29 Ocak 2019 Mustafa Kemal ve Latife Hanım’ın evliliklerinin 96 sene-i devriyesidir. Bu evlilik nasıl kayıt altına alınmıştı, şahitler kimlerdi ve n

29 Ocak 2019 Mustafa Kemal ve Latife Hanım’ın evliliklerinin 96 sene-i devriyesidir. Bu evlilik nasıl kayıt altına alınmıştı, şahitler kimlerdi ve nikâh merasimi nasıl olmuştu; biraz o günlere gidelim!

Mustafa Kemal’in annesi Zübeyde Hanım da, yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle İzmir’e gittiğinde bir süreliğine bu köşkte bizzat Latife Hanım tarafından ağırlanmıştır. Zübeyde Hanım’ın 14 Ocak 1923’te ölümü üzerine İzmir’e giden Mustafa Kemal Latife Hanım ile Muammer Bey’in evinde, sade bir nikâhla evlenmişlerdir. Fakat bu nikâh tarzı ileride yeni kurulacak olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde nikâh kurallarını da düzenleyecek olan yeni medeni kanun esaslarının da bir nevi müjdecisi olmuştur

29 Ocak 1923 Pazartesi günü, saat 17.00’de Atatürk Latife Hanım İzmir Kadısı, tanıklar ve konuklar bir masa etrafında oturmuşlardı. Mustafa Kemal, Kadıya(müftü):

”Efendi Hazretleri, Biz Latife Hanım’la evlenmeye karar verdik, lütfen lazım geleni yapar mısınız?” demişti.

“Nikâhın kıyılması için, İzmir Müftüsü Rahmetullah (Çelebi) Efendi çağrılmış ve Mustafa Kemal Paşa, nikâhtan habersiz olarak davet edilmiş olan Fevzi (Çakmak) Paşa’ya şu sürpriz açıklamayı yapmıştı:

“Paşam, siz benim (İzmir Valisi Mustafa) Abdülhalik (Renda) Bey’de Latife Hanım’ın şahitliğini kabul buyurun da bizim mihri müeccel ve mihri muaccelleri tayin edip nikâhlarımızı kıyıverin.”

29 Kanun-u sani 339 (29 Ocak 1923) tarihli “Münakehat Vukuatı İlmühaberi Sureti” (Nikâhlanma Akdi/Evlenme Evrakı) belgesine göre; “Milleti (dini)” İslâm olan Ali Rıza Efendi ve Zübeyde Hanımdan olan Gazi Müşir Mustafa Kemal Paşa Hazretleri ile Uşakizâde Mahmud Muammer Beyefendi ve Hatice Adviye Hanımdan olan en büyük kızı Fatmatü’z-zehraLatife Hanım, zevç vekiline ihtiyaç duymadan bi’l-asli hüviyetleriyle Gazinin şahitleri Müşir Fevzi Paşa Hazretleri ile Ferik Kâzım Karabekir Paşa Hazretleri ve Latife Hanım’ın şahitleri (İzmir Valisi) Mustafa Abdülhâlik ile (Seryaver Kaymakam) Salih (Bozok) Bey huzurlarında nikâhlanmıştır.

İzmir müftüsü, ilk önce Latife Hanım’a “Hanımefendi, on dirhem gümüş mihri müeccel ve aranızda kararlaştırılan mihri muaccel ile hazır bulunanların önünde Gazi ile evlenmeyi kabul ettiniz mi?”

Sorusuna: Latife Hanım “kabul ettim” demesinden sonra aynı soruyu Gazi’ye de yönelttikten sonra olumlu cevap almış ve evlenme merasimine davet edilen 50 civarındaki misafirlerle birlikte dua etmiştir. Tarihi bu an; takılan yüzüklerle ölümsüzleştirilmişti

Nikâh yüzüklerini Lozan’dan İsmet Paşa kendilerine armağan olarak getirmişti. Latife Hanım ve Atatürk kendilerine armağan edilen nikâh yüzüklerini ömürlerinin sonuna kadar saklamışlardı (Yüzüğün içerisinde “339 LATİFE” yazılıydı. Atatürk’ün evliliği iki buçuk yıl kadar sürmüş, ayrılırken yüzükleri birbirlerine iade etmişlerdi.)

Böylece Gazi, Avrupa’da hukuk tahsil görmüş, Fransız, İngiliz ve Alman dillerini gayet iyi bilen ve başörtülü/çarşaflı olan Latife Hanım ile dinî nikâh kıyarak, “rahmetli annelerin son arzusunu yerine getirmiştir.”

Bu evlilik tam bin gün (2,5 yıl) süren bu evlilik çeşitli nedenlerle yürümemiş, Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın tek taraflı bir beyannamesi ile 05 Ağustos 1925 tarihinde son bulmuştur. Hazırlanan talaknâme (boşanma belgesi), Gazi tarafından 11 Ağustos 1925’de bir tezkere ile Başbakanlığa gönderilmiştir.

“Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal Paşa hazretleri Başvekâlete yazdıkları, 11 Ağustos 1341 (1925) tarihli tezkerelerinde “uşşakizade latife hanımefendi hazretleri ile rabıtayı izdivaciyelerine(evlilik bağı) hitam ederek birbirlerinden ayrılmaya karar verdiklerini ve 5 ağustos 1341 tarihinde talâk(boşanma) vuku bulmuş olduğunu tebliğ buyurmuşlardır. Keyfiyet malûm olmak üzere vekiller heyeti kararı ile resmen tebliğ olunur.”

Latife Hanım 12 Temmuz 1975 yılında 77 yaşında Cumartesi günü sabah Harbiye’deki evinde vefat emiş, ölüm nedenin ise göğüs kanseri olduğu bildirilmiştir.” Latife Hanım, 13 Temmuz 1975’te Teşvikiye Camii’nden uğurlandı. Cenaze için devlet töreni yapılmadı. İstanbul Valisi Namık Kemal Şentürk yetkisini kullanarak kara, hava ve deniz birliklerinden oluşan bir şeref kıtası gelmesini sağladı. Tören bir anda resmileşmişti. Tabutun üzerinde bir bayrak olmadığı fark edildi. Cenazeye katılanlardan birisi:

“Tabut üzerine bir Türk bayrağı bile konmamıştı. Ablalarımla birlikte ısrar ettik, bir bayrak bulunup üstüne örtülmesini sağladık” diyor. Gerçekten de son dakikada bulunan bir bayrak Latife Hanım’ın naaşının üzerine örtüldü. Anlaşıldığı kadarıyla bayrağın örtülmesi için çaba gösterenlerden biri de Vali Şentürk’tü.

“Bugün karşılaşsak, yine evlenirdim onunla,” derdi Latife Hanım.” Hakikaten âşık olarak evlenmişti; ömür boyunca da sürdü bu aşkı!