ANKARA

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "İslam dünyası bugün büyük bir hüzün içerisindedir. Biraz önce Diyanet İşleri Başkanımızla tekrar konuştum. Daha önce zikredilen 18 ulaşılamayan hacımızdan 4'üne ulaşılmış. Şu anda ulaşılmak için çaba sarf edilen 14 hacımız var. İnşallah onlara da sağ salim ulaşmak imkanı hasıl olur" dedi.

Davutoğlu, ABD seyahati öncesi Esenboğa Havalimanı'nda düzenlediği basın toplantısında, Mina'daki izdihama değinerek, bayram sevinci yaşanırken hacdan alınan haberin herkesi üzdüğünü söyledi. Hacda vefat eden herkese Allah'tan rahmet dileyen Davutoğlu, ailelerine ve ait oldukları ülkelere de bir kez daha başsağlığı ve taziye mesajlarını iletmek istediğini belirtti.

İslam dünyasının bugün büyük bir üzüntü içinde bulunduğunu ifade eden Davutoğlu, "Biraz önce Diyanet İşleri Başkanımızla tekrar konuştum. Daha önce zikredilen 18 ulaşılamayan hacımızdan 4'üne ulaşılmış. Şu anda ulaşılmak için çaba sarf edilen 14 hacımız var. İnşallah onlara da sağ salim ulaşmak imkanı hasıl olur" ifadesini kullandı.

Davutoğlu, birçok İslam ülkesinin Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'den yardım talep ettiğini vurgulayarak, Görmez'in disiplinli şekilde yürüttüğü hac ve sağlık hizmetleriyle ilgili olarak bütün Müslümanların yardımına hazır olmaları için gerekli talimatları verdiğini aktardı.

"Terörizmin her türlüsüne karşı aynı kararlılıkla mücadele zarureti"

Davutoğlu, ikinci önemli zirvenin ise küresel alanda bütün insanlığı ilgilendiren iklim değişikliği konusu olduğunu kaydetti.

İklim değişikliğinin finansmanı konusunda kısıtlı sayıda devlet ve hükümet başkanlarının katılımıyla bir çalışma yemeğinin yapılacağını bildiren Davutoğlu, Aralık'ta, Paris'te "BM İklim Değişikliği Çerçevesi Sözleşmesi Taraf Devletler Konferansı"nın tertipleneceğini, bu toplantının Paris zirvesi öncesinde gerçekleştirilecek en geniş kapsamlı istişare olacağını belirtti.

Davutoğlu, katılacağı üçüncü önemli zirvenin, ABD Başkanı Barack Obama'nın ev sahipliğinde düzenlenecek "Terörizmle Mücadele Zirvesi" olduğunu anlattı.

Küresel barış ve güvenliğe özellikle de çatışma bölgelerinde emniyet ve askeri katkı sağladıkları alanlarda yaptıkları çalışmalarla ilgili bilgi aktaracağını vurgulayan Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Türkiye bu konudaki öncü ülkelerden biridir. Barışı koruma çalışmalarına yaptığımız katkıyı dünya liderleriyle paylaşma imkanına sahip olacağım. Dördüncü önemli zirve ise ABD Başkanı Sayın Obama'nın ev sahipliğinde düzenlenecek 'Terörle ve Şiddete Varan Aşırıcılıkla Mücadele Zirvesi". Özellikle Suriye'deki gelişmeler sonrasında DEAŞ'a karşı yürütülen mücadele, aşırılıklarla yapılan mücadeleyle ilgili olarak derinlemesine bir görüş alışverişinin yapılacağı bir çalışma olacak. Terörle mücadele konusunda en öncü ülkeler arasında yer alan ve terörden en fazla mağdur olan ülkeler arasında yer alan Türkiye Cumhuriyeti'nin görüşleri tarafımca bu zirvede gündeme getirilecek. Burada yapacağımız en temel vurgu da iyi terörist-kötü terörist. Terörizmin her türlüsüne aynı kararlılıkla mücadele etme zaruretini zirvede bir kez daha dile getireceğiz. Bu bizim için son derece önemli. Çünkü maalesef, uluslararası toplumda bazen DEAŞ'a karşı gösterilen tepki, Türkiye'de son iki ayda bir çok sivil ve emniyet görevlisi, askere yönelik saldırıları yürüten, alçakça saldırıları yürüten PKK'ya karşı gösterilmiyor olabiliyor. Bizim için terörün ne dini, ne de etnik kimliği olabilir. Teröre karşı bütün uluslararası toplumun aynı kararlılıkla mücadele etmesi ilkesini gündeme getireceğim."

"Filistin topraklarının özgürlüğe kavuşacağına dair olan inancımı dile getireceğim"

BM 70. Genel Kurulu'nda, Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas'tan sonra yapacağı konuşmanın ardından, birlikte Filistin bayrağını Birleşmiş Milletler'de göndere çekeceklerini belirten Davutoğlu, bu törenin kendisi için son derece anlamlı olduğunu ve Türkiye'nin Filistin'e ne kadar değer verdiğini gösterdiğini ifade etti.

Başbakan Davutoğlu, Dışişleri Bakanı olarak katıldığı BM Genel Kurulu'nda, 29 Kasım 2012'de, Filistin'in BM'deki "gözlemci kuruluş" statüsünün "üye olmayan gözlemci devlet" statüsüne yükseltildiğini, toplantıda Filistin adına konuşma yaptığını ve o günün hayatının en anlamlı günlerinden biri olduğunu anlattı.

Konuşmasının hala zihninde kaldığını aktaran Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Aynen şu ifadeleri kullandım, 'Uluslararası düzenden bahsedeceksek ve Birleşmiş Milletler sistemine güveneceksek, o zaman Filistin bayrağı bu bina önünde dalgalanmalıdır. Bu bizim Filistin halkına karşı sorumluluğumuzdur. Filistin devletinin bayrağı Birleşmiş Milletler'in tam üyesi olarak bayraklarımızla yan yana dalgalandığı ana dek, adalet, uluslararası düzen ve insan haklarına yönelik hedeflerimize ulaşmış sayılmayacağız.' Bu, 29 Kasım 2012'de yaptığım konuşmadan alıntıydı. Hamdolsun yoğun gayretlerimiz ve çabalarımızla bu zirvede Filistin bayrağı diğer bayraklarla birlikte eşit şekilde göndere çekilecek. Bir gün bütün Filistin topraklarının hür ve bağımsız bir Filistin devleti adı altında özgürlüğe kavuşacağına dair olan inancımı bir kez daha burada ve Birleşmiş Milletler toplantılarında dile getireceğim. İnşallah o güne de hep beraber şahit oluruz. Onurlu Filistin halkı kendi devletinde, bağımsız devletinde yaşama imkanına kavuşur."

Dünya insanlık tarihinde ilk kez ve Türkiye'de 23-24 Mayıs 2016'da "Dünya İnsani Zirvesi"nin toplanacağı bilgisini paylaşan Başbakan Davutoğlu, "İki sene önce yaptığımız yoğun çalışmalarla bu Dünya İnsani Zirvesi'ni Türkiye'ye almıştık. Bu çerçevede Birleşmiş Milletler'de yapılacak bir toplantıya Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Sayın Ban Ki-mun ile birlikte katılacağız ve Dünya İnsani Zirvesi'nin hazırlıklarını diğer ülkelerle paylaşma imkanı bulacağız" diye konuştu.

Mina'daki izdiham

"Mina'daki izdihamla ilgili Suudi yönetiminin sorumluluğu, ihmali olduğunu düşünüyor musunuz, yönetimle iletişime geçtiniz mi, uyarınız oldu mu?" sorusu üzerine Davutoğlu, şu anda bütün İslam dünyasının olayın acısını yaşadığını söyledi.

Akademik hayatında, 1999-2000 yılında hac organizasyonlarının daha iyi hale getirilmesi için toplantı ve hac ziyareti gerçekleştirdiklerini anlatan Davutoğlu, bazı teklifleri o zaman da gündeme getirdiklerini, heyetin raporunu kendisinin kaleme aldığını kaydetti.

Başbakan Davutoğlu, "O zamandan beri hep şahsen de yakından takip ettiğim ve hüzün duyduğum gelişmelerdir ancak şu anda önemli olan bu acının telafi edilmesi yönünde, Hac'daki bütün sağlık tesislerimiz yaralılar ve diğer ihtiyaç sahipleri için açılmış durumda. Öncelikle bu hizmeti sağlamalıyız. Acıları dindirecek çalışmalar yürütmeliyiz. Sonra eminim bu konular daha soğukkanlı ele alınmak durumundadır. Çünkü bu kazalar tekrar tekrar tekerrür ediyor. Ümit ediyorum ki Suudi Arabistan da bütün bunlardan yeterli tecrübeleri çıkarıp, gerekli adımları atacaktır" şeklinde konuştu.

"Üç ayaklı yeni bir stratejiye ihtiyaç var"

Başbakan Davutoğlu, bu çerçevede dün Syriza lideri Aleksis Çipras ile de görüştüğünü hatırlatarak, Türkiye ve Yunanistan'ın bu konuda neler yapabileceği konusunu ele aldıklarını hatırlattı. Bütün çalışmalara olumlu baktıklarını dile getiren Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Mültecilerin yaralarını, acılarını dindirecek ne tür çalışma yapılırsa bunları ele almaya hazırız. Temel itibarıyla mektuplarda vurguladığım husus şu; üç ayaklı yeni bir stratejiye ihtiyaç var. Birinci ayak, daha fazla mültecinin gelmesini engelleyecek şekilde atılacak adımlar. Suriye sorununun çözülmesi, Irak'ta DEAŞ'a karşı yürütülen mücadele ve Irak içindeki ihtilafların giderilmesi ve konunun kaynağında yok edilmesi için atılacak diplomatik, siyasi adımlar. Üç yıldır uluslararası topluma çağrıda bulunuyoruz. Suriye halkının Suriye içinde güvenli olarak kalacağı bir bölge ihdas edilmeden mülteciler sorununa çözüm bulunamaz. Suriye halkı tatil için ya da bir sabah kalktığında akın akın Türkiye'ye oradan da Avrupa'ya gidelim diye bir kararla yola çıkmadı. Eğer evlerinde huzur içinde olsalardı, şehirleri havadan bombalanmasaydı, top atışına tutulmasaydı hiçbir Suriyeli kardeşimiz yollara revan olmayacaktı. Şimdi yapılması gereken, Suriye sınırları içinde güvenli bir alan ihdas ederek, Suriye'den hareket eden mültecilerin bu güvenli alan içinde tutulması. Bu, öyle veya böyle atılması gereken bir adım. Maalesef muhataplarımız üç yıldır bu konuda Türkiye'nin düşüncelerini, kaygılarını göz ardı ettiler ve bugün kontrol edilemez bir noktaya geldi bu sorun. Suriye sorunun çözümü konusunda Birleşmiş Milletler'de hiçbir adım atılmadı, hiçbir daimi 5 ülke ortak bir tavırda bir araya gelemedi. Şimdi çok zor bir tabloyla karşı karşıyayız."

Davutoğlu, basın toplantısının ardından, özel uçak "TUR" ile 18.45'de ABD'ye gitti.

Başbakan Davutoğlu'nu, Esenboğa Havalimanı'ndan Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Avrupa Birliği Bakanı Beril Dedeoğlu, Kalkınma Bakanı Cüneyd Düzyol ve diğer ilgililer uğurladı. Başbakan Davutoğlu'nun beraberinde Başbakan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de ABD'ye gitti.

Muhabir: İlkay Güder-Zehra Aydın-Aylin Sırıklı

kaynak:A.A.