Türkiye bir deprem ülkesi. Kuzey Anadolu, Batı Anadolu, Doğu Anadolu fayları her an deprem üretmeye hazır, aktif faylar... Sadece Konya, Karaman, Mersin ekseni güvenli. Tarih içinde, birçok depremler olmuş, gene de olacak. Tedbir alınmazsa gene binalar yıkılacak, insanlar ölecek... 

30 Ekim 2020 günü, İzmir Depremi, acaba bizi gafletten uyandıracak mı?... Japonya deprem ülkesi, ama adamlar sağlam binalar yapıyorlar, tedbirler alıyorlar, can kaybı fazla olmuyor. İzmir’de, hastanelerin de sağlam olmadığını işittik. Böyle şey olur mu?.. Derme çatma müteahhitler, rant sağlamak, sadece ceplerini doldurmak için binalar yapıyorlar, daha sonra çıkan imar afları ile her şey meşrulaştırılıyor. Bir de komedi, denetim firmaları var. Parayı veren istediği raporu alıyor.  Benim ortaokul, lise çağlarım İzmir’de geçti. Zemini balcık, güvensiz olduğu için Bayraklı’da binalar yoktu. Bostanlı’da öyleydi. Oralarda meskun alanlar yoktu. Karşıyaka Lisesi’nde okurken, bisikletlerimizle Pınarbaşı’na pikniğe giderdik, Bayraklı’da, sadece Salhane vardı, zaten orası koktuğu için yaşanmazdı. Bu binalara kim, nasıl izin verdi, belediyeler nasıl göz yumdu, anlamak imkansız... 

Sadece İzmir’de değil, mesela İstanbul’da benim oturduğum semtte binalar nerede ise birbirlerine değecek kadar yakın. Belediye nasıl izin veriyor, bu sağlıksız inşaatlara... Evet... İzin alanlar müteahhitler, peki ya izin verenler!... Sorumlu değiller mi?... Kentsel dönüşüm diyorlar.. Bu bir aldatmaca, amaç rant, cep doldurmak... Ben bu kentsel dönüşüm diye pazarlanan inşaatların, sağlamlığına inanmıyorum. Deprem sonrası için bazı olumlu gelişmeler gözlemliyorum. Kurtarma ekipleri, iaşe-ibata konusu, sağlık yardımı iyi işliyor. Ben bu kurtarma timlerinde yer alan herkesi kutluyor, fedakar çalışmaları için şükranlarımı gönderiyorum. Ama hadise deprem sonrası değil, depremden önce, sağlam yapılarda insanlarımızı yaşamakta.. Deprem ve Kent Uzmanı Mimar Nihat Şen önemli noktalara değiniyor; “Öncelikle zemini sağlam, az katlı, yıkılmayacak, insanların ölmeyecekleri binalar inşa edelim” diyor. Yakında olması beklenen İstanbul Depremini hatırlatarak, “Ne olur şimdiden hazırlık yapıp, tedbirleri alalım” diyor. “Yapılacaklar belli, zaman eylem, acilen harekete geçme zamanıdır” diyor... Ortaya somut projeler koyuyor. Yararlanmak gerek... Çürük binaları inşa eden müteahhitleri yakalayıp, adalete teslim etmek doğrudur. Ancak bunlara izin veren, oturma müsaadeleri temin eden, belediye yetkilileri de yakalanıp, cezalandırılmalıdır. 

Garip bir durum da şudur... Belediye “Benim çürük binaları tahliye edip, yıkma yetkim yok” diyor, aynı şekilde Bakanlık da “Bu yetki bizim değil, belediyelere aittir” diyor. Gel de işin içinden çık... Komedi... Ama sonunda ölüm var. İzmir depreminde yardım malzemelerini çalan bunları satan, alçak, şerefsiz yaratıklara şahit olduk. Bunlara en ağır cezalar verilmelidir. Yakın zamanda Elazığ’da, Adıyaman, Malatya, Pülümür’de depremler yaşadık, en son İzmir Depremi uyarıcı olmalıdır. Eski hamam, eski tas denilmemelidir. Bu konunun birinci sorumlusu Devlettir. Hazırlıkları ikmal edecek, gereken önlemleri alacak ve uygulatacaktır. Devletin yanı sıra, Valiler, Kaymakamlar, Belediyeler sorumludur. Yaşanan acılar, yıkılan binalar, sönen ocaklar, nasıl olsa deprem geçti denilip, Unutulmamalıdır... 

****

MÜLKİYELİ GÜREL ÇELİKKANAT’I KAYBETTİK 

Aziz ocağımız Mülkiye’nin unutulmaz ve renkli simalarından, sınıf arkadaşımız Mülkiyeli Gürel Çelikkanat’ı 8 Mart 2021 günü saat 23:00’de bir kalp rahatsızlığı sonucu kaybettik. 

Sevgili arkadaşımızı 9 Mart 2021 günü Göztepe, Cemenzer Camii’nden, ebedi mekanına uğurladık. Ben ve eşim Engin Maruflu, sınıfımızı temsil ettik, dini vecibelerimizi yerine getirdik. Gürel, iyi bir insan, candan, mert bir dost, Atatürk İlke ve İnkılaplarına sımsıkı bağlı vatansever, güzel bir insandı. Örnek bir Mülkiyeli idi. Mülkiye’de ve sonraki yıllarda, unutulmaz anılarımız vardır. Mülkiye’de aynı yatakhanelerde yattık, Forum Meydanında vatanı kurtardık, aynı yemekleri yedik, içtik... Sınıfımızın organizatörü, her şeyi idi... Gürel’i çok arayacağız, çok özleyeceğiz... 

Mülkiye camiasının, değerli eşi Sevin kardeşimizin, çocukları Gözdem ve Yankı’nın acılarını aynen paylaşıyor, mekanı cennet, Allah’ın rahmeti Gürel’e olsun diyoruz. Eminim ki, çok sevgili arkadaşlarımız, Dr. Birol, Alpaslan Işıklı, Engin Berker, Cengiz Altuğ, Alaaddin Asna, M.Kazgan/Cece, Sarı Aykut, Coşkun Akmeriç, Erden, Mete Ökte, Şeref Artar, Daver Şener, Uğur İnan, Emel Taşöz, Turhan Fırat, Versan, hepsi, hepsi, hepsi, Gürel’i cennet bahçelerinin kapısında karşılayıp, hoşgeldin diyeceklerdir...