“Ey iman edenler! İman ediniz!” (Nisa: 136)

     Evet inanıyoruz. Fakat aynı zamanda aklımızı da kullanıyor muyuz?

     Çünkü aklı olmayanın dini de yoktur.

     Akıl da bir âyet, yani yol göstericidir.

     Öyle ise akıl âyetimizi de, devreye sokmamız gerekiyor.

     Çünkü, aklımızı asla devre dışı bırakmaya gelmez.

     İman, aynı zamanda emin olmak demektir.

     Akıbet ve sonumuzu emniyete almaktır.

     Çünkü, Allah katında bir kurtuluş senedimizdir.

     Akıl, imanın kökenini gösterir.

     Niçin iman etmemiz gerektiğinin gerekçesini söyler.

     Evet, imanın temelinde akıl olmalı.

     Tabii, bu akıl da gerçek bir akıl olmalı.

     Çünkü, akıl göz gibidir. Nasıl ki göz, ışık olmayınca bir şey göremez.

     Akıl gözü de, vahiy ışığına, âyetlerin aydınlığına ihtiyaç duyar.

     Yoksa, vahiy ışığından yoksun bir aklın gözü, görürlükten uzaktır.

     Akıl da bir vahiydir.

     İçgüdüler de bir vahiy, yani ilhamdırlar.

     Onlar aydınlık bir atmosfer temin ederek, akıl gözünün görmesini sağlar.

     Nitekim Arı’nın başarısında “Arıya vahyettik.” yani ilham ettik aydınlığı vardır.

     Kur’anın Arapça aslından okunması için, büyük gayret ve çalışmalar yapıyoruz.

     Elbette alkışlanacak bir husus. Takdir ve tahsin ediyor güzel buluyoruz. 

     Fakat bir o kadar gayret ve çalışmayı; Kur’anın mânâ ve anlamı için,

     Yeteri kadar göstermiyor, gösteremiyoruz!

     Kur’anın anlamını, âdeta dışlıyoruz!

     Kur’anı, sadece ses ve haykırış olarak dinlemiş oluyoruz!

     Oysa, her şeyin temelinde Allah var.

     Bu ise akılla anlaşılır. Aksi hâlde,

     Bu husus ihmal ve dumura uğrar!

     Kısaca bu âyet-i kerîme:

     “Eksik inananlara ‘Tam inanın!’

     İnanıp da güvenmeyenlere ‘Güvenin.’

     Delilsiz inananlara ‘Delilli inanın.’

     Taklidî iman taşıyanlara ‘Tahkikî iman taşıyın.’

     Gevşek inananlara ‘Sağlam inanın.’

     Geçmiş ve bugünlerini imanla geçirenlere:

     ‘İmanınızda sebat gösterin!’ mesajını verir.” (M. İslâmoğlu)

     İman, güzel bir ağaç gibidir.

     “Bir ağacın damarları, gövdesi, dalları, meyveleri vardır.

     İman ağacının damarları ilim, marifet ve yakin (kesin bilgi)dir.

     Gövdesi ihlâstır. Dalları iyi işler ve davranışlar, meyveleri ise,

     Güzel işlerin gerektirdiği temiz huylar, güzel hasletlerdir.

     Bir ağacın canlılığını sürdürmesi için, sulanıp bakılması gerektiği gibi,

     İman ağacı da ilim, iyi işler, tefekkür ile gözetilmezse,

     O da kuruma tehlikesine mâruz kalır.

     Bir hadiste Hz. Peygamber: ‘Elbise nasıl yıpranırsa, kalpteki iman da,

     Öylece yıpranıp eskir. O halde, imanınızı daima tazeleyin.’ buyurmuştur.

     İbadetlere vakti vaktine devam, bu bakımı sağlar.’ ”