Trabzonspor’lu bir seyirci hakeme saldırdı. Yere düşen hakemi tekmeledi. Ardından sahaya biri daha girdi ve maç 89’uncu dakikada tatil edildi. Yaşana

Trabzonspor’lu bir seyirci hakeme saldırdı. Yere düşen hakemi tekmeledi. Ardından sahaya biri daha girdi ve maç 89’uncu dakikada tatil edildi. Yaşananlar Trabzonluları da, Türkiye’yi de üzdü. Dünya spor medyası bu konuya geniş yer verdi. Dünyaya manşet olduk.
Bu Trabzon’da yaşanan ilk olay değil, 20 yıl önce de benzer vakalar yaşanırdı. Ama artık futbol oyunu değişti, futbolcu değişti, fanatizm bitti, seyirci profili değişti. Futbol günümüzün en çok kazandıran eğlence sektörü oldu.
Keza Trabzonspor’un tesisleri, futbolcu yapısı, futbolu çağa uygun. Fakat bir kısım seyirci yaklaşımı ilkel kaldı. Muhafazakâr yaklaşım ile değişmeyi reddediyor. Her maçta bir olay, bir skandal… Değişim başladığı zaman durdurulamaz. Dünya değişir ama sen değişmezsen sistem seni dışarı atar, dışlar.
Bu bir kısım seyirci profili değişene kadar; Türk futbolu ve Trabzonspor’un zarar görmemesi için, sağlıklı yöneticiler eşliğinde başka bir ilde futbol oynanması daha doğru olacaktır.

Zoraki Emeklilik Primi…
Geçen haftalarda, halkın tasarrufları ile ithalattaki azalma ve aylık cari açığımızdaki azalmadan bahsetmiştik. Halkın harcama yapamaması ile tüketim azalmış. Diğer taraftan işsizlik ve hane maliyetleri artmış, gelir azalmış ve zorunlu tasarruf başlamıştı.
Bu sayede de; geçmişte aylık ortalama 6 milyar dolar olan cari açık, 1,5 milyar dolar seviyelerine düştü.
Geçen hafta Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek zorunlu bireysel emeklilik uygulamasından bahsetti. Bu uygulama ile halkın tüketimi biraz daha azalacak ve daha fazla tasarruf sağlanabilecek. Haziran ayı sonuna kadar düzenlemenin meclisten geçmesi bekleniyor.
Çalışan sayısı 50 ve üzerinde olan şirketler, çalışanlarını bireysel emeklilik sistemine kaydettirecek. Çalışanların maaşından 100 TL katkı payı kesecek, sisteme yatıracak.
İşte ismindeki zorunluluk buradan geliyor. Bireysel emekliliğinizin sorumlusu işveren olacak, maaşlardan keserek emeklilik fonuna yatıracak. Çalışan müdahil olamayacak. Ayrıca, çalışanlar belirli bir süre bu birikimleri çekemeyecek.

Dolar, Faiz, Konut Üçgeni…
Yeni Merkez Bankası başkanı göreve geldi ve 0,50 puan faiz indirimi yaptı. Bankalar, henüz bu faiz indirimini kredili müşterilerine yansıtmadı. Fakat vadeli mevduat müşterilerine ödedikleri faiz düştü.
Dolar kuru 2,80’den 2,85’te kaldı, kendi içinde ileri-geri oynuyor. Bu sabit kalış piyasaya nefes aldırdı. Odağını dolara verenler, işine odaklanma fırsatı buldu.
Konut satışlarında geçen yılın ilk üç ayına göre artış var. İlk üç ayda 300 bin konut satılmış. Bunun 140 bini yeni konut, bunların da 40 bini banka kredisi ile satılmış, 100 bini peşin satılmış.
Peşin alanların içinde Irak, Suudi, Afgan, Kuveytliler de var. Yabancılar konut alım tercihlerini sıklıkla İstanbul, Ankara ve İzmir’den yapmış.

Pokerde bir el “Kumpas”…
Dokuz yıl süren Ergonekon davaları meğer kumpasmış. Bu sürede Deniz, Kara, Hava Kuvvetleri’nden birçok subay, astsubay tutuklanmıştı. Yıllarca hapis yatmıştı. Ailelerinden uzak kalmıştı. Vatanı korumak için yemin eden, küçüklüğünden beri bunun eğitimini alan askerlerimiz kahrından ölmüş, intihar etmiş. Kime ne?.. Unutuldu bile… Olan askeri gücümüze, donanmamıza, güç ve stratejist kaybımıza oldu.
Bir de futbolda şike davası vardı. Birçok futbolcu, yönetici hapiste yattı. Kalp krizi geçirenler oldu. Milyonlarca taraftar, halk ikiye hatta üçe bölündü, kalp kırdı, gönül koydu, kavga etti. Meğer bu da kumpasmış.

Yıllardır süren, fark edilemeyen, Türkiye’nin temellerini oynatan, halkı birbirine düşüren, askeri gücümüzü zayıflatan bu kumpasların suçlusu birkaç polis ve rektör çıktı... Aralarında siyasi yok. Siyasi güç olmadan bu kadar derinlere inebilmiş olmaları çok garip…

Birileri kendi varlığını daimi kılmak, aldığı desteği kaybetmemek için birilerini yok etti. Gün geldi, varlığını daim edebilmek için kullandıkları tehdit oldu. Şimdi sıra onlara geldi. Kendi varlığı ve zenginliği için ne kadar fazla yok oluş ve yoksulluk yaşatıldı… Ve bunların hepsi destek gördü, görüyor…
Kim mi destekliyor!.. Hani şu yağmurda metrobüse binebilenlerin; metrobüse binemeyen, dışarıda kalan ve ıslananları görüpte tatmin olanlar var ya işte onlar. Birisi düştüğünde gülenler var ya, hah! İşte onlar... Merhamet duygusunda zedelenme olanlar. Gölgelerin gölgesinde kalmış olanlar.