İzmir ve çevre illerde meydana gelen deprem sonrası bazı aşağılık ve karaktersiz şahıslar, sözde din adına ahkam keserek, kompleks ve kinlerini acılı insanların acısı üzerinden ahlaksızca tatmin etmeye çalışan paylaşımlarda bulundular. Sosyal medyadaki çirkin ve ahlaksız paylaşımlar hakkında yasal işlem başlatılmış olsa da, bazı kesimlerin bilinçaltına yer etmiş olan çarpıklığı, şuursuzluğu ve ahlaksızlığın düzeltilmesi için ciddi bir çalışma gerekmektedir.

Deprem üzerinden bölge halkına yönelik aşağılayıcı, tahkir ve tezyif edici paylaşımlarla halkın bir kesimini diğer bir kesimi aleyhine düşmanlığa ve/veya kin beslemeye alenen tahrik eden bu şahısların ailevi, sosyal, kültürel çevrelerinin de karantinaya alınmasında fayda var. Çünkü bu sapkın zihniyet virüs gibi sinsi sinsi yayılmakta olup aynı aile içinde kardeşi, kardeşe, evladı, babaya bile düşman edebilmektedir.

Jeolojik gerçeklere rağmen fay hatlarına ve yumuşak zeminlere yapılan yüksek binaları, deniz kumundan inşaat yapan müteahhitleri, hırsızları, uğursuzları, ahlaksızları görmezden gelerek, her şeyi ilahi kudretin intikamı olarak açıklayan zihniyetin, aklını başına toplamasının zamanı geldi de geçiyor. Bırakın artık bu KİN ve NERET dilini, toplumu yeterince ötekileştirip, böldünüz... İnsanları dinden, imandan çıkarttınız... Tüm değer yargılarımızı erozyona uğrattınız... Depremde hayatını,ailesini, yakınlarını, evini, barkını kaybeden, yaralanan, sakat kalan  insanların ahını almaktan da korkmuyormusunuz şerefsiz alçaklar...

Sosyal medyada dolaşan bir mesajda 1755 yılında yaşanan Portekiz depremiyle ilgili anlattıkları bu embesiller için ibrettir.

Portekiz'in başkenti Lizbon’da katolik halkın kutsal Azizler Gününü kutlamak için kiliseleri doldurduğu 1 kasım 1755 tarihinde, 8.5 ile 9 şiddetinde, on dakikadan fazla süren 3 ayrı depremle sarsılır. Can kaybı 60,000 kişidir. Depremden 40 dakika sonra kıyıya vuran tsunami ve şehri saran yangın, can kaybını artırır.

Depremin kutsal Azizler Gününde meydana gelmesi nedeniyle, kiliseler yıkılır, kiliselerde ibadet eden hristiyanlar ölürken, %85'i yıkılan şehirde  Lizbon genelevinin ayakta kalması, kiliseye olan itikatı yerle bir eder.

Depremin Tanrı'nın günahlar için verdiği ceza olduğunu öne süren Kiliseye karşı Avrupa'da felsefik, dinsel ve politik açıdan birçok eleştiri başlar.

Voltaire (1694-1778) , depremin fay hatlarının hareketinden kaynaklanması nedeniyle jeolojik bir olay olduğunu öne sürer. Rousseau (1712-1778) ise bunu yeterli bulmaz, ''neden hep yoksullar ölüyor'' sorusunu tartışmaya açar.

Malesef, Avrupa'nın  1755 yılında Tanrının gazabı olarak görmekten vazgeçtiği deprem, 265 yıl sonra 2020 yılı Türkiye'sinde Tanrının gazabı ilan edilir... Kıssadan hisse, almasını bilene...

Güzel İzmir’in deprem acısına tüm Türkiye’nin yüreği yanarken, Gölcük depreminde “7.4 yetmedi mi diye pankart açan kıza”, hitaben  Gani Müjde’nin yazdığı yazısında, "o kadar cahilsiniz ki dininiz var diye ahlağa ihtiyacınız kalmadı sanıyorsunuz."  Sözü tokat gibi bir cevap olmuştu. Ama 20 sene geçti kafa aynı kafa...

En başta şunu bilmekle başlayalım, “DEPREM BİR DOĞA OLAYIDIR”, bu doğal ve kendiliğinden yıkıcı sonuçları olan afet karşısında ancak kamusal önlemlerle yıkım en aza indirilebilir. Hiç vakit kaybetmeden derhal yapılması gerekenleri ele almakla başlayalım...

Depreme  hazırlık konusunda ihmalkâr olmak, büyük zararlar doğurur. Enkaz altında çaresizce kurtarılmayı beklemek istemiyorsak, yakınlarımızı kaybetmek istemiyorsak, bilimsel anlamda yapılması gerekenleri ihmal etmeden yerine getirmek zorundayız. Malesef ülkemizde bu konu çok istismar edildi. İnsan hayatı ve ülke ekonomisi için ölümcül sonuçları olan bu önemli konu, imar aflarına bağlanarak, kentsel dönüşümü, rantsal dönüşme çevirerek, çürük zeminlere (İzmir Bayraklı’da olduğu gibi) inşaat yaparak, malzemeden çalarak, kolonları keserek, geçmiş depremlerden ders almayarak, yapılması gereken teknik ve bilimsel konuları ihmal ederek, varacağımız yer havanda su dövmek olur. Malesef 99 depreminden 21 sene sonra yıkılan binalar ve kaybedilen canlarla kaşılaşmak çok üzücü...

Hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar, geriden kalan acılı ailelere ve Güzel İzmirlilere başsağlığı ve sabırlar diliyorum. Geçmiş olsun kurtuluşun ilk kurşununu atan güzel İzmir...