Azerbaycan'ın Nahçıvan Özerk Cumhuriyet, Türkiye-İran-Ermenistan sınırında bulunan Azerbaycan ekslavı (ana ülkeyle sınırı olmayan), bir bakıma Suriye'deki Türk toprağı Süleyman Şah Türbesi statüsündedir. Nahçıvan'dan ana ülkeye bağlantı, İran veya Türkiye/Gürcistan üzerinden yapılmaktadır. Ermenistan üzerinden bağlantı son derece önemli olup bunun adı geçtiği bölgeden dolayı Zengezur Koridoru'dur.

Zengezur Koridoru'nun Nahçivan-ana ülke ötesinde önemi olup Türkiye-Türk dünyası arasında bağlantı demektir. İngiliz-Rus projesi olan Türkiye ile Türk dünyası arasına set çekme stratejisi, Moskova ve Kars anlaşmalarından sonra, 1936 Sovyet Anayasası ile iç hukuk düzenlemesi haline getirilmiştir. Türklerle meskun olan Ahıska'daki soydaşlarımızın sürgünü de bu projenin diğer ayağını oluşturmaktadır.

19. yüzyıldan itibaren Kafkasya'da "Ermenistanlaştırma" stratejisiyle Türk dünyasının ortasına duvar örülmüştür. Buna karşın Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra Gürcistan-Azerbaycan mutabakatıyla Güney Kafkas Koridoru oluşturulmuştur. Bakü-Tiflis-Ceyhan, Bakü-Tiflis-Erzurum, Bakü-Tiflis-Kars, nihayet TANAP, petrol, doğalgaz boru hatları, kara ve demiryolları ile Türkiye-Azerbaycan arasında güçlü bağlantılar kurulmuştur. Türk cumhuriyetlerinden gelen tırlar, Çin'den gelen tren, Hazar'dan feribotlarla Bakü'ye ve Türkiye'ye ulaşmaktadır. İhtiyaca göre güzergahtaki bağlantılar geliştirilmekte, genişletilmektedir.

Belirtilen hatlar ve yolların Sovyet sonrasında Ermenistan'dan geçmesi, böylece güzergahın daha kısa tutulması yönündeki girişimlere karşın, Erivan yönetimi İngiliz-Rus projesindeki tarihi fonksiyonuna güvenmektedir. Azerbaycan'ın Tovuz bölgesinden Gürcistan'a ve oradan da Türkiye'ye geçen mesafe, yaklaşık 43 kilometrelik Zengezur koridoru kullanıldığında kısalacaktır. Ancak mesela Bakü-Tiflis-Ceyhan için kısalma sözkonusu iken TRACECA bünyesinde inşa edilen Karadeniz Otoyolu uzayacaktır. Yollar, varış oktaları, Azerbaycan'ın kendi ülkesinin parçası olan Nahçıvan ile bağlantısı kapsamında artılar ve eksiler toplandığında Zengezur Koridoru'nun getirisi daha fazla olacaktır.

Ermenistan, diaspora baskısı bahanesiyle Zengezur Koridoru konusunu yokuşa sürerken Türkiye'nin bütün hedeflerini buraya teksif etmesi son derece yanlışpolitikadır. Çünkü sözkonusu koridor üzerinden pazarlıklar sürüp giderken, açılım oyalamasıyla aylar, yıllar geçerken asıl mesele unutulmaktadır: Ermenistan, 28 yıl Azerbaycan topraklarını işgal etmiş, soykırım dahil savaş suçları işlemiş Azerbaycan'a büyük zararlar vermiştir. Halen ihlallerini sürdürmeye devam etmektedir. Halbuki Karabağ Savaşı ertesinde çeyrek asırdan fazla işgal ettiği, şehirleri harabeye çevirdiği, insanları katlettiği, sakat bıraktığı, bir milyon kişiyi topraklarından ayrı yaşamaya zorladığı için tazminat ödemesi gerekmektedir.

Ermenistan'ınsuçları, BM Güvenlik Konseyi kararlarıyla sabit olup benzer örneklerde olduğu gibi mağdur durumdaki Azeryabaycan'a ve halkına tazminat ödemesi zorunluluğu her kesim tarafından kabul edilmiş, girişimler başlatılmıştır. Mesela Irak, 7 ay süren Kuveyt'i işgal suçundan dolayı, şehirleri harabeye çevirmemesine, soykırım yapmamasına rağmen yaklaşık 60 milyar dolar tazminat ödemiştir. Benzeri mahkeme kararları ve uygulamalar dikkate alındığında Ermenistan'ın ödemesi gereken miktar bunun en az 10 katıdır. Daha Kasım 2020'de Ermenistan Cumhuriyetçi Partisi resmi temsilcisi Sharmazanov 28 yıllık işgal tazminatının en az 50 milyar dolar olduğunu, Ermenistan'ın bunu karşılayamayacağını, yerine Zengezur bölgesinin Azerbaycan'a verilebileceğini söylemişti. Uluslararası mahkemeler yolunda çalışmak yerine, "koridoru açın, hesap kapansın" söyleminin, saldırgan Ermenistan'a büyük hediye ile soykırımcılara zemin kazandırmadan başka anlamı var mıdır? Ermenistan'da Zengezur bölgesinin verilmesi tartışılırken, biz "koridora razıyız" diyoruz ve Azerbaycan'ı da buna hazırlıyoruz.

Diplomatik müzakerelerde talepler, hedeflerin üstünde tutulmalıdır. Ermenistan'ın çok daha fazla tazminat ödemesi gerekirken bunu siyasetin, medyanın, halkın gündeminden düşürmek, iyi niyetle de olsa büyük bir tuzağa düşmektir. Ortada açıkça tanımlanmış suçlar koleksiyonu bulunduğu halde bunun cezasız kalmasına yol açacak yollara sapmak, suçluya cesaret vermektedir. Nitekim mayınlanmış araziler konusunda Ermenistan haritaları vermemiş, verdiği haritalar sahte çıkmıştır. Halen her fırsatta saldırma cesareti göstermektedir.

Türkiye'nin Ermenistan'la önkoşulsuz olarak ilişki kurma girişimi, ağırlığını gerçek tazminata karşılamada yetersiz olan Zengezur bölgesine değil de sadece koridoruna teksif etmesi, Ermenistan'a fırsat sunmakta, pazarlık gücünü takviye etmektedir. İleri aşamalarda tazminatın bütünüyle unutturulmasıylakoridor için ücret talebi gündeme gelebilecektir. Zaten şimdiden sanki Ermenistan toprağıymış gibi Hankendi'den Ermenistan'a Laçin Koridoru'nu fütursuzca dillendirebilmektedirler.Ermenistan Parlamento sözcüsüne, Türkiye'nin Zengezur Koridoru'nun gündeme getirmesinin, Ermenistan-Türkiye ilişkilerini zedelediğini söyleme cesareti bile verilmiştir.

Türkiye'nin tazminatlar konusunda Azerbaycan'a siyasi, hukuki ve diplomatik destek vermesi yerine gerekli garantileri almadan Ermenistan'la diplomatik ilişkiyi gündeme getirmesi, Zengezur Koridoru'na yoğunlaşması, stratejik körlüktür. Gerekçe olarak Ukrayna'daki çatışmalardan dolayı Kuşak-Yol'un işlemeyen kuzey hattı yerine Orta Koridoru güçlendirme açıklaması, ise çok daha problemlidir. Halen Gürcistan üzerinden sağlanan bağlantılardan Kuşak-Yol güzergahı zaten işlemektedir. Çin'in Türkiye'deki pazarını daha da genişletmek, dış ticaret fazlamızın olduğu Avrupa'ya sattığımız ürünleri Çin'in daha kısa sürede ve ucuza ulaştırmasına yardımcı olmak, Türkiye'de daha fazla fabrikaların kapanması, işsizler ordusunamilyonların katılması demektir.

Bölge güvenliği için kapsamlı barış teklifinin Azerbaycan tarafından Ermenistan'a sunulması konusunda Türkiye'nin destek verdiği beyanını da anlamak sıkıntılıdır. Çünkü böyle bir teklifi, önceliklemağlup ve suçlu durumdaki Ermenistan'ın gündeme getirmesi ve on yılların birikimi tahribat ve mağdruiyetleri tazmin alternatifleri sunması gerekmektedir. Bu gerçeği Ermeni politikacıların gündeme getirmesine rağmen bizim unutmamız ve unutturmamız büyük gaflettir. Türkiye'nin "güven artırıcı adımlar" atma gayreti, kendisini suçlu duruma düşürürken karşı tarafı daha saldırgan hale getirmiştir. Ermenistan yönetiminin radikal Ermeniler veya diaspora baskısı altında kaldığını Türk Dışişleri Bakanlığı'nın telaffuzu, bundan sonraki saldırganlıklar ve sorumsuzluklarına peşinen gerekçe tedariki demektir. Bu durumda Ermenistan derin devletinin yönetime karşı provakatif operasyonları sayesinde çok daha büyük kazanımları mümkün olacaktır.Paşinyan'a düşen"tatlı" görev ise kendisine karşı yeni provokasyonlara tahsisat temin etmek, eleman hazırlamaktır.

[email protected]

twitter.com/alaeddinyalcink