Erdoğan 4 yıl sonra İran’a gidiyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi başkent Tahran'da bir araya gelecek. 

Astana formatındaki üçlü zirve kapsamında Suriye’nin kuzeyine düzenlenecek olan olası Suriye operasyonu başta olmak üzere; düzensiz göçler, Suriye'deki son durum, yeni anayasa çalışmaları, siyasi çözüm süreci, terörle mücadele ve mültecilerin geri dönüşü gibi kritik konuların görüşülmesi bekleniyor. 

Daha önce 2017’de Suriye’deki iç savaşın çözümü için Türkiye, İran ve Rusya’nın girişimiyle yürütülmekte olan ve Suriye’nin geleceği açısından oldukça kritik olan “Astana Süreci” başlamıştı.  

Suriye iç savaşının önemli aktörleri olarak öne çıkan Moskova, Tahran ve Ankara dünya gündeminin hareketli olduğu ve önemli operasyonların hedeflendiği bir zamanda tekrar bir araya geliyor.  

Yeni dengelerin oluşmasının kaçınılmaz olduğu Astana formatındaki 3lü zirvenin zamanlamasının tesadüf olmadığını söyleyebiliriz

.  

Peki Tahran'da yapılacak olan bu toplantıda neler konuşulabilir, hangi kararlar alınabilir? 

Bildiğiniz gibi Suriye Kuzey’ine düzenlenecek olası operasyona hem ABD hem Rusya hem de İran karşı çıkıyor.  

Ayrıca Suriye’de karışıklıkların başladığı tarihten itibaren Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad da Suriye'de bulunun istisnasız her gücü “işgalci güç "olarak tanımladığını söylemişti.  

Türkiye başlatmak istediği özel operasyon zirvenin ana konusu olacaktır. Millî güvenlik ve çıkarlarının önemliliği düşünüldüğünde aslında geç bile kalındı. 

Üçlü görüşmenin yanı sıra aynı gün Erdoğan ile Putin’nin yapacağı ikili görüşmede operasyonun düzenlenmesi açısından önemli. Görüşmede sunulacak uzlaşma araçları ile Moskova'dan yeşil ışık almak istenecektir.  

Operasyonla ilgili askeri ve siyasi hedeflerimizi geniş çerçevede masaya yatırarak iki ülke ile görüşme sağlamamız bize katkı sağlayacaktır. 

Türkiye’nin uzun yıllardır yürüttüğü Suriye politikası, ülkemize yarardan çok zarar getirdiği alenen ortaya çıkmışken artık bu politikanın değişmesi için adımlar atılmalı. 

Özellikle ülkemize kambur gibi yerleşen mültecilerin yarattığı sosyal, kültürel ve ekonomik krizi göz önüne aldığımızda bu konuda ivedilikle harekete geçmek için Suriye ile ilişkilerin bir üst seviyeye çıkarılmasında önemli rol oynayabilecek Moskova ve Tahran ile harekete geçmemiz gerekiyor. 

Özetle, uzun yıllardır yaşanan gelişmelerle birlikte apaçık görülüyor ki; Suriye’nin geleceği konusunda kazanç sağlayabilmemiz için birlikte hareket edebileceğimiz muhataplar Rusya ve İran olarak karşımıza çıkıyor. 

PYD/YPG ile Suriye’de yeni bir devletçik oluşturmaya çalışan ,Suriye’yi parçalayan ve kendi güdümünde; Türkiye’nin milli çıkarlarını tehdit eden siyasi yapının temellerini atan ABD ile Suriye konusunda bir çözüme ulaşmak imkansız.  

Bunun yerine rejim ve rejim destekçileri ile muhatap olmak ve Suriye’nin geleceği ile ilgili ortak adım atmak daha tercih edilebilir bir durum. 

Çığ gibi büyüyen sığınmacı akının tamamen ortadan kalkması, Suriyelilerin Türkiye’de oluşturduğu ekonomik külfetin ve toplumsal gerilimlerin bitmesi için bu zirve Suriye ile ilişkilerin yeniden toparlanması açısından önemli bir adım olabilir. 

Zirveden pozitif sonuçlar alacağımızı düşünüyorum. Ortadoğu’da oluşan yeni dengenin, Türkiye çıkarlarına uygun bir şekilde düzenlenmesi için oluşturulan diplomasi çabaların hakkettiği başarıyı bulması dileğiyle..