Milletçe seviyoruz.

Holiganlık tam bize göre.

Her konuya balıklama dalmak, her oltaya daha atılır atılmaz takılmak bizim işimiz.

Takım tutar gibi görüş savunmak, savunduklarımızdan başkasına, bize ait olmayana saydırmak bize ait belirgin niteliklerimiz.

Yazımı esas amacı olan "Suriyeli'ler" konusuna getireğim.

Ekonomik bir darboğazdan geçiyoruz.

Kriz herkes için geçerli.

Dünya krizde, yalnız kriz bizde biraz daha ziyade...

Bundan nasiplenmeyen gariban yoktur.

Bu krizin müsebbibi sanki Suriyeli'lermiş gibi davranan çok fazla insan var!

Bir muhabbetin içindeyiz...

Dost meclisi...

Yabancı da iki kişi...

Biri atıldı yabancılardan.

"He he, Tayyib kelle başı aylık üç bin veriy vallağ" dedi...

Abi ne kellesi, ne üç bini, kim söyledi dediysem de "ahan orda git sor hele" deyip çıkıştı bana.

Kime soram abi deyince de "kime soracaksın, gerçegi söyleyen yok ki" dedi...

Kimsenin bilmediği bu gerçeği kendisi nasıl öğrenmiş diye soramadım. Haklısın deyip kapattım. Konuşmak yersizse, susmak en güzelidir deyip oturdum yerime...

Geçenlerde Suriye'nin önde gelen aşiretlerinden Abraz aşireti liderleri Muhammed El Mişel ve Yardımcısı Ahmed El Mişel ile bir araya geldim. 

Batuş aşireti gibi başka aşiretlerin mensupları da vardı.

Savaştan önceki mutlulukları ve sahip oldukları imkânları onlar anlatırken gözlerinden bile okunuyor.

Gözlerden okunan en önemli şey hiç şüphe yok ki özlem...

Yüzlerce hektarlık alanı idare ediyorlardı savaştan önce. Binlerce ton tahıl üretiyorlardı.

Şimdi onlar için de çok zor bir süreç işliyor.

Muhalif oldukları için yüzlerce hektarlık arazileri, geçim alanları şu an için Esad idaresinde. 

Aşiret, Türkiye dahil Orta Doğu ülkelerine dağılmış durumda.

Yine Suriye'de zor şartlarda hayatını idame ettirmeye uğraşan önemli bir kesim mevcut.

Muhammed El Mişel ile ikinci kez Suriye meselesini istişare ettim.

Başka aşiretlerin temsilcileri de ortamda idi.

Hepsinin gözlerinden minnetleri okunuyordu.

Hepsi ülkeyi temsil ettiğim için üst düzey hürmet gösteriyordu.

Önemseniyordum. Önemsiyordum da...

Özellikle muhabbet ve samimiyetleri için Abraz Aşireti liderleri başta olmak üzere hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Kendileri ile güzel ve samimi bir gece geçirmiştim.

Bunu yazıya dökmesem olmazdı.

Onlara göre Türkiye islam cografyasının öncü ülkesi.

Bunu sadece sözleriyle değil eylem ve hürmetleri ile de hissettim.

Suriye tekrar düzelir mi düzelmez mi diye sordum.

Öngörülerini merak ediyordum. 

Tekrar düzeleceğine dair umutlarını ifade edince hep birlikte inşaAllah deyip ellerini semaya açtılar. Eskiden olduğu gibi yeniden sevinçle bir araya gelecekleri günlerin heyecanını gözlerinden okudum.

Türkiye'nin Suriye savaşında suçu var mı sizce diye sormuştum.

Bizce yok dediler. Bizim derdimiz ortak diye de eklediler. 

Hatta Türkiye'ye batılı güçler müsade etse, engel olmasalar şu an Suriye'de yepyeni ve müreffeh bir hayat olabilirdi dediler.

Onlara göre batılı güçler Türkiye'nin huzurlu bölge oluşturmasını istemiyorlar.

Belki de bu süreci uzatarak Türkiye'nin de mağdur olmasını, ekonomik olarak daha ziyade yıpranmasını istiyorlardır.

Muhammed El Mişel;

-Türkiyeye engel olmasalardı şimdiye kadar herşey düzelmişti sözünü tekrarladı.

Türkiye zor süreçlerden geçmesine rağmen bize destek oluyor, dedi.

Türkiye dahil İslam coğrafyasının birleşmesi en büyük temennim, niyazımdır diye de ekledi.

Kendilerine Türkiye'den sonra en çok destek olan ülkeyi sordum.

Katar, dediler.

Misafirperverlik için minnettarlar. Evlerine güvenle dönecekleri günleri iple çekiyorlar. 

Vesselam...