Eğitimin yerlerde süründüğü, ÖSYM’de 500 bin öğrencinin , YKS’de 550 bin öğrencinin sıfır çektiği, ülkemizde, en temel konumuzun giderek daha niteliksizleştiğini görmek 21.nci yüzyılın ıskalanması endişesini de beraberinde getirmektedir.

Türk  eğitim  sistemi  yaklaşık  onaltı  milyon  öğrencisi,  altıyüzbin  öğretmeni  olan  çok  büyük  bir  eğitim sistemidir.  Bu  sistemin  geliştirilmesi,  eksikliklerin  giderilmesi,  yanlışların  düzeltilmesi  için  birçok düzenleme  yapılsa  da  eğitim  sisteminin  bazı  sorunları  hala  devam  etmektedir. 

Merkezi  sınavlar,  kalabalık  sınıflar,  ezberci  eğitim,  donanım  ve  fiziki  yapı  eksikliği, kız çocuklarının eğitime ulaşmasında yaşanan sorunlar, mevcut  öğretmenler in  niteliği,  eğitime  erişimdeki  eşitsizlikler, siyaset  (ideolojik  ayrım  ve  kayırmalar),  öğretmen  atama   sistemi,   finansman   ve    mesleki   teknik  eğitim   sorunlar çözüm beklemekteyken, dindar ve kindar nesil yetiştirme projesi nedeniyle normal liselerin bir çoğunun imam hatipe dönüştürülmesinin 21.yüzyıl Türk Eğitim sistemine etkileri tartışmaya açık bir konudur.   Sorgulayan değil, tekrarlayan bir zihniyetin gelecekte küresel rekaetin gerisinde kalacağı aşikardır. Ezbercilikle, gelişme ve ilerleme olamayacağını tüm uzmanlar ifade etmektedir.

Gedikoğlu’na  göre  (2005)  Türkiye’de  hiçbir  zaman  partiler  üstü  bir  eğitim  politikası oluşturulamamış;  stratejik    bir    öneme   sahip   olduğu   halde   eğitim   hiçbir    zaman   devlet   bütçesinden  hak  ettiği payı  alamamış,  çoğu  zaman  olanaksızlıklar  içerisinde  mücadelesini  sürdürmüş; yüksek nüfus artşı hızlı ve kırsal kesimden kentlere göç eğitim sistemini ciddi bir biçimde  zorlamıştır.  Ayrıca,  eğitim  sistemine ezbercilik  egemendir  ve  öğretmen  yetiştirmede  çok  ciddi  sorunlar  yaşanmış,  öğretmenlerimize  gerekli olan  yaşam  standardı  ve  mesleki  gelişme olanakları sağlanamamıştır.

Kadınlara;  eğitimde,  hukukta, siyasette  ve  toplumsal  alanda  eşitlik  tanıyan, Türk Milletini Dünya milletleri arasında yükseklere taşımayı amaçlayan ATATÜRKÇÜ Dünya görüşünden uzaklaşılması da rekabette geri kalmamıza sebep olmuştur.

Atatürk, ülkemiz için batının bilim ve teknolojisini örnek alarak çağdaşlaşmanın yolunu açmış ve bir dizi inkılabı hayata geçirmiştir. Sonrasında her iktidar döneminde yapılan değişikliklerle bir türlü rayına oturtulamayan eğitim sistemimiz, yap boz tahtasına dönmüş ve sonuçta yüzbinlerce çocuğumuzun sınavlarda SIFIR ÇEKMESİNE, uluslararası değerlendirmelerde alt sıralara düşmemize sebep olmuştur.

Vikipedia’daki tanıma göre; Eğitim, bireyin doğumundan ölümüne süregelen bir olgudur. Politik, sosyal, kültürel ve bireysel boyutları aynı anda içinde bulundurmaktadır. Bireylerin toplumun standartlarını, inançlarını ve yaşama yollarını kazanmasında etkili olan tüm sosyal süreçlerdir. Kişinin yaşadığı toplum içinde değeri olan, yetenek, tutum ve diğer davranış biçimlerini geliştirdiği süreçlerin tümüdür. Seçilmiş ve kontrollü bir çevrenin (özellikle okulun) etkisi altında sosyal yeterlilik ve optimum bireysel gelişmeyi sağlayan sosyal bir süreçtir.

Sınavlarda en yüksek puanı alan öğrencilerin girebildiği,  BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ gibi uluslararası akademik niteliği yüksek, dünyadaki en kaliteli üniversitelerin arasında adı geçen bir üniversiteye rektör atanmasına, İstanbul’da akp’nin ve akp.li belediyelerin çeşitli kademelerinde görev almış ve milletvekili adayı olmuş akp’li bir şahsın atanmasına tepki gösterilmesine bu pencereden bakmak lazım.

Anayasa mahkemesi kararına rağmen okullarda andımızın okunmadığı, ATATÜRK’ün görmezden gelinmeye çalışıldığı, bir takım bahanelerle milli bayramların kutlanmadığı,  liyakat ve ehliyetin yok sayıldığı, kurumsal yetersizliklerinin tartışıldığı, cemaat ve tarikatların eğitimde yer aldığı, gerçek anlamda bilimden uzaklaşma ve niteliksizliğe savrulma endişesiyle bir çok insanın kafasında soru işaretlerinin oluşmasını da normal karşılıyorum. Boğaziçi Üniversitesi’nde bazı yıkıcı ve bölücü eylemlerin geçmişte zemin bulduğu, basına yansıyan haberlerde görülmektedir. Eğer sorun o ise, yasal çözümleri vardır...

Türk Milletinin kurtarıcısı ve Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Büyük ÖNDER, Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün açtığı yoldan ayrılmadan, küresel rekabete uygun standartları sağlayacak, Türk Milletine ve Türkiye Cumhuriyetine sıtkı sadakatle hizmet edecek, yüksek nitelikli bireyleri yetiştirmek amaçlanmalıdır. Geleceğimizin teminatı çocuklarımızı ve gençlerimizi, her türlü yıkıcı, bölücü, aşırı uçların maşası olmaktan uzak tutmak, akademik çalışmalarda, bilimde, kültürde, sanatta, sporda, tarım, hayvancılık, sanayi, ticaret gibi ekonominin tüm alanlarında geleceğimizi inşa edecek aydınlık  ve çağdaş nesiller olarak yetiştirmek temel hedefimiz olmalıdır.

Biat ve itaattan ziyade liyakat ve ehliyet sahibi kadrolarla yol almalıyız. Türk yüzyılı olacağını düşündüğümüz  21.nci yüzyılı ıskalama lüksümüz yoktur.