Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Genel Kurul Hizmet Şeref Belgesi ve Plaket Töreni'nde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin gelişmesine, kalkınmasına, büyümesine katkı yaptıkları için tüm TOBB mensuplarına teşekkür ederek, Türkiye'nin son 12 yılda yazdığı başarı hikayesinde, TOBB üyelerinin çok büyük gayret ve katkısının bulunduğunu söyledi.

Türkiye'nin yeni bir yol ayrımına yaklaştığını, eski Türkiye'nin tüm kurumlarıyla, tüm alışkanlıklarıyla, tüm uygulamalarıyla artık miadını doldurduğunun altını çizen Erdoğan, şöyle devam etti:

"İstikrar ve güven, bu iki sihirli kavram, bunlar çok önemli. Eğer güven yoksa istikrar olmaz, istikrar yoksa kalkınma olmaz. Bunu sağlamamız lazım. İstikrar ve güven ortamını kalıcı hale getirmek için artık yeni araçlara, yöntemlere, imkanlara ihtiyacımız var, bunun yolu da yeni anayasadan geçiyor. Yeni anayasa da yetmiyor, yeni anayasanın en önemli başlıklarından bir tanesi de başkanlık sisteminden geçiyor.

Artık bu gömlek bu gövdeye çok dar geliyor. Yeni Türkiye'den rahatsız olanlar, yeni anayasaya karşı çıkanlar, başkanlık sistemini duyunca elektrik çarpmışa dönenler bizimle aynı hedefi paylaşmayanlardır, mecbur da değiller. Ama onların derdi ne? Acaba başkanlık sistemine geçilirse, bize bu ülkenin idari yapısında yer kalır mı? Sıkıntı orada. 2023 hedefleri deyince heyecan duymayanlardan bu ülkenin geleceğini inşa etmelerini bekleyemezsiniz."

"Milletin bazı gerçekleri görmesi lazım"

"1970 model, 1990 model seçim vaatleriyle milletin karşısına çıkan ama ülkenin geleceğine dair kayda değer hiçbir vizyon ortaya koyamayanlarla bu iş olmaz" diyen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Türkiye'ye kazandırmak için değil, kazanılmış olanları yağmalamak için ellerini ovuşturanlar, bu ülke için ancak kriz üretebilirler. Onların üretmekten anladığı tek şey kriz üretmektir. Hayatları boyunca ülkenin ve milletin hayrı için taş üstüne taş koymayanlar, şimdi el birliği içinde Türkiye'nin her alandaki kazanımlarına saldırıyorlar. Bu ara biliyorsunuz, asgari ücret açık artırmaya çıktı. Asgari ücret dediğiniz şey nedir? Bir korumadır. İşveren kim olursan olsun, ister kamu, isterse özel, sen bu rakamın altına inemezsin, bunun üstü açık, nereye kadar çıkarsan çık. Bunun üstüne çıktın da sana kimse çıkma mı diyor, ama altına inemezsin, şimdi bin lira oluyor, bin liranın altına inemezsin, bütün primler buna göre ayarlanacak, olay bu. Milleti aldatmanın ne anlamı var? Bu açıklanan rakamlara bakacak olursak, birisi bin 500 diyor, birisi bin 800 diyor, birisi de 5 bin diyor. O zaman 5 bin diyene oyların gitmesi lazım, tablo bu. Ben milletin tarafında olan bir cumhurbaşkanı olarak, bunu anlatmam lazım, milletimin de bazı gerçekleri görmesi, bilmesi lazım."

"Sistem Türkiye'yi taşıyamıyor"

Salonda bulunanların birçoğu ile dünyanın çeşitli ülkelerine gittiklerini ve oralardaki işleyişin nasıl yürütüldüğünü hep birlikte gördüklerini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Aynı şekilde ülkemizde her alanda karşılaştığımız sorunlar, yaşadığımız tecrübeler sayasinde, yine hep birlikte önemli bir birikim sahibi olduk. Şahsen benim bu tecrübeleri ortaya koyup değerlendirdiğimde vardığım sonuç şu oldu; Türkiye, biran önce yeni anayasasını hazırlamalı ve başkanlık sistemine geçmelidir. Parlamenter sistem, 50-60 milyon nüfusa sahip, kişi başına 3-4 bin dolar milli geliri olan, 10 yılda bir demokrasisinin kesintiye uğramasına rıza gösteren bir Türkiye'yi taşımaya yetebilir ama bu sistem, bugünkü Türkiye'yi taşıyamaz, taşıyamıyor. Burada bir kez daha ifade ediyorum; Türkiye, 10 Ağustos 2014 tarihi itibariyle artık yeni bir döneme girdi. Parlamenter sistem şuanda bekleme odasında duruyor. Niçin? Çünkü Türkiye, kendisini geleceğe taşıyacak yeni sistemin tartışması içinde, arayışı içinde. Dünyanın en gelişmiş ülkelerine bakın bunların bir çoğunda başkanlık sistemini göreceksiniz. Kasım ayında G20 toplantımız var. G20 toplantımıza gelen ülkelerin 10 tanesi, en ileri olan 10 tanesi başkanlık sistemiyle yönetiliyor.

"Kendine güvenebiliyorsan git Yenikapı'da yap"

1 Mayıs kutlamalarına da değinen Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Bu 1 Mayıs'ı engelleyenler kimdi? Biz engellemedik. Biz geldiğimizde 1 Mayıs tatil değildi. 1 Mayıs'ta en ufak bir hareket, kutlama yoktu. Ya fabrikalarda, ya şurada, ya burada. Biz geldik oturduk, dedik ki 'Niye böyle? Halledelim şu işi.' ve 1 Mayıs'ı emeğin, işçinin tatil günü olarak ilan ettik 2009'da. Şimdi takmışlar kafayı ille de Taksim.

Yahu kardeşim, 'biz siyasi parti olarak devlet bize nereyi gösteriyorsa gidiyoruz orada yapıyoruz' diyordum Başbakanken. Şimdi de devlet size yerler gösteriyor. Örneğin, İstanbul'da şu anda iki tanesi çok büyük, mesela birisi Yenikapı 1,5 milyon insanı alabilecek kapasitede. Öbür tarafta, Maltepe 2 milyon insanı alabilecek kapasitede. Kendine güvenebiliyorsan git Yenikapı'da yap. Güvenebiliyorsan git Maltepe'de yap. Güvenemiyorsan bunların dışında 6 tane ayrı ayrı yerlerde yine miting yapılabilecek yerler var, git oralarda yap. Niçin 'illa da Taksim' diyorsun da milletin huzurunu kaçırıyorsun. Ellerinde bakıyorsun değişik değişik o bayraklar, illegal örgütler. Yine ellerinde bakıyorsunuz molotoflarla bütün İstanbul'daki belli semtlerimizin huzursuzluğuna bunlar hala çalışıyorlar. Bunlara karşı duruşumuz millet olarak çok önemli. Onun için bir olacağız, iri olacağız, beraber olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız. Bunun başka çıkışı yok."
Editör: TE Bilisim