TBMM

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, 2015'te büyümenin daha yüksek, enflasyon ve cari açığın daha düşük olacağını söyledi.

Babacan, 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın TBMM Genel Kurulu'ndaki ikinci tur görüşmelerinde Türk ekonomisine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

G-20'nin dönem başkanlığını devralmasının Türkiye için dünya ekonomisinde finans piyasalarıyla ilgili konularda söz sahibi olma, gündemi belirleme ve yön verme konusunda büyük fırsat vereceğini dile getiren Babacan, birinci gündemin dengeli büyümenin tüm dünyada sağlanabilmesi olduğunu söyledi.

Altyapı yatırımları, finansal düzenlemeler, uluslararası finansal mimari, uluslararası vergi, enerji konuları, uluslararası ticaret, istihdam, iklim değişikliğinin finansmanı, kalkınma ve yolsuzlukla mücadelenin G-20'nin diğer önemli gündem maddeleri olduğunu anlatan Babacan, "Biz tüm bu gündem maddelerini ele alırken kapsayıcılığa çok önem vereceğiz. G-20 üyesi olmayan, gelişmekte olan, az gelirli ülkelerin problemlerini de G-20 masasına taşımak istiyoruz" diye konuştu.

Babacan, KOBİ'lere özel önem verdiklerini ve dünya gündeminde daha önemli bir şekilde işlemek istediklerini belirterek, Türkiye'de küresel KOBİ forumu başlatacaklarını ifade etti.

Türkiye'nin dönem başkanlığında uygulamaya çok önem vereceklerinin altını çizen Babacan, şöyle konuştu:

"Sözler veriliyor, programlar açıklanıyor, taahhütlere giriliyor ama bunlar gerçekten uygulanıyor mu? Ülkelerin reform taahhütlerini izlemeyle ilgili bir mekanizma kuruyoruz. İnternet üzerinden açıkça takip edilen ve hangi ülke hangi reform sözünü tuttu, hangi reform sözünde aksama var, bunu da takip edecek bir mekanizma oluşturuyoruz. Finansal düzenlemelerin de kararlılıkla uygulanması konusunda ısrarcı olacağız."

Babacan, G-20 kapsamında yapılan toplantıların yanında ilk kez Türkiye'nin dönem başkanlığında enerji bakanları, tarım bakanları, turizm bakanları ve dışişleri bakanları toplantısı yapacaklarını kaydetti. Türkiye'nin yılda 60-70 etkinliğe evsahipliği yapacağını belirten Babacan, "Dünya ekonomisinin yüzde 85'ini temsil eden kitle Türkiye'de dünya meselelerini konuşacak. Gerçekten önemli bir sorumluluk ve bir önemli olduğu kadar da dikkatli yürütmemiz gereken bir sorumluluk" dedi.

"Gelecek 10 yıl büyüme düşecek"

Küresel ekonominin zorlukları hala aşamadığına dikkati çeken Babacan, "Muhtemelen en kötü artık gerimizde kaldı. Bundan sonra kademeli de olsa bir toparlanma bekliyoruz" diye konuştu.

Türkiye'nin en büyük ticaret ortağı AB'nin en zayıf ve kırılgan toparlanmanın yaşanacağı bölge olduğunu ifade eden Babacan, Avrupa'daki olumsuzluklardan en az etkilenecek şekilde ekonomi politikalarını yürütmeye devam edeceklerini söyledi.

Babacan, gelişmekte olan ülkelerde de durumun iç açıcı olmadığını dile getirerek, "Geçtiğimiz 10 yıla göre önümüzdeki 10 yıl büyüme oranlarının daha düşük olduğu bir sürece girmiş bulunmaktayız. Yine de gelişmekte olan ülkelerin ortalama büyüme hızı, gelişmiş dünyanın çok çok üzerinde olacak. Yani gelişmekte olan ülkelerin dünya ekonomisinden aldığı pay artmaya devam edecek" dedi.

Büyüme rakamının öneminin yanında sürdürülebilir büyümenin çok önemli olduğunu vurgulayan Babacan, "Vizyon sahibi, ufuk sahibi, uzun vadeye bakan hükümetler dünyada sürdürülebilirliği esas alarak, ekonomi politikalarını oluşturuyorlar. Ama bir seçimlik ömrü olan, bir sonraki seçimde 'Ne yapalım' diye paniğe düşmüş hükümetler yanlışlıklar içine sürükleniyor" diye konuştu.

Babacan, Türkiye'nin son 12 yılda dünyaca teslim edilen başarısında, güven ortamı oluşturmasının temel faktör olduğunun altını çizerek, Türkiye'nin 2009'da başlayan kriz gelmeden önce reformlarını tamamladığını kaydetti. Ali Babacan, "Zamanında attığı adımlar ve aldığımız tedbirler Türkiye'yi bu krizin türbülansından önemli ölçüde korudu" dedi.

"Neredeyse denk bütçe"

Bütçe açığının milli gelire oranının bu yıl yüzde 1,4 olduğunu, 2015 bütçe açığının yüzde 1,1 olarak hedeflendiğini, Orta Vadeli Program'da 2017 için konulan hedefin ise yüzde 0,3 olduğunu anlatan Babacan, "Neredeyse artık denk bütçeye giden sağlam duruşumuz var" diye konuştu.

Babacan, siyasi istikrarın sağlanmasında demokratikleşme sürecinin de önemli olduğunu belirterek, "Demokrasiyle ekonomiyi beraberce yükseltmeye devam edeceğiz" dedi.

Kriz döneminde uygulanan politikaların hızlı sonuç verdiğini anlatan Babacan, krizin en derin döneminden bugüne kadar toplam istihdamın 5 milyon 732 bin kişi arttığını kaydetti. Kadınlarımızın iş gücüne katılımında ciddi artış olduğunu dile getiren Babacan, Ulusal İstihdam Stratejisi ile ilgili adımları attıklarında işsizlik oranının daha düşük seviyeye ineceğine inandığını söyledi.

"Yüksek gelir ülkesi olmaya 2 bin dolar kaldı"

Satın alma gücü paritesine göre milli gelirin 2013 yılında 18 bin 809 dolara çıktığına işaret eden Babacan, Türkiye'nin Dünya Bankası hesaplamalarına göre alt orta gelir ülke grubundan üst orta gelir ülke grubuna çıktığını kaydetti. Babacan, "Dünya Bankası hesaplamalarına göre, yüksek gelir grubuna sadece 2 bin dolarımız kaldı. İnşallah birkaç seneye kadar bu farkı da kapatıp Türkiye resmen Dünya Bankası sınıflandırmasında yüksek gelir grubuna girmiş olacak" diye konuştu.

Türkiye'nin OECD'nin açıkladığı rapora göre gelir dağılımını en hızlı düzelten ülke olduğunu belirten Babacan, "Türkiye'nin son 12 yıllık dönemde yoksulluğun azaldığı ama sıfırlanmadığı, gelir dağılımının düzeldiği ama hala düzelmeye devam etmesi gereken bir ülke" dedi.

Türkiye'nin geçen yıl 3,3 milyar dolar dış yardım yaptığını ifade eden Babacan, "Haberimiz varken, farkındayken yardım etmek bizim insanlık görevimiz. Tabii ki imkanlarımız ölçüsünde ama ben şuna da inanıyorum ki niyet iyi olunca ve olumlu bir perspektifle baktığınızda kaynaklarımız da bereketleniyor" diye konuştu.

Hedefler

Babacan, önümüzdeki dönemin hedefleriyle ilgili şunları söyledi:

"Önümüzdeki dönemin birinci temel hedefi enflasyonu düşürmek. Enflasyonumuz yüksek. Enflasyondaki düşüşle paralel olarak da piyasa faizlerinin de düşmesini önümüzdeki dönemde bekliyoruz. Cari açık Türkiye için önemli bir kırılganlık alanı. Cari açık veriyor olmak demek, dış kaynağa bağımlı olmak demek. Kamunun borç stoğu, minimum seviyelere indi. Dış borcumuzu sıfırlamadık, artıya geçtik. Dış borçta artıdayız ama özel sektörümüzün dış borcu artıyor. Dolayısıyla, bizim cari açığımızı mutlaka düşürmemiz gerekiyor ve dışarıdan finansman bağımlılığımızı da azaltmamız gerekiyor.

Üçüncü hedef yapısal reformlar yoluyla potansiyel büyümemizi artırmak. 25 tane öncelikli dönüşüm programımızın eylem planlarını oluşturduk. Sayın Başbakanımız 9'unu açıkladı. İnşallah, bu ay içerisinde 8 artı 8, iki grup halinde de diğer eylemleri açıklayacak. Taslakta başlangıçta bin 250 eylem Ekonomi Koordinasyon Kurulu'ndaki çalışmalarımız sonucunda bin 350 oldu. İddia ederek konuşuyorum, G-20 ülkelerinin hiçbirisinde bu kadar iddialı ve bu kadar detaylı bir yapısal reform gündemi yok. Hiçbir hükümet, böyle bin 350 tane eylemi, karşısına sorumlu kuruluşu ve karşısına tarihi yazarak ortaya koyma cesaretini kendinde bulamıyor. Oysa biz şuna inanıyoruz: Ne kadar öngörülebilir olursak, yapacaklarımızı ne kadar açıkça ortaya koyarsak, planlarımızı programlarımızı ne kadar açıkça kamuoyuyla, halkımızla ve iş dünyasıyla paylaşırsak o kadar öngörülebilirlik getiririz. Öngörülebilirliğin olduğu ülkede de güven olur, büyüme olur, istihdam olur. İşte bu yapısal reform alanı bizim için çok çok önemli olacak ve önümüzdeki dönemin belirleyicisi olacak."

Dönüşüm programı eylem planları neler?

Babacan, 25 dönüşüm planını, üretimde verimliliğin artması, ithalata olan bağımlılığın azalması, yurt içi tasarrufların artırılması ve israfın önlenmesi, İstanbul'un uluslararası bir finans merkezi olması, kamu harcamalarının rasyonelleştirilmesi, kamu gelirlerinin kalitesinin artması, iş ve yatırım ortamının geliştirilmesi, iş gücü piyasasının etkinleştirilmesi, kayıt dışı ekonominin azaltılması, istatistiki bilgi altyapısının geliştirilmesi, öncelikli teknoloji alanlarında ticarileşme, kamu alımları yönüyle teknolojiyi geliştirme, yerli kaynaklara dayalı enerji üretimi, enerji verimliliğinin geliştirilmesi, tarımda su kullanımının etkinleştirilmesi, sağlık endüstrilerinde yapısal dönüşüm, sağlık turizminin geliştirilmesi, taşımacılıktan lojistiğe dönüşüm, temel ve mesleki becerileri geliştirme, nitelikli insan gücü için çekim merkezi, sağlıklı yaşam ve hareketlilik, ailenin ve dinamik nüfus yapımızın korunması, yerelde kurumsal kapasitenin güçlendirilmesi, rekabetçiliği ve sosyal uyumu geliştirilen bir kentsel dönüşüm ve kalkınma için uluslararası iş birliği altyapısının geliştirilmesi olarak sıraladı.

Ali Babacan, Türkiye'nin ekonomik göstergelerinin önümüzdeki dönemde iyileşeceğine inandıklarını dile getirerek, "Büyümemiz, inşallah, 2015 yılında 2014'e göre daha yüksek olacak, enflasyonumuz daha düşük olacak, cari açığımız daha düşük olacak. Yani hangi açıdan bakarsak bakalım, 2015 yılı 2014 yılına göre daha iyi bir yıl olacak" dedi.

Türkiye'nin yaptığı reformlarla önemli iş merkezi haline geldiğini vurgulayan Babacan, "İstanbul artık bütün coğrafyayı finanse eden bir şehir haline geldi. Bunların hepsi ülkemiz için, milletimiz için onur duyulacak gelişmeler" diye konuştu.

HDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın, Hazine'nin ihalesi yapılan projelerde özel şirketlerin borçları için garantör yapıldığı iddiasına da yanıt veren Babacan, projelerin yap-işlet-devret modeliyle yapıldığını, Hazine'nin borç üstlenim taahhütlerinin garantörlük değil, koşullu yükümlülük mahiyetinde olduğunu söyledi.

Babacan, bu yükümlülüğün şu ana kadar 3 proje için söz konusu olduğunu ve miktarının da 5 milyar 278 milyon dolar olduğunu kaydetti.

(AA)
Editör: TE Bilisim