Başbakan Yardımcısı Canikli, HDP'lilere yönelik operasyonların, ayrışmayı tetikleyen politikalar üreten bir siyasi organizasyona yönelik yapıldığı için varolan kutuplaşmanın yumuşamasına katkı sağlayacağını belirtti.

Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, HDP'lilere yönelik operasyonların, ayrışmayı tetikleyen politikalar üreten ve fonksiyonu, terörünün sivil yüzünü temsil etmekten öteye geçemeyen bir siyasi organizasyona yönelik yapıldığı için varolan kutuplaşmanın yumuşamasına katkı sağlayacağını belirtti.

Canikli, NTV'de katıldığı programda gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

HDP'lilere yönelik operasyon ve tutuklamalara yönelik değerlendirmesinin sorulması üzerine Canikli, bölgedeki vatandaşların en son alınan bu kararları terörle mücadelenin bir parçası olarak görüldüğünü dile getirerek, tamamen hukuk içinde cereyan ettiğini ve bu anlamda toplumsal kutuplaşmayı artırıcı bir etkisinin kesinlikle söz konusu olmadığını söyledi.

Ayrışmayı tetikleyen politikalar üreten ve sadece fonksiyonu, terörünün sivil yüzünü temsil etmekten öteye geçemeyen bir siyasi organizasyona yönelik yapıldığı için varolan kutuplaşmanın yumuşamasına katkı sağlayacağını belirten Canikli, "Çünkü temelinde terörü desteklemeyi, terörü meşrulaştırmayı amaç edinen bir siyasi parti olduğu için, toplumun ana katmanlarında ayrışmayı zihinlere yerleştirecek bir politika izlediği için bu noktada yapılan çalışmalar, o toplumsal ayrışmayı derinleştiren politikaları zayıflatacağı ve ortadan kaldıracağı için kesinlikle ayrışmaya değil, bütünleşmeye katkı sağlayacaktır." diye konuştu.

Canikli, operasyonların demokrasiye ya da hukuk sistemine aykırı olan veya ihlal eden hiçbir yanının olmadığını bildirdi.

TBMM'de milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırıldığını ve yargılamanın sürdüğünü anımsatan Canikli, "Bunlar biliyorsunuz 'Türkiye Cumhuriyeti'nin yargı sistemini tanımıyoruz, onları yetkili bir merci kabul etmiyoruz' anlamına gelen açıkça ifadelerde bulundular ve hareketleri de buna göre şekillendi." dedi.

HDP milletvekillerinin Meclis çalışmalarına katılmaması ne tür bir duruma yol açabilir sorusuna Canikli, yasama faaliyetlerinin yürütülmesi ve sistemin işleyişi itibarıyla hiçbir olumsuzluğun meydana gelmeyeceğini kaydetti.

Canikli, HDP'nin, Meclis çalışmalarında siyasi partilerin fonksiyonunu ifa eder çalışma sergilemediğine dikkati çekerek, Meclis çalışmaları da dahil olmak üzere bütün platformlarda terör örgütünün legalleşmesi, onun şirin gösterilmesi ve politikalarının oralarda söylenmesi için çaba sarfettiğini kaydetti.

Tüzük ve mevzuat gereğince 5 kez çalışmalara gelmeyenlerin milletvekilliğinin düşeceğine ilişkin unsurun hatırlatılması üzerine Canikli, bugüne kadar uygulanmayan bu müeyyidelerin, uygulanıp uygulanmayacağına ilişkin şu anda bir şey söylemenin doğru olmadığını ifade etti.
"Batının PKK'ya çok net desteği vardır"

Diyarbakır'daki bombalı saldırıyı kimin yaptığına ilişkin soruya Canikli, çok net bir şekilde bunun PKK tarafından yapıldığının bilindiğini, burada herhangi bir tereddütün olmadığını söyledi.

Canikli, özellikle Avrupa'nın, PKK terör örgütünün çatışmacı, katleden, öldüren, kan akıtan, sistemi bozan, insanları yerlerinden eden, o şehirleri kaotik hale getiren yönünü ön plana çıkarmadığını, bunun bilinçli yapıldığını dile getirerek, Batı kamuoyunda, HDP ve sivil toplum örgütleri üzerinden meşru ve sevimli gösterilmeye çalışılan PKK terör örgütünün yaptığı katliamların ve terörist faaliyetlerin masum gösterilmesi için ciddi çalışmaların yapıldığını anlattı.

PKK'ya yakın kaynaklar tarafından bunun PKK ya da PKK'nın kontrolündeki yan kuruluşları tarafından yapıldığı şekilde bilgilerin saçılmaya başladığını dile getiren Canikli, şöyle konuştu:

"Bunlar nettir. Bir algı oluşturma operasyonudur. Batı her zaman olduğu gibi bunun içindedir. Çünkü Batı'nın PKK terör örgütüne çok net desteği vardır. Belki bu desteğin ortaya konuş yöntemini irdelemek lazım. Çok eskiden beri bu destek, tüm boyutlarıyla biliniyordu fakat bunu kamuoyunun önünde açık olarak deklare etmiyorlardı ya da bu desteğin açığa çıkması noktasında çok dikkati davranıyorlardı, Türkiye ve dünya kamuoyuna karşı. Fakat son aylarda Batı, bu ihtiyatı elden bıraktı. Çok açık bir şekilde artık doğrudan PKK'ya, onun eylemlerine ve organik ilişkili bulunduğu unsurlarına açık desteğini sürdürüyor ve Türkiye devleti tarafından ona yönelik herhangi bir çalışma yapıldığında da bunu sert bir şekilde eleştirip, kınıyor."

Canikli, bölgeye yönelik, içinde PKK'nın da olduğu bir dizayn gerçekleştirilmek istendiğini belirterek, "Bundan kesin olarak sonuç almayı bekliyorlardı ama hesaplar bozuldu. Türkiye içinde terörle mücadele sonucunda ortaya çıkan tablo, onların arzu ettiği bir nokta değil, aynı şekilde Suriye, Irak diğer bölgemizdeki çalışmalarda da.. Onlarda biraz bunun hırçınlığını görüyoruz. Yani kesin gözüyle baktıkları bir projenin, Türkiye tarafından akamete uğratılmasının ortaya çıkardığı şaşkınlık aynı zamanda hırçınlığın yansımaları olarak görüyoruz. Artık ihtiyatı da elden bıraktılar. Terörü ve terörünün tüm faaliyetlerini destekliyorlar." değerlendirmesinde bulundu.
"Kimsenin suç işleme imtiyazı yok"

HDP'den, saldırı sırasında, gözaltındaki milletvekillerinin hedef alınan binada bulunduğu şeklinde açıklama yapıldığının belirtilmesi üzerine Canikli, bunun algı oluşturma operasyonunun bir parçası olduğunu kaydetti.

Anamuhalefet partisinin, Cumhuriyet gazetesine yönelik operasyon talimatını siyasi otoritenin verdiğine ilişkin açıklamasının hatırlatılması üzerine Canikli, bunların talihsiz açıklamalar olduğunu, bu açıklamanın terörün yanında duruşu ifade ettiğini bildirdi.

Canikli, terörle mücadelenin en önemli ayağının silahla yapıldığını ifade ederek, teröre her türlü destek unsurlarının birlikte kesilmesi gerektiğini belirtti. Bir basın yayın organının, terörle mücadeleyi zayıflatacak yayınlar yapmasının görmezden gelinemeyeceğine dikkati çeken Canikli, tüm evrensel değerlerin ve demokratik sistemlerin şiddeti destekleyen, öven ve şiddete herhangi bir şekilde yardım ve yataklık eden herkese mutlaka müeyyide uyguladığını kaydetti.

Cumhuriyet gazetesiyle ilgili yürütülen yargı sürecinin bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini dile getiren Canikli, kimsenin suç işleme imtiyazının olamayacağını bildirdi.
Başkanlık sistemi

Başkanlık sistemine ilişkin soruya Canikli, tam başkanlık sisteminde kararlı olduklarını, Türkiye'ye özgü bir modele ilişkin çalışmaların sürdüğünü söyledi. Çalışmaların olabildiğince hızlı yapılmasını istediklerine işaret eden Canikli, çalışmaların MHP ile yürütüldüğünü, bu nedenle metin üzerinde mutabakatın gerektiğini belirtti.

İdam konusundaki tartışmaların hatırlatılması üzerine Canikli, demokrasilerde kamuoyunun yoğun bir şekilde istediği konunun yönetime yansıtılmamasının mümkün olmadığını, çok net ve yüksek perdeden istenen idamın getirilmesi konusunda gerekeni yapacaklarını ancak idamın kapsamının belirlenmesinin teknik bir konu olduğunu söyledi.
"Bankalara aşırı rekabeti bırakın diyoruz"

Bankalarla yapılan görüşmelerin hedeflenen doğrultuda olup olmadığı sorusuna Canikli, serbest piyasa ekonomisinin hiçbir şekilde ihlal edilmesini istemediklerini bildirdi.

Canikli, bankalar arasında mevduata verilen faiz konusunda bir yarış olduğunu dile getirerek, "Biz bankalardan şunu istiyoruz, aşırı rekabeti bırakın, mevzuat yarışına girmeyin, mevduat yarışına girdiğiniz de mevduat faizini yükseltiyorsunuz. Biz onlara piyasa şartlarını bozmadan, rekabet hukukunun kurallarını ihlal etmeden ama aşırı rekabetin ortaya çıkardığı bu olumsuzluğu gidermek adına görüşmeler yaptık. Onlar da mantıklı olduğunu gördüler." diye konuştu.

Döviz kurunda yaşanan hareketliliğin hatırlatılması üzerine Canikli, hiç kimsenin döviz piyasalarıyla ilgili gelişmeleri tahmin edemeyeceğini, tahmin de etmemesi gerektiğini söyledi.

Canikli, son dönemde yaşanan hareketliliğin temel dürtüsünün dışarıdan kaynaklığını, bölge ve Türkiye'de yaşanan hadiselerin geçici olarak tetiklemiş olabileceğini bildirerek, "Dalgalı kur politikasının doğal bir sonucu olarak aşağı-yukarı yönlü hareket edebilir. Hiç kimse tahmin üzerine dövize yatırım yapmasın." dedi.

Kamunun ve bankaların döviz açık pozisyonunun olmadığını ancak özel sektörün döviz açık pozisyonunun bulunduğunu dile getiren Canikli, döviz yükseldiğinde özel sektörün Türk lirası cinsinden borcunun yükseldiğini kaydetti.

Canikli, ekonomi yönetimi olarak gelir hangi para birimi ise borçlanmanın da o para birimi şeklinde olması gerektiğine işaret ederek, dövizdeki iniş çıkışlardan kesinlikle kaygı duymamak gerektiğini sözlerine ekledi.
Editör: TE Bilisim