Güney Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Nikos Anastasiadis işine gelen konularda bol keseden atmakla kalmayıp, yüzümüze baka baka, gerçekleri bile bile yalan

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Nikos Anastasiadis işine gelen konularda bol keseden atmakla kalmayıp, yüzümüze baka baka, gerçekleri bile bile yalan söylüyor. Bu konulardan bir tanesi de 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası EK I’de yer alan Garanti ve İttifak Anlaşması ile ilgili. Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasına göre Yunanistan ve İngiltere ile birlikte “Garantör Devlet” olması Rumların ulusal çıkarlarına, daha doğrusu Kıbrıs adasını Yunanistan’a ilhak etme çabalarına aykırı olduğundan Anastasiadis Türkiye’nin garantörlüğünün kaldırılması için bin bir tane yalan söylüyor. Yalandan öteye, herkesi aptal sanıp, atıyor belki inandırırım diye.

Attığı yalanların biri de “21ci yüzyılda garantörlük olmaz” cümlesi, daha doğrusu uydurmacası.

Çok değil 3 yıl önce BM Güvenlik Konseyi’nin 18 Aralık 2015 tarihindeki 7588. oturumda, SC/12171 kayıt numarası ile aldığı 2254 sayılı bir kararı var. Bu kararın içinde Suriye’nin garantörü olan ülkelerden bahsedilmekte ve bu ülkelerin Suriye’deki ateşkes yönetiminin garantör devletleri olduğu resmen, uluslararası hukuka göre kabul edilmekte.

7 Mayıs 2017 tarihli Astana Mutabakatının beşinci paragrafı ile 18 Eylül 2017 tarihli Astana Mutabakatının resmi açıklaması, madde 5’de bu ülkeler, isimleri açık ve net bir şekilde belirtilmekte. Suriye’deki ateşkes yönetiminin garantör devletleri sırası ile Rusya, Türkiye ve İran.

Büyük ölçüde BM Güvenlik Konseyi’nin 2015 yılında Suriye ile ilgili kabul ettiği 2254 sayılı kararının ilgili bölümlerinin esas alındığı 7 Mayıs 2017 tarihli Astana Mutabakatının beşinci paragrafı ““Garantör ülkeler, ateşkes rejiminin çatışan taraflar tarafından uygulanmasını sağlamak için gerekli tüm tedbirleri alacağını;” şeklinde başlamaktadır.

Sadece bu cümle bile Rum lider Anastasiadis’in “21 Yüzyılda Garantörlük artık kalmamıştır ve yoktur. Türkiye’nin garantörlüğü de kaldırılmalıdır” açıklamasının ne denli yalan ve hilekarca kullanılmaya çalışıldığını ortaya koyuyor. Günümüzde halen daha Almanya’nın ve –Hiroşima utancına rağmen- Japonya’nın garantörlerinin Amerika Birleşik Devletleri olduğunu hatırlatmakta fayda var.

Bitmedi; ABD’nin Almanya’da 16 adet Askeri (kara) üssü, 2 adet de İncirlikte bir boy küçük hava üssü ve 1 adet de NATO ile ortak kullandığı üssü bulunuyor. Ayrıca Japonya’da 9 adet Askeri (kara) üssü, 2 adet küçük Askeri (kara) üssü, 3 adet hava üssü ve 3 adet de deniz üssü var.

Hal böyleyken Anastasiadis’in “Türkiye’nin garantörlüğü kalksın, Türk askeri geri gitsin” iddiasının ne denli saçma ve mesnetsiz olduğu ortaya çıkmakta ABD’nin sadece Almanya ve Japonya’daki garantörlüğü ve askeri varlığı ile karşılaştırıldığı vakit.

Rum lider Anastasiadis’in tasdikçisi de aynen atalarımızın “Bozacının şahidi şıracı” sözüne uygun olarak Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Kocias. Her fırsatta Kıbrıs’ta “Türkiye’nin garantörlüğünün kaldırılması ve Türk askerinin geri gitmesi”nden bahsetmekte, bilir bilmez.

İkisi başbaşa vermişler, 1957 yılından beri Türklere uyguladıkları soykırımı ve katliamları gözardı etmişler, Türkiye’nin bizleri katliamlardan ve yok olmaktan kurtardığını bilmemezlikten gelmişler ve utanmadan, sıkılmadan “Türkiye’nin garantörlüğünün kaldırılması ve Türk askerinin geri gitmesi”nden bahsetmekteler.
En önemlisi de bizim bunu kabul edebileceğimizi düşünmekteler aramızdaki üç-beş Rum sevdalısına bakıp.
Özetle, Türkiye’nin Kıbrıs adasındaki varlığı tamamen hukuki anlaşmalara dayanmakta, Kıbrıs Türkü de anavatanının garanti ve güvencesiyle 1974’ten bu yana huzurlu bir yaşam sürmektedir. Kimsenin bu huzuru bozmasına müsaade edecek değiliz.