Mehmet Akif Ersoy’un, ‘Şarkın en sevgili sultanı’ diye övgüyle bahsettiği ve neredeyse tüm hayatı savaşlarda geçmiş büyük bir deha; Selahaddin Eyyübi.

Haçlılar tarafından ele geçirilen Kudüs, üç semavi din için de kutsal bir mekân sayılıyordu. İslam peygamberi Hz. Muhammed(SAV.) miraca Kudüs’ten yükselmişti. İlginçtir, Selahaddin’in Kudüs’ü geri aldığı gün, yine bir Miraç gecesiydi (27 Receb 583/2 Ekim 1187).

Selahaddin, yanındakilerin görüşlerine önem veren, mert, ileri görüşlü, vakur ve de heybetli bir liderdi. Ona Haçlılar bile hayran kalmış, hakkında övgü dolu sözler söylemişlerdi. Kimi araştırmacılara göre, samimi inanışı ile dört halife devrini yeniden canlandırmıştı.

İlim adamlarına değer veren bu büyük sultan, geniş bir bilgi birikimine de sahipti. İlim ehlinden Bahaeddin İbn Şeddad, onun müthiş derecede tarih bilgisine sahip olduğunu ve hiçbir yerde duyulmadık şeylerin ondan duyulduğunu belirtmektedir. Müneccimlere prim vermeyen, hurafelere inanmayan Sultan, aynı zamanda bir Kur’an hafızıydı.

Affetmeyi seven, verdiği sözü asla bozmayan ve aşırı derecede cömert olan Selahaddin Eyyübi, atına varana kadar her şeyini dağıtmıştı. Öldüğünde şahsi parası sadece bir dinardı. Ne diyelim; mekânı cennet olsun…

**

Kalbe Dokunmak

Antik Mısır’da kalbin, ruha ev olduğuna ve eğer kalp alınırsa ruhun yaşayamayacağına inanıldığından mumyalama yapılırken kalbe dokunulmazdı. Mumyalama işleminde böbreklerin de bırakıldığı olurdu.

İnanışa göre, mumyalanan kişi öteki dünyada dirilip yeniden bedenine döneceğinden bedenin bozulmadan kalabilmesi çok önemliydi. Yalnız mumya işi zahmetli ve de masraflı bir işti. Dolayısıyla aristokrat kesim mumyalanırken fakirler bu haktan mahrum idiler.

Hal böyle olunca halk tepki gösterip sesini yükseltmeye başlamış. Çünkü öldüklerinde bedenleri çürüyecek ve kendileri için ikinci bir dünya, daha doğrusu sonsuz bir hayat olmayacaktı. Bu yüzden uzun süre direndikleri ve MÖ. 2000’li yıllarda bir ayaklanma ile bu hakkı elde ettikleri sanılmaktadır.

Günümüzde birçok millet için mumyacılık tarih olmuşsa da Afrika’nın bazı bölgelerinde hala devam etmekte imiş. Umarım onlar da kalbe dokunmuyorlardır. 

Hamiş: Sevgililer günü vesilesi ile kalbinizin incinmediği, örselenmediği ve de kırılmadığı bir hayat diliyorum efendim. Kalın sağlıcakla…

***