Aileleriyle çatışmaktan kaygı duyanlar evlilik kararı vermekten korkabilirler.   “Başkaları ne der?” diyen, ailelerin ve çevrelerinin kendilerind

Aileleriyle çatışmaktan kaygı duyanlar evlilik kararı vermekten korkabilirler.  
“Başkaları ne der?” diyen, ailelerin ve çevrelerinin kendilerinden beklentilerini karşılamak zorunda hissedenler için reçete kendisi olabilmeyi becerebilmektir. Evlilik kararından endişe duyanlar farklı olabilmeyi kendilerine hak görmelidirler. Evlilik yaşamlarında duygu düşünce ve beklentilerini kendisini tatmin edebilecek şekilde ifade edebilmesi önemlidir. Evlilik kararı alanlar başkalarına duydukları saygı ve anlayışı kendileri içinde duyulmasını isteme hakkına sahip olduklarını akıllarına getirmelidirler. Kendi iradeleriyle verecekleri kararları için onay almaya gerek görmeden yaptıkları seçimlerin sonuçlarını yönetebilmeleri yetişkin olmalarıyla ilgilidir.  
“Acaba annem/ babam ne der, onun iznini alsam iyi olur, kimseyle kötü olmayayım” kaygıları yetişkin olamadığının sonuçlarıdır.  
Yetişkin birey evlilik kararlarında çevresiyle düşünce alışverişi içinde olması, deneyimli insanların anne, baba ve büyükleri ile görüşmelerde bulunması fayda sağlar. Ancak evlilik kararında kendisinin fikrinin önemsizleştirilmesi ya da ailenin onayına tabi olması yetişkin olamadığının göstergesidir.  
Bir insan yetişkin davranışı sergileyemiyorsa evlilik gemisinin kaptanlığına soyunmaması daha iyidir. Yaşınız ilerlese de duygusal olgunluğunuz onay aramadan kurtulamadıysa önce kendimizi görebilme gereği vardır.  
Yetişkin davranışı sergileyememenin nedeninin anlaşılması önemlidir. Ruhsal ve sosyal gelişimin nasıl olabileceğinin araştırılması kendimizin farkına varmadan evlilik kararının verilmemesi gerekir. 
Karı-Koca Arasına Girilmez!  
Sorunların profesyonel olmayan arkadaş, eş dosta mal edilmesi başkalarının eşlere karışması doğru değildir. Eşler çözemedikleri sorunlar için profesyonel yardım almaları en doğru olanıdır. Danışmanlık maliyeti boşanmanın maliyetiyle kıyaslanamaz. 
Dışarıdan profesyonel olmayan “güngörmüş”  kişilerin, Güzin ablaların evlilik yaşamına karışmaları ehil olmayan ehliyetsiz bir kişinin cerrahlık yapması gibidir. Sonucun olumsuz olması kaçınılmazdır. Eşler arasına girmek profesyonellik gerektirir.  
Bu yüzden toplumumuzun, “karı-koca arasına girilmez” sözü önemlidir.  
Bir anne anlatıyor, “evli kızım sık sık bana gelir, kocasını kötüler ve anlattıkları karşısında damadıma karşı öfke duygusu artar. Onun kızıma bir zarar verebileceği düşüncesine kapılırım, uykularımın kaçtığı günün sabahı kızıma telefon açtığımda o son derece neşeli bir sesle “anneciğim Ahmet ile geziyoruz sana çok selamı var“ dediği zaman artık onun eşini bana anlatmasına izin vermemeye karar vermiştim.  
Aile Sorunlarınızı Dışarıda Paylaşmayın 
Sorununu dışarıda anlatan kişi kendisine hak verildikçe eşine olan öfkesi daha da artarken, onun anlayışsız olduğu kanaati güçlenmeye başlar. Sorunlarını dışarıya mal edenlerin, evlilikleri dizi gibi heyecanla takip edenler için bir tehlike yoktur. Onlar arkadaşlarının evlilik sorunlarını dinlemekle ve ilgili olmakla yardım ettikleri, faydalı oldukları düşüncesine kapılırlar. Hep beraber mutsuz sona boşanmaya giden yolun taşları döşenmeye başlarlar. 
Dert dinleyenler kendileriyle evlilik sorunlarını paylaşana hak vererek öfke duygusunu pekiştirmiş olurlar.   
Profesyonel olmayan iyi niyetli(!) ama kötü etkili yaklaşımları boşanmaya sebebiyet verebilirken kendi evliliklerinin çok daha sorunlu olmasına rağmen devam ettirmeleri de sık görülen bir durumdur. 
Sorunlu eş dışarıdakiler için av olabilir.  Çıkarları gereği durumdan vazife çıkartabilen avcılar işin içine cinsellik ve duygu katarken evlilikler bitebilir.