Her geçen gün dijitalleşen, yeni bir dünyaya dönüşen teknoloji ile büyüyoruz. Teknoloji ilerledikçe hayatımızda kolaylaşmaya başlıyor. Saatlerce aradığımız yolları, şimdi hemen telefona bakarak bulabiliyoruz, bilgisayarda saatlerce uğraştığımız şeyleri telefondan halledebiliyoruz. Evimizden çıkıp, kuyruk sırası bekleyip, okumak için geniş bir zamana bıraktığımız dergilere, şimdi saniyeler içinde ulaşabiliyoruz. Evet, internet dergiciliği 21. yüzyılın mucizelerinden biri. Bu işin duayen isimlerinden, kariyerinin 20 yılını dergicilik alanında geçirmiş, birçok başarılı işe imza atmış, şimdi ise “Gardırop Magazin” dergisinin kurucusu Gülay Özdemir ile bir araya geldik.

Eğer iyi bir röportaj çıkarmak istiyorsam, her zaman işin duayenlerine giderim. Başarılı, güçlü iş kadını Gülay Özdemir tecrübelerini, internet dergiciliğini, dönüşen dünyada nasıl farklar yarattığını anlatıyor.

Merhaba Gülay, Gardırop Magazin dergisinin kurucusu olarak 2021 yılında en çok okunan dergilerden biri oldu. Bu başarının sırrı nedir?

Gaye Su Akyol’un sevdiğim bir şarkısı var: “İstikrarlı Hayal Hakikattir.” İnandığınız bir şey varsa o yolda karşılaştığınız ilk engelde cesaretiniz kırılmadan, yola devam etmek gerekiyor. Aslına bakarsan, yılların dergicilik tecrübesinin yanı sıra, yaptığımız işe inanmak ve istikrarlı bir şekilde ona emek vermek, sonuçlarını almaya başlamamızda etkili oldu.

Son 5-6 yıldır dergiciliğin bana kattığı önemli tecrübeleri farklı bir alanda kullanma fırsatım oldu.”

Gardırop Magazin’i kurmadan önce böyle bir tecrüben var mıydı?

20 yıldır dergiciyim. Türkiye’nin önde gelen dergi gruplarında muhabir olarak başlayan kariyerim görsel taraftaki yeteneklerimi de fark etmeme sebep oldu. Dergicilikte içerik ve görsellik çok önemli. Adeta büyük bir deniz; içine girdiğinde çıkış yolunu bulamıyorsun, hatta bulmak istemiyorsun Sürekli yeni bir şey öğreniyor, öğretiyorsun. Uzun süre kariyerime kreatif direktör olarak devam ettikten sonra, kurumsal bir marka dergisinin yayın yönetmenliği sayesinde işin prodüksiyon tarafı ile tanıştım. Dolayısıyla, son 5-6 yıldır dergiciliğin bana kattığı önemli tecrübeleri farklı bir alanda kullanma fırsatım oldu. Aslında her şey iç içe geçmiş bir zincir. Bu zincirin her halkası yeni bir dünyaya açılıyor.

Kaliteli içeriğin değerinin, yüz yıl da geçse kaybolmayacağını düşünüyorum.”

İnternet dergiciliğiyle basılı çıkan dergiler arasında nasıl bir fark var?

Dergiciliğin duayeni olarak anılan Ercan Arıklı dönemine kadar uzanıyor kariyerim. Basılı dergi geleneğinden geliyorum ama artık dijital dergicilik alanında faaliyet gösteriyorum. İlerleyen teknolojiyle birlikte internet dergiciliği daha da güzel imkanlar sunuyor. Biz işin dinozorları sayılabiliriz... O dönemde daha kemik bir okur kitlesi vardı ve daha sadıktı belki... Şimdi ise sektör anlık, saniyelik içeriklerle insanları yakalamaya çalışan, bu içerikleri satmak için birbirleriyle kapışan insanlarla dolu. Ama yine de bütün bu kalabalığın arasında iyi işler her zaman öne çıkarak kendini gösteriyor. İnternet dergiciliği başlangıçta geleneksel yayıncılıktan gelenleri korkutmuş olabilir; adaptasyon sorunları yaşanmış olabilir ama adapte olanların bundan daha fazla faydalanacağına inanıyorum. Çünkü içerik her zaman için çok değerli. Kaliteli içeriğin değerinin, yüz yıl da geçse kaybolmayacağını düşünüyorum.

Pandemi süreci boyunca hepimiz evlere kapandık; okumaya ve izlemeye daha çok vakit ayırmaya başladık. Bu süreçte Gardırop Magazin olarak nasıl yol haritası çıkardınız?

Pandemi hepimizin hayatında dijitalleşme sürecinin hızlanmasına, yeni arayışlara girmemize neden oldu. İlk başta büyük endişeler, kaygılar yaşamamıza sebep olsa da insanlar yeni yollar bulmaya çalıştı. En önemlisi; dijital dönüşüm sayesinde ofise hiç gitmeden evden de bütün işlerin yürütülebildiğinin fark edilmesi oldu. Dijitalleşme sürecinde zaten birçok sektörde çalışanlar, dünyanın bir ucunda yaşayıp hiç şirkete gitmeden masa başından işlerini yürütebilir hale gelmişti. Pandemi süreci, bu dönüşümü hızlandırdı. Yeni nesil iletişim aplikasyonları (Zoom, House Party, vb) aracılığıyla çoklu toplantılar, lansmanlar ve tanıtımlar kolaylıkla işler hale geldi. Sosyal medya için özel olarak üretilmiş kısa filmler, diziler, yapıldı; Instagram’dan canlı yayınlar başladı. Zor zamanlarda ayakta kalma çabasıyla, hayatın akışını devam ettirecek yaratıcı fikirler ortaya çıktı. Biz de 2020’de Gardırop Magazin’in Mayıs ve Haziran kapak çekimlerini Facetime üzerinden gerçekleştirek sürece adapte olduk. Facetime çekim yapan ilk dijital dergiler arasında yerimizi aldık. Yeni normal sürecine girdiğimizde de tüm kurallara uyarak, dikkatli bir şekilde çekimlerimizi sürdürdük; çok şükür başımıza bir şey gelmedi. İletişime dayalı bir iş yaptığımız için bu süreçte yasaklar nedeniyle evlerimizden çalışmak epey zorlayıcı oldu. Ancak bu zorluklar kaliteli içeriğin ne kadar değerli olduğunu ve dijital yatırımların da hayatımızdaki önemini bir kez daha hatırlattı. Bu da artık kendimizin yeni sürümlerini oluşturmamızın vaktinin geldiğinin bir göstergesiydi. Biz bu olumsuzlukları hayatımıza ve işimize olumlu bir geri dönüş olarak değerlendirdik. Bir yandan da kaliteli içeriğin her zamankinden daha değerli hale geldiği; aslında zorluklarla eş zamanlı olarak talebin de arttığına tanık olduğumuz bir dönem diyebiliriz.

Pek çok celebrity’e dergimizde yer vermiş olmaktan mutluluk duyuyoruz.”

Pandemi çalışma koşullarınızı nasıl etkiledi?

Bu dönemde, kendimizi çok hızlı kararlar almamız gereken bir sürecin içinde bulduk. Türkiye’de çıkan ilk dijital dergilerden biri olduğumuz için diğerlerine göre bu süreçte fark yaratmamız önemliydi. Periyodumuz üç aylıkken, bu süre zarfında dergiyi aylık yayınlamaya başladık. Evet, koşullarımız zorluydu ama herkes aynı koşullarda hayatını sürdürmeye çalışıyordu. Daha çok okumaya, sosyal medyada daha çok vakit geçirmeye başladık. Dergimiz zamanla daha büyük kitlelere ulaştı. Çekimlerimizi, işlerini çok sevdiğim arkadaşım Serhat Hayri’nin daylight ışıklı nefis stüdyosunda; enerjisi yüksek, güzel işler yapmaya çok hevesli harika bir ekiple çalışarak gerçekleştirdik. Ortaya çıkan güzel işler de bize rehber oldu. Tabii pandemi döneminde mümkün olduğu kadar küçük ve sabit bir ekiple, güvenilir bir ortam oluşturarak çalışmalarımızı sürdürdük.

Çok önemli isimleri dergide ağırladınız. Bundan sonraki takvimde sürpriz isimler okurları bekliyor mu?

Pek çok celebrity’e dergimizde yer vermiş olmaktan mutluluk duyuyoruz. Onların enerjisi okurlarımıza da yansıdı. Aldığımız geri dönüşler sayesinde ne kadar doğru yolda olduğumuzu anladık. Güzel insanlar ve işinde çok iyi bir ekiple çalışıyorum. Yazı işlerinden fotoğrafçılarımıza, moda editörlerimizden asistanlarımıza kadar herkes çok özenli. Bu kadar güzel bir ortamda sürprizler olmazsa olmaz :) Celebrity’lerin çalışma programlarıyla bizim çalışma programımız uyduğu sürece ünlü isimlerle çalışmayı sürdüreceğiz.

İçeriklerin dengeli dağılımına özen gösteriyoruz. Her ay mutlaka birer “celebrity” ile kapak ve güzellik çekimlerimizi yapıyoruz”

Derginin isminin Gardırop Magazin olmasının özel bir anlamı var mı?

Basit olan her zaman daha vurucudur, içini istediğin gibi doldurursun. Gardırop da bizim faaliyet alanımızı iyi tarif eden potansiyel bir isimdi. Moda, güzellik, alışveriş ve kadına dair içerikler oluşturacağımızı biliyorduk. Zaten stil ön planda olacaktı; tabii Gardırop Man’in yayına girmesiyle iş erkek dergiciliğine de sıçradı ve ileride bambaşka yerlere de gidebilir. Neticede birçok faaliyet alanını kapsayan akılda kalıcı bir isim olduğu için sevdik. Zaten ilerleyen süreçte sevdiğimiz tasarımları da okurlarımızla çeşitli online satış platformlarında buluşturmak gibi bir planımız var. Bu nedenle bu isimle yapmak istediğimiz, hayal ettiğimiz şeyler tamamen örtüşüyor.

Derginizin içeriğini nasıl tasarlıyorsunuz? Okuyucularınıza 100 sayfa içerisinde neler veriyorsunuz?

Gardırop Magazin’de kendisine ve yaşam alanına özen gösteren herkesin itinayla uygulayabileceği fikirler ve bolca stil önerileri var. İçeriklerin dengeli dağılımına özen gösteriyoruz. Her ay mutlaka birer “celebrity” ile kapak ve güzellik çekimlerimizi yapıyoruz. Dergi, modayı tutkuyla izleyenler için de modern ve farklı yaklaşımlar içeriyor. Moda, güzellik, stil, dekorasyon, fitness, seyahat ve iyi yaşam başlıkları altında hayatlarımıza değer katacak taze fikirlere yer veriyor. Deneyimli editör kadrosunun paylaştığı trend haberleri ve stil önerilerinin yanı sıra, özgün stiliyle dikkat çeken, sevdiğimiz yerli ve yabancı tasarımcılar, girişimci kadın ve erkekler, infuencer’lar, başarı öyküleri her zaman dergimizin sayfalarında yer bulan konular.

NuTek fikirlerin buluştuğu kreatif bir ajans ve keyifli işlere imza attığımız yaratıcı alanımız...”

NuTek Studio’yu ne zaman kurdun?

Aralık 2014’de. O bizim prodüksiyon ayağımız. Aslında yayıncı kökenli olmama rağmen, butik bir reklam ajansı olarak niş işlere de imza atabileceğimiz kreatif bir ajans olarak NuTek Studio’yu kurdum. Doğan Burda Dergi Grubu’nda temelini attığım Gardırop Magazin projesini de burada hayata geçirdim. NuTek Studio’da kurumsal markalar için prestij dergileri, içerik geliştirme, strateji planlama, konsept danışmanlığı ve prodüksiyon çekimleri gerçekleştiriyoruz. Önde gelen moda, güzellik, otel markalarının kurumsal kampanya, look-book ve still life çekimleri ile kısa tanıtım videolarını, bu prodüksiyon şirketimiz bünyesinde gerçekleştiriyoruz.

Çekimlerinizin tamamını bu stüdyoda mı gerçekleştiriyorsunuz?

NuTek fikirlerin buluştuğu kreatif bir ajans ve keyifli işlere imza attığımız yaratıcı alanımız... Fiziki olarak tek bir stüdyodan bahsetmiyoruz. Bazen sevdiğimiz bir dış mekanda, bazen işlerini beğendiğimiz bir fotoğrafçının stüdyosunda, bazen de hayal ettiğimiz kurguyu yaratabileceğimiz konsept bir sette çalışıyoruz.

NuTek Studio’da hangi hizmetleri veriyorsunuz?

Arzu edilen her mecraya uygun basılı ve dijital içerik çözümleri geliştirme tutkusu ve uzmanlığına sahip zihinlerden oluşan kompakt bir ekibimiz var. Editörler, yazarlar, blogger’lar, sosyal medya influencer’ları, fotoğrafçılar ve video prodüktörlerinden oluşan güçlü bir ağa sahibiz. Butik bir kreatif ajans olarak, markalarımız için doğru kurumsal iletişim stratejilerini sunuyoruz. Kurumsal kimlik geliştirmeden yayıncılığa, markalar için prestij dergilerine, dijital pazarlama ve sosyal medya yönetimine, seyahat, moda ve güzellik sektörlerine odaklı fotoğraf çekimleri ve video prodüksiyonlarına kadar markaların taleplerine göre hareket ediyoruz.

Sanırım kendimle baş başa kaldığım anlarda bile hep ileriye yönelik projeler üzerinde düşünürken buluyorum”

Gülay’ın bu hayattaki mottosu nedir?

Hayal kurmaya bayılıyorum. Walt Disney’in sevdiğim bir sözünü hatırlatıyorum hep kendime “Tüm hayallerimiz gerçek olabilir, eğer onları takip etmeye cesaret edersek.” Açıkçası ben de hayallerimin peşinden gidiyorum ve daha çok uzun bir yolum var. Yeni şeyler öğrenmeyi, öğrenirken öğretmeyi, paylaşmayı, insanların hayatına dokunmayı, hep daha iyisini üretmeyi, keşfetmeyi seviyorum. İnsanları tanımayı çok seviyorum. Karşılaştığım zorluklardan dersler çıkararak, hiç vazgeçmeden, çok çalışarak ve her gün hayallerimin bir yenisini daha hayata geçirme planları yaparak…

Geride bıraktığımız bir yılı aşkın süre hayatımızın en zor yılı oldu. Hala da olmaya devam ediyor. Senin pandemiye alışma sürecin nasıl geçti?

Çok zorlu bir dönemdi gerçekten: Hem çok durgun, hem çok hareketli, hem de çok cesur olduğum; çok korktuğum, kayıp verdiğim, tarifi olmayan birçok duygu durumunu aynı anda yaşadığım acayip hüzünlü bir dönemdi.

Kendinle baş başa kaldığında en çok neyi yapmaktan mutlu olursun?

Aslında röportajın en zor sorusu bu benim için. Sanırım kendimle baş başa kaldığım anlarda bile hep ileriye yönelik projeler üzerinde düşünürken buluyorum kendimi Çünkü hayal ettiğim projeleri hayata geçirebilmek istiyorum ve hep biraz acelem var.

Tüm çabalarıma rağmen açılmayan bir kapı varsa, bunun başka bir nedeninin olduğuna inanıyorum.”

Hayatı akışında mı yaşarsın, yoksa açılmayan kapıları zorlar mısın?

Çabuk pes eden biri değilim. İnatçı ve çok sabırlıyım. Hırslı tarafım açılmayan kapılara giden farklı yolları mutlaka dener. Ancak bazı zamanlarda kaderci olabiliyorum; tüm çabalarıma rağmen açılmayan bir kapı varsa, bunun başka bir nedeninin olduğuna inanıyorum.

Bir kitabı okurken veya bir filmi izlerken altını çizdiğimiz veya sahnesini ezberlediğimiz bizi anlatan bir yer mutlaka olur. Senin hikayende altını çizeceğin yer neresi?

İyi bir insan olmaya çalıştım ben hep, kimsenin üzerine basmadan, fark ederek, farkındalık yaratarak oluşturmaya çalıştım kendi ilkelerimi. Bu sadece kariyerimde değil özel hayatımda da bu şekilde oldu. Çalışkanlığım, heyecanım ve tutkularım sayesinde daha iyi bir yaşama açılan kapıları araladım.