İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:

Yaptığımız çalışmalarla ülkemize sınıf atlattık. Şimdi hedefimiz, Türkiye'yi dünyanın en gelişmiş 10 ülkesi arasına yükseltmektir. Satın alma paritesine göre ülkemizi 13. sıradan 12. sıraya yükseltmiş olacağız.

AK Parti olarak, hazırlıklarımızı tamamladık ve tüm gücümüzle sahaya indik. Ankara'da tüm adaylarımız ve teşkilat mensuplarımızla birlikte seçim manifestosunu ilan ettik. Milletimiz varsa, bizim de var olacağımız, milletimiz mutluysa bizim de mutlu olacağımızı, milletimiz hüzünlüyse bizim de hüzünlü olacağımızı göstereceğiz.

Türkiye'yi ve şehirlerimizi nereden alıp nereye getirdiğimizi her fırsatta tevazu edeceğiz. Ülkemizin ve milletimizin, şehirlerimizin geleceği ile ilgili plan ve projelerimizi milletimize ifade edeceğiz.

Şehir planları uzun vadeli hazırlanacak. Birilerinin siparişi üzerine değil adaletli şekilde hazırlanacak. Altyapı ve ulaşım sorunları tüm şehirlerimizde kökten çözülecek. Kentsel dönüşüm çalışmaları bölgelerin özelliklerine göre gönüllülük esasına göre yapılacak. Şu anda büyükşehirlerimizi devasa ihtiyaçlarının olduğunu açık, net gördük. İzmir’de Karabağlar için çok güzel bir yer diyebilir miyiz. Orada bir kentsel dönüşüme ihtiyaç yok mu? Bugüne kadar gelenler buna çanak tuttular.

Akıllı şehirler uygulamalarıyla, teknolojinin tüm imkanları insanımızın hizmetine sunuculacak. Sosyal belediyecilik, doğrudan insana dokunan hizmetler ve projeler yapılacak. Değer üreten şehirler, kültür ve ekonomi başta olmak üzere, her alanda hayat kalitesini yükseltecek yaklaşımlar gerçekleştirilecek.

Yatay şehirleşme ile tabiatla bütünleşen örnek yerleşim alanları kurulacak. 50-60 kat binalarda yaşayanların birbirinden haberleri var mı? Yan dairedeki ölüyor haberleri yok. Peki bizim tarihimiz öyle mi? Biz sokağımızda karşımızdaki komşularımız ben kirlendiğim zaman yıkıyor beni, giydiriyor anneme teslim ediyor. Komşuluk böyleydi. Çocuklar arasındaki hukuk da böyleydi. Dev rezidanslarda, binalarda çocukların birbiri ile hukuku var mı? Hepsi birer kibir abidesi. Birbiriyle tanışmak konuşmak yok. TOKİ başta olmak üzere yatay şehirleşme anlayışı ile oluşan binalarda yaşayanların birbiriyle hukukunu zenginleştireceğiz.

AK Parti’nin geleceği ile ülkemizin geleceğini asla farklı görmediğimizi anlatacağız. Türkiye büyürse gelişirse, zenginleşirse bizim de daha büyük hayaller kurmaya cesaret bulacağımızı tüm kalplere nakledeceğiz. Ayrıca AK Parti’nin 16 yıllık birikimine sahip çıkacağız. Belediyecilik söz konusu olduğunda bu takvimi 1994’ten başlatacağız. Tevazu ile samimiyetle milletimizin hizmetine talip olduğumuzu ortaya koyacağız.

Ekonomide her dönemde, AK Parti iktidarlarının nasıl başarı grafikleri çizdiği ortada. biz göreve geldiğimizde kişi başı milli gelir neydi, şu anda kişi başı milli gelir ne? Şu anda biz 11 milyon dolara tırmandık.

Özellikle geçtiğimiz aylarda yaşadığımız kur, faiz enflasyon dalgalanması ciddi sıkıntılara yol açtı. Bu dalgalanma, ülkemizin kendi iç dinamiklerinden kaynaklı değil. Türkiye, büyük bir saldırıya maruz kalmıştı. Tıpkı terör örgütleri saldırıları gibi, ülkemiz bu ekonomik saldırıları da göğüslemiştir.

Akaryakıt fiyatlarını, kamunun gelirinden fedakarlık ederek karşılayacak özel bir formülle belli bir düzeyde tuttuk. Asgari ücreti 2020 liraya yükselterek çok önemli bir artış gerçekleştirdik.

İhracatta tarihi bir rekora geldik. Bay Kemal bunları bilir misin? Nereden nereye geldik haberin var mı? Ocak’ta yıllık ihracatımız 168.8 milyar dolara çıkarken dış ticaret açığımız da 48.5 milyar dolara indi. Bunları konuşmak, anlatmak bizim görevimiz. Bunu bay Kemal anlatmaz. Onunla dirsek temasında olanlar anlatmaz. Hele hele Kandil’le iş tutmuş olanlar anlatmaz. Kandil’le iş tutanlarla CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi iş tutuyor. Bunlar kıyamet alameti. Nereden nereye geldik.

IMF'ye gidenler belli, CHP zihniyetinde olanlar IMF'ye gitti. Türkiye IMF defterini kapatmıştır ve bir daha açmayacaktır. İş Bankası hazinenenin malı olacaktır. Parlemento bu tarihi kararı da alacaktır. İş Bankası oradaki hissesi ile yüzde 28 yine devredilecektir. Ben buna inanıyorum. Milletin malı, hazinenin malı.

15 Temmuz'da millet meydanlarda, Bay Kemal havalimanına geliyor darbecilerle konuşuyp anlaşıyor doğru Bakırköy Belediyesi'ne gidiyor, bizi takip ediyor.

7 Ağustos'taki Yenikapı mitingimizde Cuma akşamına kadar hayır diyordu, son anda kararını değiştirdi. Heralde baskılara dayanamadı. Sonra o birliğe ve beraberliğe tahammül edemeyip hakkımda kötü konuşmaya başladı. Bunlarda millet birliği yok, bunlar bölmek anlayışının bu ülkedeki varisleridir.

Cumhur İttifakı, pazara kadar değil mezara kadar olsun. Böylece CHP'ye de çok ciddi bir ders verelim. CHP onunla aynı kayığa binerek, bu partilere gönül verenler adına üzüntü duyuyorum. Yeri geldiğinde ihanete varan yalpalamaları gördüklerini biliyorum. Karşımızdaki muhalefetin vizyonu, soğan patatese, bu seçimde de patlıcan bibere umut bağlayacak kadar kısırdır.

CHP ve avanesi başta olmak üzere, Ağustos ayındaki sıkıntıların ardından ellerini ovuşturarak ülkemizin yere kapaklanmasını bekleyenler hüsrana uğramıştır.

Üreticiden tüketiciye kadar, aradaki komsiyoncular vurgunu vuruyor. Her istasyonda bu fiyatlar artıyor. Herkes oradan karını alıyor. Bu işte çok farklı adımlar atmak suretiyle, üreticiden çıktığında, oradaki üretici halinden alıp tüketici haline kadar gelen bu süreçte direk tüketici haline gelip halka ulaşmasını sğalamak ve en uygun fiyatla halka sunmak çabasında olacağım.

Ben buradan söylüyorum. Aynı şey biberiydi, patlıcanıydı, domatesiydi, patates de her şeyde bu fiyatlara gerekirse ayar çekme kararını aldık, adımlarımızı atacağız. Ben şimdi bir şey söyleyeyim, tanzim satışlar kurulmuştu. Belediyelerimiz vasıtasıyla bu adımları da atabiliriz, atacağız. Vatandaşımıza ucuz, sağlıklı ürünler vermeye mecburuz.

Bir zamanlar tanzim satışlar kurulmuştu, belediyemiz vasıtasıyla biz bu adımları atabiliriz, atacağız. Türkiye, kendi imkanları ve kabiliyetiyle böyle bir krizin üstesinden gelir.

2019 yılında ağustos'taki dalgalanmanın etkilerini, tamamen ortadan kaldırarak hedeflerimize doğru yürümenin kararlılığını sürdüreceğiz.

Suriye'de, Irak'ta, Libya'da haktan ve haklıdan yana olduk. Balkanlar'da, Kafkaslar'da, Güney Amerika'da haktan ve haklıdan yana olduk. İnsanı kalkında yardımlarında bizden kat be kat fazla imkanlara sahip olan ülkelerin önünde olmamız vicdanımızın yansımasıdır.

Suriye sahasındaki planlar hayata geçirilebilirse, büyük dönüşümün yeni hedelerine de sıra gelecektir. Bunlardan biri de Türkiye'dir. Dolayısıyla Suriye'yi ön planda tutuyoruz. Suriye davasının Türkiye davası olduğunu bilmeyecek kadar ülkesine yabancılaşmış olanlara sadece yazıklar olsun diyoruz.

Şu anda Venezuela'da olanlar... Seçimle iş başına gelmiş bir insanı nasıl olur da burayı terk et git diyebilirsin? Hani demokrasi, hani demokrattınız? Böyle bir anlayış olabilir mi? İşte AB... Onun da ne olduğu ortaya çıktı. Hani demokras, nedir bu zillet? Demokrasi diyeceksiniz, sandık diyeceksiniz ondan sonra da cebren ve hileyle kalkıp hükümet devireceksiniz. Şunu unutmayın;  güçlünün haklı olduğu bir dünyayı kabullenmiyoruz, haklının güçlü olduğu bir dünyayı kabulleniyoruz.

Türkiye, suriye'nin toprak, siyasi, halkın kendi geleceğini kendi belirleme hakkına da saygılıdır. Bunu için ülkedeki durum normale dönenekadar, güven ve huzurlu yaşadığı yerler kontrolümüzdeki yerlerdir. Şu an itibariyle 300 bini bulmuştur. diğer bölgeler terör örgütlerinin zulmü altındadır. DEAŞ, YPG ve PKK'ya karşı çıkmamızın tek sebebi terör örgütleri olmasıdır. Bunun dışında biz hiçbir kesime karşı önyargılı değiliz hepsiyle de yakın diyalog içindeyiz.

Güvenliğimizi sağlamanın tek yolu, terör örgütlerinin varlığını kurutup tamamen yok etmektir. Onun için Cudi'de varız, Kandil'de varız, Tendürek'te varız ve olacağız. Böylece suriyeli kardeşlerimize de huzur ve güvende yaşayabilecekleri bir iklim sağlamış olacağız.

Fırat'ın doğusu ve Münbiç en önemli konularımızdandır. Sayın Trump’la bu konularda verimli, ve ümit verici görüşmeler yapıyoruz. Alt düzeydeki görüşmelerde aynı verimi elde edemiyoruz. Şu ana kadar önümüzde konulan somut bir plan yok. Sabrımız sınırsız değildir. Birkaç hafta içinde teröristler Münbiç’ten çıkarılmazsa bekleme süremiz sona erer. Kendi planlarımızı hayata geçirme hakkımız doğacaktır. Bıçak kemiğe dayandığında yapacağımız işler için kimseden izin almak ya da kimseye hesap vermek mecburiyetinde değiliz. Yaptırım listesi dahil hiçbir tehdit bizi bu yoldan çeviremez. Bölgedeki tüm aşiretler ne zaman geliyorsunuz bunu soruyorlar. Görüşmeleri yürüten arkadaşlara tüm bu talimatları açıkça verdim. Amerika'nın verdiği sözleri yerine getirmesini bekliyoruz. Askeri hazırlıklarımızı sürdürüyoruz. ABD bize verdiği sözleri tutmaz, güvenli bölgeye katkı sunmazsa kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz. Münbiçte'ki teröristler bir kaç hafta içinde buradan çıkartılmazsa bizim bekleme süremiz sona erer.
Editör: TE Bilisim