Bilinçli bir yaşama müdahil olmak istiyorsak, düz mantık çıktıları çok defa bizi akılcı bir sonuca götürmez. Hızlı karar vermek, aktif ve hızl

Bilinçli bir yaşama müdahil olmak istiyorsak, düz mantık çıktıları çok defa bizi akılcı bir sonuca götürmez. Hızlı karar vermek, aktif ve hızlı olmak elbette güzel bir kazanım. Bedensel ve beyinsel sağlıklılığımız ve deneyimlerimiz toparlandığın da, işlemci hızımızda artmalıdır, bu tarifim dahi az “düz mantık” değil mi? İnsanız ve bilgisayar işleyişi gibi bilgi, algı sahibi değiliz, olamayız. Olaylara karşı, tanımlara ve kavramlara dair hızlı hareket kazanma isteği çok kez yanıltıcıdır.
..
Temel bir gün yarışmaya girer ve birinci olur. Buna da ödül olarak düz mantık kitabı verirler. Tabi temel de düz mantık ne diye anlamaz ve ödülü veren adama sorar. Adam başlar anlatmaya:
+Evinde akvaryumun var mı ?
-Evet var.
+O zaman içinde su da vardır.
-Evet var.
+Su varsa balık da vardır.
-Evet
+Hayvanları da seviyorsun demek ki.
-Evet seviyorum.
+Hayvanları seviyorsan insanları da seversin.
-Evet
+O zaman sevdiğin bir kadın da vardır.
-Evet var.
+Bak gördün mü gay değilsin demek ki.
Bu Temel’in hoşuna gider alır kitabı eline eve doğru gitmeye başlar. Yolda Dursun’u görür. Dursun sorar,
+Temel o ne ?
-Kitap, düz mantık kitabı.
+Nasıl bi şey bu düz mantık anlat bakayım bana.
-Bak şimdi sizin evde akvaryum var mı?
+Yoo hayır yok.
-O zaman sen i....’sin.
..
İşlemci hızımızı yüksek tutmayı başarabilmiş isek, sonuç karar aşamasında daha atak olabilmemiz mümkün. Vasat halimizle hayata dahil oluyorsak, en azından gaf yapmamak, hatalar denizin de kaybolmamak adına, kendimize düşünme, irdeleme, karar verme aşamasın da daha fazla süre almak zorunluluğumuz olmalı. Siyah mı? diye sorup cevabını hayır diye alıyorsak, beynimiz hemen öyleyse beyazdır sonucuna varmamalı. Beyin tüm hareketlerimizi kontrol etse de, beynimizi eğiten biziz, öğretmeni biziz. Şişman değilse zayıf, uzun değilse kısa, güzel değilse çirkin, zengin değilse fakir, cimri değilse bonkör, soğuk değilse sıcak, ıslak değilse kuru, aydınlık değilse karanlık değil. Düşüncelerimizde, karar aşamalarımız da çok yönlü bakmak, sebep ve etkenleri, seçenekleri dahi bilmez isek, olası çok büyük hata ve yanılgıların kapısını hep açık bırakırız. Bu kişilik oluşumu zamanla güvenilir olma halimizi, doğruluk vasfımızı tamamıyla rafa kaldırtır.