Ağlamak daha güzel olabilirdi. Eğer gözümden akan o tuzlu su yüreğime damlamasaydı. Böyle olunca çok acıtıyor. Ağlamak daha güzel olabilirdi. Evet sebebi gidişin, yitişim olmasaydı daha anlamlı olabilirdi. Ama değil işte. Hani böyle sol tarafın kanıyor ya eksikliğinin farkına varıyorsun ya böyle için titriyor, bir tarafın deli gibi geri gelmesini isterken diğer tarafın biliyor.

Bir daha gelmeyecek bir daha sevmeyecek çünkü sol yanın gerçekten üşüyor. Gülmek daha güzel olabilirdi. Eğer gülümsemenin nedeni sevdiğin adam ise; evet gülmek daha güzel olabilirdi ama değil, değil. Eğer bir kaldırım kenarında oturuyorsan, daldığın her yerde onu görüyorsan, insanları artık daha az önemsiyorsundur. Çünkü önemsenme hakkını, değer verme hakkını bir başkasında delice kullanıyorsan olmuyor.

Gülümsemenin de önemi kalmıyor yok, yok sakın suçlama kendini, değilsin suçlu çünkü ben bile olsam yediremezdim herhalde, bende kaldıramazdım. Bu kadar çok sevilmeyi tüm kalbimle, canımı canına katarcasına sevilmeyi. Ben bile kaldıramazdım. O yüzden sana kızmıyorum, alınmıyorum. Bu ağlamalarıma da bakma, aklıma gelince böyle güzel günlerimiz önce kahkahalarla gülüyorum, sonra fark ediyorum yanımda olmadığını; öylece başlıyorum ağlamaya.

Doğum günlerim geliyor aklıma; yanımda oluşların, elimi tutuşların ama yoksun. Bir daha olmayacaksın. Ben bir daha sana sarılamayacak mıyım, lanet bir yastığa mı ya da hıçkırıklarımı yorganın altında mı bastıracağım? Bu olmamalıydı ya! bu kadar basit, bu kadar kolay olmamalıydı. Biz söz vermiştik ya, söz vermiştik. Biz birbirimizi seveceğimize söz vermiştik.

Sana kızmam gerekiyor, bulduğum yerde ağzıma geleni saymam, bağırıp çağırmam. Belki de küfür etmem gerekiyor ama sen yine de çıkma karşıma yapamam ki; ben bu kadar güçlü değilim. Oysa çıksan karşıma; döksem içimdekileri, kim bilir belki de tepkisiz kalır ya da her zamanki yönteminle kırmayı denersin.  Ama ben artık bu kadar güçlü değilim ilk darbenle yerle bir olabilirim. Bana beni bırak ve çık ömrümden. Ne olur çık gönlümden!