Fırtına görmeden “sessizlik”, 

Dinginlik değil.

Heyecanı düşük yapmış beklentidir

Her sabah kalktığımda alnımın ortasında oturmuş bir serçe ile uyanırım. 

Dengeli kalkmamamın nedeni bundandır. 

Ürksün istemem. 

Yalnızlığının ortağı benim. 

Belki de yalnızlığımın ortağı.

İlk gün günaydınım, 

İlk rüyasından beslendiğim. 

İlk göz yaşlarımı silen, 

İlk tesellim, 

İlk gamzemdeki terimi içen., 

İlk göz bebeğim. 

İlk yangın yerimde cayır cayır yanmayı göze alan, 

“EGOM” ile körebe oynayan “ilkimsin.” 

Her sabah, ölümü hatırlatan zılgıtımsın

Bu kadar zıtlıkların kardeş olduğu bedenimde tarafımı seçtiğim duygumsun. 

İşyerine giderken, işsizleri görmem için, pazaryerini gezdiğim zamanlar, 

Pazar yerinin dışına itilmiş, adeta insanların kendisini görmek istemesini sağlayan, 

“Gözbebeklerin” çırpınışını hatırlatanımsın. 

Hepimiz gideriz gezeriz. 

Her insanın bir empati gücü vardır. 

Bu güç aslında yaşayabilme skalasıdır. 

Esas olan; “Toplumun ana fikrindeki alnının ortasından.”

Serçe doğurabilmek 

Toplumun acısı ve sevinci ile beslenmemiş ruh hiçbir zaman tutkulu bir “AŞK”’ a sahip olamaz. 

Tutkusuz ruhu kucaklayan “sevdalının kollarını soğuk boşluk” doldurur. 

Ya sevdalı alışacaktır. 

Ya da kendi düşlerinde yaşayacaktır. 

Tercih çoğunlukla kolay olandır. 

Tercihi alışmadan yana olanalar, 

Her zaman arkasına bakarak

Önüne doğru gidebilme yetisi geliştirmeye çalışırlar. 

Bu yeti hıçkırığa tutulmuş düşüncenin sessiz halidir. 

Ve arada iç çekişler 

Sizi kendi ruhunuzda ki sandala bindirir. 

Kaybolursunuz.  

Hayalsiz ruh kördür. 

Bedeni matem yeridir.

“MUŞ” ların gücüne biat eden bir ruhunuz olur. 

Seviyor MUŞ, 

Yaşıyor MUŞ, 

Gülüyor MUŞ gibisinizdir. 

Yaşamak dediğimiz şey aslında düşlerinizle, 

Kendi gerçekliğinizin bir biri ile sarmal olabilmesidir. 

Gen dediğimizde bence bu sarmaldır. 

Sarmalın bir kolu hayalimizdir. 

Bir kolu gerçekliğimizdir. 

İki sarmalın birbirine dolanmasının verdiği sevinç, 

İçinizdeki fırtınaların sonudur. 

İsmi dinginlik olan. 

Hayaliniz, heyecanına düşük yaptırmışsa,

Artık beklenti çadırında,

Oradan oraya sürüklediğiniz.

Yalnız bir bedensinizdir. 

Beklenti çadırında yalnız bir türkü mırıldanırsınız

“Uzaktan görenler beni mutlu mesut sanıyor.” 

Diye  

Oyuncak canlı köpeğinizin tüylerini tarar durusunuz.

Beklenti en büyük işkencedir. 

Ölüm mesajı, bayram tebriki kalır yanında.

Kendinizi değil, gölgenizi aramaya başlarsınız.

Arar durursunuz heyecanınızı, umut ile döllemek için…

Saygıyla