Firavun aslında bir karekteri anlatır. Kur'an-ı Kerim'de Musayla olan hikayesinde anlatılan sembolik dille Firavun karekteri, bu tarz insanların vasıflar

Firavun aslında bir karekteri anlatır. Kur'an-ı Kerim'de Musayla olan hikayesinde anlatılan sembolik dille Firavun karekteri, bu tarz insanların vasıflarına aynadır. Hakla batıl her dönemde birbirlerini karşılıklı imtihan etmiştirler. Firavunların peşinden gidenler çok olsa da bu sizi aldatmasın. Finalde kazananlar hep Musalardır...
Dünyada her şey zıddıyla vardır. Buna dualite denir. Her iyinin içinde bir kötülük, her kötünün içinde bir iyilik vardır inancı da dualiteden doğar. Buna Dreamer’ın diliyle Antagonist yasası da diyebiliriz. Stefano D’Anna’nın Tanrılar Okulu’ndaki “Düşmanını Sev” bölümünde hani şöyle der:
“Antogonist maskesinin ardında, onun düşman görüntüsünün arkasında, bizim en iyi yandaşımızın yüzü saklıdır. İnsanın inandığının aksine, hiç kimsenin karşısına kendisinden daha büyük, daha üstün bir güç çıkmaz. Antagonist asla bizden daha güçlü değildir. Her mücadele, görünenin ötesinde daima adildir! Hiç kimse, asla, ne kendisinden daha büyük, ne de kendi zekasından ve kapasitesinden daha üstün bir düşmanla karşılaşabilir. Davut ve Golyat’ın karşı karşıya geldikleri öykü de, görünüşteki kuvvet eşitsizliğinin ötesinde, evrensel düello yasalarına uygundur. Antagonistin merhametsizliğinin altında gizlenen tek ve yegane amaç, senin zaferindir. Antagonist, senin ‘düşünü’ gerçekleştirmene yarayacak bütün yöntem ve araçlara sahiptir… O, sana başarıya giden en kestirme yolu gösterir.”
Stefano D’Anna / Tanrılar Okulu
Hayat bilincinin ussallığında nasıl yorumladığına bağlıdır ama yorumlama kabiliyetini geliştirdiğin ölçüde olaylar dünyasındaki ‘oluş’ları değiştirirsin. Aslında dışarıda ne düşman var ne de dost… Her şey senin en mükemmel yanını hayata geçirmen için sana hizmet ediyor. Dışarıda gördüğümüz gölgeleri gerçek sandıkça trajedimiz büyüyor. Bir var bir yok olan gölgelere varlık addettikçe oluş’u anlamıyoruz. Bir mutasavvıfın dediği gibi sinema sahnesindeki ol icabı kötüyü oynayan adama kızıp ateş ediyoruz. Bu bir bilinç yanılması. Bilincin asıl görevi, dünyayı yeniden yorumlamak, düşünmek, insanın doğasını geliştirmektir. Ama aklın zekatı olan soruları sormayı bilmiyoruz ki GELİŞELİM? Evrenin birliğini kavradıkça şiiri anlayacağız. O zaman yeni bir kitap yazılacak her birimizden de. Ama şimdilik yolumuz çok gibi gözüküyor olsa bile Mazhar Alanson’un dediği gibi:
“Benim hala umudum var, böyle diyor sufi mazhar. Ben mazhardan yanayım, kaynaşırız azar azar”.