Yeni şarkınız Birbirimize İyi Gelmiyoruz şarkınız büyük bir ilgiyle dinleniyor. Daha ilk günden milyonları geçtiniz. Nasıl yorumlar alıyorsunuz?

Çok güzel tepkiler alıyorum. Şarkımızı derinden hissediyorlar ve tekrar tekrar dinliyorlar. Büyük bir kitle tam destek vererek bu şarkıda benimle birlikte başarıya doğru koşuyor. 2 haftada 4 milyon YouTube izlenmesine ulaştık. Bu yalnızca benim şarkım değil artık hepimizin şarkısı. Sıkmayan bir şarkı olduğunu hep beraber deneyimliyoruz. Zamansız ve kalıcı bir şarkı olacağına inanıyorum; özellikle de Metehan Köseoğlu düzenlemesiyle akustik versiyonu ve Deeperise ile olan deep mix versiyonuyla yelpazeyi genişleten bir şarkı olmasını öngörüyorum. Belki orana vurursam %2lik bir kısım da “sesi çok güzel ama” ile başlayan yorumlar yapılabiliyor. Bazen basmakalıp Türkçe pop tarzında şarkılar seçmediğim için eleştirilebiliyorum; fakat bu da benim tarzım ve tercihim. Bunun bugüne dek anlaşılmış olmasını temenni ediyorum. Bugüne bugün herkes eleştirilebilir. Hiç kimse mükemmel değildir ama mükemmel dahi olduğunuzu varsaysak, sizi beğenmeyecekler, hazmedemeyenler ya da frekansınızı tutturamayacak dinleyiciler mutlaka olacaktır. Önemli olan benim ne kadar güzel bir şarkı yaptığımızın bilincinde olmam. Bu durum beni ve dinleyicilerimi besliyor, kolektif bir haz veriyor. 

Birbirimize İyi Gelmiyoruz şarkısının hikayesi nedir?

Tamamıyla bitmiş bir aşkın verdiği boşluk hissi, hatta hissizliği anlatıyor. “Birbirimize İyi Gelmiyoruz” Genco Ecer tarafından yazıldı. Paix ve Bülent Aris tarafından düzenlendi. Ahmet Can Tekin yönetmenliğinde çekilen klibimiz de pek güzel oldu, klipte yarım saat vinç yardımıyla havada asılı kaldım. Bu bölüm,  ilişki sonrası bitmiş aşkın getirdiği askıda kalma hissi ve klipte bahsi geçen araba kazası sonrasında arafta kalma hissiyatını sembolize ediyordu ve başkalarının yolunu da aydınlatan yol açan bir ilham olmuş gibi de görünüyor. Bu da benim için bir iltifat olmalı. Mesela ben Ajda Pekkan’ı çok severim, süperstarımız hala yıllardır müzik sektöründe sapasağlam koruduğu yerini kimseye kaptırmıyor. Ajda Pekkan’ın da benim klibimden sonra tesadüfen klibinde havada asılı kaldığı bir sahne olduğu haberini gazetelerde gördüm. Bu benim için de çok gurur verici bir tesadüf. Yalnız ben yarım saat asılı kalmıştım, Süperstarımızın 2 saat asılı kaldığını okudum, bu inanılmaz derecede takdir edilmesi gereken bir başarı. Şarkımızın kendisine dönecek olursak; böyle samimi, açık anlaşılır bir anlatımla yazılmış, tarzıma uygun bestelenmiş, yenilikçi bir şarkı bulduğum için kendimi şanslı hissediyorum. Duyduğum anda bu şarkı benim olmalı dedim, öyle de oldu. Müzik sektöründe böyle bir müziğe, böyle bir renge ihtiyaç var. O misyon ben de. Yolları açmak benden olsun. 

Şarkının klibi için nasıl bir hazırlık sürecinden geçtiniz? Bu hazırlık süreci ne kadar sürdü?

Hazırlık süreci kısa sürmedi çünkü çok ince eleyip dokuduk. 1 gün dans çalıştım. Normalde böyle bir şey asla yapmam. Dans sonradan dahil oldu. Ahmet Can Tekin ve ekibiyle çalışmak, böyle genç bir yönetmen arkadaşımızın, dostumuzun olması çok güzel...

Şarkının sözleri, sizin yorumunuz herkeste farklı bir duygu uyandırıyor. Siz yorumlarken kalbinizden geçen duygu, Gülçin’e hissettirdikleri neler?

İşte müziğin de güzelliği burada. Herkes kendisinden bir parça bulacak şarkı da ve herkesin bakış açısı farklı olacak. Bırakalım dinleyicilerimize hayal gücü payı kalsın, hisleriyle tamamlasınlar. 

Klipte Hepsi Grubuyla birlikte çektirdiğiniz bir fotoğraf karesine yer vermişsiniz. Eskiye duyulan bir özlem mi?

Ben şimdi de yaşamaktan inanılmaz mutluyum. Bu yakalamamız gereken bir yaşam biçimi. Hayat şimdi de. Hepsi fotoğrafı yalnızca geçmişime bir saygı ve bir selam. Birbirimizi destekliyoruz ve takdir ediyoruz, böyle olması olgunluğun getirdiği bir şey diye düşünüyorum. Her birimiz de hayatımızda kendi yollarımızda mutluyuz. 

Hepsi Bir dizisiyle aynı zamanda bir oyuncu olarak da hayatımıza girdiniz. Herkesin aklında çok özel bir dizi olarak kalmıştı. Oyunculukla ilgili planlarınız var mı?

Şu anda yok. Oyunculuğu,  ben ilk başta da istememiştim. Fakat grup üyesi olduğum için uyum gösterdim. Ben kendim olmayı seviyor ve bundan keyif alıyorum. Role girmek ve insanların sizi öyle tanıması, her gün günlük yazdığınızı düşünmesi ilginç bir şey elbette. Oyunculukla ilgili kendimi geliştirmeye ve keyif almak adına sevmeye çalıştım. Öyle de oldu, severek oynadım. En sevdiğim ise doğaçlamalar eklemekti. Gerektiğinde ağlamaktı, güldürmekti. Oyunculuk bana çok şey öğretti, kazandırdı ama benim esas tutkum müziktir. Oyunculuğu da müzikal olmadığı sürece ustalarına bırakmaktan yanayım. 

Unkapanı, plakçılar çarşısı, kaset albümler... Şimdiden o dönemlere baktığında sanki koca bir asır geçmiş. Artık her şey dijitalleşti. Klipler youtube’dan , şarkılar müzik sitelerinden dinleniyor. Sizce bu dönüşümün avantajları ve dezavantajları neler oldu?

Artık kocaman bir okyanustayız ve çok balık var. Tekli çıkarmak çok daha kolay, çıta düştü. Çıtayı yüksek tutmak daha aralıklı müzik çıkarmayı gerektiriyor ama algoritmalar için hepimiz olabildiğince devamlı olmak zorundayız. 

Bir müzisyen olarak günümüzde starlık kavramı nasıl yorumlanıyor? Sosyal medyanın varlığını da katarsak “star olmak” diye bir cümle kurabilir miyiz?

Artık herkes ünlü. Bir büyüsü kalmadı. Ben 90’lı yıllarda çocuk şarkıcı olma teklifini kabul etmedim ve ünlü değildim. Bunu bilmiyordunuz muhtemelen, iyi ki de böyle bir şey yapmamışım. Yani 90’lı yıllarda ünlü olmayı yaşamadım ama daha büyük bir şeydi o zamanlar. Şunu biliyorum ki 2000’li yılların başında ünlü olmak çok daha farklıydı. Sadece kendim için değil tüm ünlüler için. Şimdi takipçi basmaya bakar tanınmış hissetmek, kendini kandırmak… Fakat sokakta tanındığınızda takdir edilmek başka bir mesele... O efekti yakalamak esas fonksiyonel olan.

Albümlerinize baktığım zaman bağımsız bir Gülçin Ergül görüyorum. Hem İngilizce albüm, hem arabeskin hem de pop... Tüm bu albümlerin çıkış noktası kendinizi keşfetme tutkusuyla mı başladı?

Hayatımın hiçbir evresinde ben arabesk album yapayım gibi bir hayalim olmadı mesela. Şirketimin ısrarıyla bir Funk grubu olan What Da Funk’ın çalması şartıyla bu teklifi en sonunda kabul etmiştim. Elimden geldiğince uzmanı olmadığım o tarzı kendi tarzımla sentezledim. İyi bir iş çıktı. Özellikle de seste hiçbir oynama yok. Gururla, rahatsız olmadan da vokallerimi dinleyebiliyorum. Ama Davet için çok çalıştım. Bir klip çekmek mümkün oldu. Böyle bir devirde yaşamıyoruz maalesef. Sürekli klip çekmek zorundayız. Davet benim kendimi ortaya koyduğum bir albüm diyebilirim ama gün geçtikçe daha iyi ürünler sunduğumu göreceksiniz. Çünkü daha donanımlı ve yepyeni bir oluşumla karşınızdayım artık. Kendi şirketimizden işlerimizi çıkarıyoruz. Desteğiniz de ayrı bir önem taşıyor. Heyecanımız yüksek. 

İnlarvitation” ingilizce albümün müzik kariyerinin büyük bir dönüm noktası oldu. Bundan sonrası dediğinde kariyerinizde nasıl bir dönüm noktası olsun istiyorsun?

Potansiyel kanıtlayan bir albüm ama işi daha büyütmeyi planlıyorum. 

İçinizdeki müziğin sesini ilk ne zaman duydunuz?

Ben ayaklarımın yürüyüş temposuyla bile şarkı söyleyen birisiyim. Herhalde doğduğum andır. Sonradan olmuyor. Herkesin başka yetenekleri var neticede kimse de birbirinden üstün değildir. 

Kâğıda yazılmış sözlere, notalara nefesinizle ses, can üflüyorsunuz.Her şarkı söylediğinizde bir mucize gerçekleştirdiğinizi düşünüyor musunuz?

Bir dönem sesin iyileştirici gücüne ilgim büyüktü. Workshoplara da gittim. Bence inancınıza da bağlı. Öyle bir niyetle insanlara iyi gelmek için şarkı söylediğinizde oluyor. Enerji alışverişi bu iş. 

Hayatınızın sonuna kadar bu meslekte kalmak, şarkı söylemek, müzik yapmak hayaliniz var mı?

Ben bir yaştan sonra gençlere tecrübelerimi devretmek isterim. Gençlerin fırsata, desteğe ihtiyacı olacak. Yaşlanıp sahnede olmak yerine gençlere yol açmak daha güzel olabilir. Neyse ki 18 yaşında tanındık, hala gencim ve zaman var. 

Sizin hayatınızın temposu, ritmi nedir?

Mid tempo diyelim. 

Çalma listenizde neler vardır? En çok hangi tür müzikleri dinlersiniz?

Ben genelde yeni isimler keşfetmeyi seviyorum ama eskiden beri Alicia Keys, John Legend, Beyonce gibi isimleri sıkı takip ediyorum. Son dönemde Adeline’i beğeniyorum. Başçı vokalleri çok severim; Esperanza Spalding de çok başarılı. Jazz, R&B, alternatif R&B, Neo soul, soul müzik dinlemeyi seviyorum. Bu tarzlarda Türkçe müzik yapmıyorlar. 

Müzik dışında neler yapıyorsunuz?

Yoga, spor, son dönemde sağlıklı yemekler yapmak da yeni hobim, eskisi gibi maalesef kitap okumuyorum. 

Bu keyifli sohbet için çok teşekkür ederim. Hayatımızın her döneminde varlığımızı şekillendiren, söylemesek de dinlediğimiz, ruhumuzu besleyebildiğimiz en önemli araç müzik. Eğer hiç müzik olmasaydı nasıl bir dünyamız olurdu?

Müzik her yerde... Doğanın müziği de çok güzel. Müzik zaten doğadan çıkan bir şey. Biz onu bulurduk merak etmeyin ☺