Hangi ahlâklı ve dindar toplumdan bahsediyorsunuz? Bir grup inançlı insan Çanakkale’ye veya Kurtuluş Savaşı’na giderken, askerlerin kalan mallar

Hangi ahlâklı ve dindar toplumdan bahsediyorsunuz?

Bir grup inançlı insan Çanakkale’ye veya Kurtuluş Savaşı’na giderken, askerlerin kalan mallarına çöken, kocası Yemen’de şehit olmuş dul kadınların evlerini taşlatan, sonra da onları himayeleri altına alan (!) insanlar mı hırlı ve pürü pak?

Büyük Savaşlar’da veya 1929 yılında dünya genelinde yaşanan kıtlıkta (ekonomik bunalımda) karaborsacılık yapan, mal stoklayan ve sonra da bunları misliyle satıp zengin olan insanların çocukları mı dürüst?

Yunanlar, Batı Anadolu’yu işgal ettiği zaman, Büyük Menderes’in öbür tarafında İtalya var ve İtalyanlar yerli halka dokunmuyor diye, millet o bölgeye geçerken, gidenlerin evlerine elini kolunu sallayarak giren, günlerce yiyip içip keyfine bakan, ortalığı talan eden insanlar mı faziletli ve günahsız?

Yanlışlarıyla doğrularıyla Mustafa Kemal Atatürk’ün hediye ettiği Cumhuriyet’e, hatıralarına, ilkelerine sahip çıkmayıp ve en yakınlarına varıncaya kadar göz hapsine alan, sonra da kendi sultasını yayanlar mı çok muteber?

Abuk sabuk davalardan (en azından idamı gerektirmeyecek meselelerden) Adnan Menderes ve iki arkadaşı asıldığında, bir taraf kara kara yanarken diğer tarafın davul çaldığı, kutlamalar yaptığı toplum mu evrensel insan modeline ulaşmış?

Darbeleri bile kendi içinde bölen, altmış darbesini inkılâp, yetmiş bir muhtırası ile seksen darbesini ise silindir (veya tam tersi) gören, yani darbelerin kimisini - kendi konjonktürüne uymadığı için - kabul etmeyen bireyler mi çok bilgili?

İstanbul’a ve başka şehirlerin muhtelif yerlerine gece konan ve işgal ettiği yerleri seneler sonra müteahhit’e verip karşılığında bir sürü daire alan insanlar mı vatansever ve hak yemez?

Savaş nedeniyle memleketlerini bırakıp gelen Suriyeliler, şehirlerimize dağıtıldığında, kiraları beş katına çıkaran insanlar mı doğru ve düzgün?

Üniversite öğrencilerine evini verirken, hayvan bağlasan durmayacak, dolayısıyla beş yüz lira bile etmeyecek evleri, eline kepazece fırsat geçtiği için, bin beş yüz liraya kiraya veren insanlar, acaba beni kandırdıklarını mı sanıyorlar?

Tanısalar da tanımasalar da insanların başlarına gelen kötü şeylerden mutlu olanlar mı rezilliklerinin bilinmediğine, ruhlarının temiz ve yüzlerinin de nurlu olduğuna inanıyorlar.

Geç bunları gözüm geç… Hayatta en nefret ettiğim şey insanların enayi yerine konulması…

Dolar kımıldanmaya başlayınca bir yerlerden tüyo alıp dolar stoklayacaksın, sonra da ülkenin Cumhurbaşkanı işaret verdiğinde, göstere göstere elindekini bozdurup ‘Vatan Millet Sakarya’ edebiyatı yapacaksın.

Hepsi böyle değil tabii ve herkes özgür iradeye sahip ama, senin ülkenin para birimi dolar mıydı da zamanında TL. ile işlem yapmadın ve Amerikan parasına yatırım yaptın.

Yemezler paşam yemezler…

Hep tribünlere oynayan, gösteriş meraklısı, ikiyüzlü, ancak başkaları torpil yaptırdığında rahatsız olan, kendi başlarına bir şey geldiğinde vaveyla koparan ve birçok konuda ‘kronik aç’ toplumun yüreğinin temiz ve bir bildiğinin olduğuna mı inanacağım ben.

Bindiğim midibüste, esmer vatandaşların kirli çocuğu söz konusu olunca canavarca hart hurt yapan ama afili veya hükümete yakın görünümlü bir ablanın evladı ses yaptığında, onu susturmak için riyakârca, dokuz türlü taklalar atan muavin mi başını yastığa koyduğunda vicdanım rahat diyor.

Sanmam… Gördüklerimden, duyduklarımdan ve okuduklarımdan sonra, yüksek bir topluma olan inancımı kaybettim ben.

Gerçekten ahlâklı ve dindar olan insanlar, gayret, adalet ve merhamet duygusu üzerine yaşar; doğruları, gerçekleri eğip bükmez.

Partisinin hassasiyetlerini, ülkesinin menfaatlerinin üstünde tutmaz, dolar yükseliyor diye yaygara koparıp dolar kuruyla uzaktan yakından alakası olmayan mallarına haince bindirim yapmaz, stokçuluk ile işi olmaz, karaborsanın yanından yakınından geçmez ve kendini düşünmekle birlikte başkalarını da hesaba katar.

Eline fırsat geçtiğinde bunu değerlendirmez, insanların özeline el uzatmaz, başkalarının başlarına gelen felakete sevinmez, Suriyelilerin muhtaç kızlarını alıp ikinci üçüncü karısı yapmaz.

Ötekinin gözyaşının ve yıkımının üstüne haince mutluluk bina etmez, göz göre göre doğayı kirletmez; hayvanların, çocukların, kadınların ve kendini savunmaya gücü olmayanların, bilerek isteyerek canını yakmaz.

İslamiyet’in emirlerini kendi bireysel yaşantısına uydurmaz. Dini bir gösterişe ve zırha çevirmez. Ve daha bir sürü şey…

Geç bunları gözüm geç… Yemezler paşam yemezler… Herkes her şeyi biliyor…