Diyelim ki, ecel kapıya dayanırsa, en çok neyi yaptığınızdan ya da yapmadığınızdan pişman olurdunuz? Mesela; ecel geldi ve dedi ki; artık bu kadar.

Diyelim ki, ecel kapıya dayanırsa, en çok neyi yaptığınızdan ya da yapmadığınızdan pişman olurdunuz? Mesela; ecel geldi ve dedi ki; artık bu kadar.. Nasıl yani, hepsi bu kadar şimdi bu gün gidiyorsun. Nereye gidiyorum. Öbür dünyaya gidiyorsun. Şaka mı yapıyorsun? Daha saçımı boyatmadım. Ya taksitlerim var. Ayşe’nin düğünü var. Perdeleri yıkayacağım daha. Ne daha istediğim gibi bir evlilik bile yapamadım. Torunum olmadı. Kitabım baskıda. Arkadaşlarla maça gideceğiz. Hastam ne olacak? Evi süpürmedim. Daha hayallerim var bir dolu… Başkan olacağım. Müdür olacağım. E kim bilir belki adam olacağım. Zengin olacağım. Annemi ziyarete gideceğim. Çocuklarıma daha çok vakit ayıracağım. Burnundan getirdiğim sevgilimi artık mutlu edeceğim. Dokunmayıp, öpmeyip ittiğim eşime şöyle sıkıca sarılacağım. Bahçeme çiçek ekeceğim. Dünya gezisine çıkacağım. Sınava gireceğim.
Ecel sert bir ses tonuyla cevap verir; hopp yeter artık. Kafayı mı yedin? Bütün bunlar daha sayfalarca da yazacaklarının benim için kıymeti yok. Bu güne kadar ne yaptıysan yaptın. Geçmiş olsun.
* * *
Peki şimdi bir şansın var. Ölmeden önce neleri yapmak istersin. Sen kendin oldun mu bu güne kadar? Kendi kendini yönetip arzu ve isteklerine kavuştun mu? Yoksa hep başkaları mı seni yönetti. Birilerinin hayatını mı yaşadın? Yoksa kendi hayatını mı yaşadın? Şimdi kendi hayatını yaşamak istesen, neler yapardın. İstediğin mesleği seçemedin belki. Baban veya annen dediği için hiç senle ilgisi olmayan bir bölümü bitirdin. Kolay istediğin mesleği kendin seçebilirsin. Yani olduğu kadar ama mutsuz olduğun bir alanda her gün işkence çekmene gerek yok.
Şimdi insan bir yaptıklarına bir de yapamadıklarına pişman olur. Hayatta zaten bir yaptığımız hatalara bir de yapamadıklarımız bizi üzer. Ne zaman üzer, artık belli bir yaşa gelip de, bir hastalıkla baş etmeye çalışırken o zaman kafayı duvara vururuz.
Bunu içinde neler vardır. İhtiraslarımız, egomuz, pişmanlıklarımız..
Ailemize yeterince zaman ayırmayız. Orada oluruz ama aklımız başka bir yerdedir. Ya geçmişin muhasebesi ile uğraşır. Ya da geleceğin kaygılarının içinden çıkamayız.
Arkadaşlarımız hep orada bekler, bir gün bir bakarız bazıları bizden uzaklaşmış.
Ya tembellikten ölürüz ya da deli gibi çalışırız.
Kendimizi mutlu etmek için değil, sıkıntı üretmek için çabalarız.
Sonra ilaçlara, doktorlara para veririz.
Of tamam… Bu hayat sizin onu nasıl yaşamak istiyorsanız öyle yaşarsınız. Hayatın kalitesi, kendinizle sevecen, doğayla dost, eşinizle, sevgilinizle barışık, doğru nefesle cennete dönüştürmek elinizde..
HAYDİ KOLAY GELSİN.