini dışarı çıkarmak anlamında iken; Türkçe "Eğitim” karşılığı ise, eğilmek, şekil almak, istendik davranışı elde etmek için yapılan etki anlamına gelir.
'Education’ insanın kendini keşfetmesi içeride var olanı dışarı çıkarması motive olmasıdır.
ABD ve İngiltere'de  "eğitim" adına yapılan faaliyette öğretmen her şeyin en doğrusunu bilen değildir.
Onlarda Student (öğrenci) Arapça da karşılığı olan talep eden anlamına gelen talebe değildir.
Teacher (öğretmen) sadece lider durumundadır. Her "Student"  farklı bakış açısına sahiptir. Öğretmen onlarda var olanları dışarı çıkartılmasına liderlik eder. Öğrencilerin yapacağı fikir jimnastiği, beyin fırtınası..vb tekniklerle kendi içinde yolculuk yapmasına, farkında oluş sürecini yaşamasına önderlik eder.  Her öğrencinin iç dünyasında var olan potansiyelinin açığa çıkartılmasında rol oynar. Ülkemiz Eğitim sistemi odağında öğretmen varken Gelişmiş ülkelerde Öğrenci (Student) sistemin odağındadır, her şey onlara göre şekillenir. Sistem, sınav odaklı değildir.
Sınav yerine geçen geri bildirim uygulamasında kopya hazırlamanın hiç bir anlamı yoktur. Çünkü "Open the Book"  defter kitap serbesttir. Hiç bir formül, hiç bir dize, hiç bir bilgi ezberlenmez; gerek de yoktur ezberlemeye.
Sorulan sorular da Student kendi düşüncelerini ortaya koyar.
Onun düşünceleri önemlidir.
Bizde ise sınav odaklı yapı vardır. Öğrencinin potansiyelinin bir anlamı yoktur. Öğretmen mutlak bilendir. Tam bilendir, her şeyi, bilendir, öğrenci, öğretmenden her şeyi öğrenir sorgulayamaz, öğretmen öğrenciyi kendi bildiklerine göre sınav yapar not verir. Öğrencinin neyi nasıl düşündüğünün anlamı yoktur. Sınav anında kitap defter asla açılmaz. Aksi durumda kopya çekilmiş olur. Yazdırılıp öğretilenler ezberlenmek durumundadır. Ne öğretildi ise sınavda o sorulur. Hafızası kuvvetli olan, sorgulamadan olduğu gibi kabul ederek sabırla çalışanlar  işi götürür. Öğretmen ise O bütün gücüyle kendisinden beklenilen programını günü gününe yetiştirmek durumundadır.   
Uluslararası yarışmalarda başarılı değiliz
Sorgulamadan, düşünmesine izin verilmeden ezberletilen bilgilerin sistematiğini kavramayan öğrencilerimiz uluslar arası yarışmalarda "neden en alt sıradalar" diye sorarız.
İlkokulun ilk yıllarında çok farklı, ilginç ve harika resim yapabilen çocukların sonraları o ilginçliği yok olur. Hepsi neredeyse ağaç, dere ve ev resmini aynı yapmaya başlar. Hepsi her konuda aynılaşmaya başlar. Aynılaştıran sistemde istendik yapı elde edilmiş demektir. Eğitilen, eğilip bükülerek formatlanan çocukların öz güven konusunda yeterli olmasını bekleyemeyiz.
ABD-Türkiye farkı
ABD de bir haftalık patentli buluş sayısı yaklaşık dört bin adet civarındadır. Bu rakamı ülkemizde elde edebilmek için 117 yıl gerektir.
Sonuçlardan giderek ‘Eğitim’ ‘Education’ farkını bilmem anlatabilmiş oldum mu?
Hala öğrenmek zorundayız...!
"Ben biliyorum"dan "ben öğreniyorum" a geçmek "gücümü bilmekten değil, öğrenmekten alıyorum" diyebilmek önemli. Dünya da her yıl binlerce yeni meslek gelişirken mevcut bilgilerimizin güncellenmesi gerekecek. Fikri olan, bilgisi olandan çok sürekli öğrenenlerin bir şeyler yapabildiği, bir yerlere gelebildiği bir dünya da yaşıyoruz.