Batılı devletlerin doğu sınırımızdaki şımarık işgalcisi Ermenistan Azerbaycanlı sivilleri hedef aldığı silahlı saldırıyla 30 yıllık sabrın sonunu getirmiş ve dağlık Karabağ özgürlüğüne kavuşturacak karşı askeri harekât başarıya ulaşmak üzereydi ki Paşinyan’ın ordularına nefes aldıracak ateşkes projesi devreye koyuldu. Fakat ‘esir, yaralı ve ölü değişimi maksatlı’ ateşkesin kabulünden hemen sonra Ermeniler yine sivil Azerbaycan bölgelerine atış yapınca sükûnetin diplomasiyle değil, ancak silahlı üstünlükle sağlanabileceği şeklindeki yorumlar öne çıktı.

Esasen Türkiye’nin Kafkasya ile bağlantı noktası olan Dağlık Karabağ’ın Ermeniler tarafından işgal edilmesi, 1990’lı yıllarda batılıların coğrafi, siyasi ve hatta lisani olarak Türk bütünlüğünü engellemek üzere planladıkları sinsi bir projeydi. Gerek Türkiye, gerekse Azerbaycan devletleri kurulan oyunu ve oyun kurucuları bilse de, bilhassa batılı silah envanterine muhtaç olmanın zafiyetinden ötürü harekât kabiliyeti sınırlıydı. Bugün Türkiye Akdeniz’de Ortadoğu’da, Kafkasya’da yürüttüğü topyekün mücadelede milli silah sanayiindeki gelişmelerin avantajını yaşıyor ve dünya ülkelerini de şaşkınlığa uğratıyor.

Bu arada; Azerbaycan askerleri karşısında darmadağın olan Ermeni cephelerine yardıma koşan PKK’lı teröristleri de unutmamak lâzım! 

Gelinen noktada; yıllardır Ermenileri mağdur göstermenin gayret ve mücadelesinde olan cenahta; belki de hüzün kıvamında tuhaf bir sessizlik hüküm sürüyor. Kim bilir belki de “Hepimiz Ermeniyiz” diye tempo tutmalarına imkân sağlayacak bir bekleyiş içindedirler!

**

Kim bu ateşin çocukları?

Akdeniz’de Yunanistan umdukları sonucu vermeyince Ermenistan-Azerbaycan çatışmasını körükleyenler, silahlı eylemlerde bulunacak takati kalmayan terör örgütü PKK’yı devreye alarak önce Hatay’da, ardından Kahramanmaraş’ta, Osmaniye’de, Mersin’de, Trabzon’da ve Adıyaman’da yerleşim yerlerine zarar verecek şekilde orman yangınları çıkarmaya başladı. Ormanda ve kırsal bölgelerde aynı gün 15 yangının çıkması planlı ve koordineli bir sabotajın yürütüldüğü ihtimalini güçlendirdi. 

Bilhassa Hatay’ın Belen ilçesinde başlayan yangın İskenderun ve Arsuz ilçelerine de sıçrayarak orman ve tarım alanlarının yanı sıra birçok ev, iş yeri, fabrika, depo ve taşıta zarar verirken dumandan etkilenen onlarca vatandaş hastanelerde tedavi altına alındı. Hızlı bir şekilde sabotaj ihtimalini araştıran emniyet güçleri ciddi ipuçları elde ederek tespit ettiği bazı şüphelileri gözaltına aldı. Daha yangın tam olarak kontrol altına alınmadan bir yandan da devletin sebep-fail araştırmasını hızlı ve başarılı bir şekilde sürdürebilmesi takdire şayandır.

Emniyet güçlerinin operasyonlarıyla beli kırılan PKK’nın yangınları üstlenirken “Ateşin Çocukları İnisiyatif Grubu’ ismini kullanması da dikkat çekiciydi. Zira HDP’nin önde gelen isimlerinden Hasip Kaplan’ın bir yıl kadar önce sosyal platformda “Güneşin ve ateşin çocukları destan yazacak” şeklinde ifadelerin yer aldığı bir mesaj yayınladığı da ortaya çıktı.

Yakın zamanda HDP’ye kol kanat germe çabasına giren muhalefet liderleri ya da sözcülerinin ateşin çocukları hakkında ne diyeceğini merakla bekliyoruz. 

**

Kıbrıs’ın ‘ver kurtulcu’ Akıncısı

İngiltere’nin 450 yıllık Türk Yurdu Kıbrıs’ı 1914’de ilhak etmesi, ardından Rumların 1931’de Yunanistan ile birleşme fikriyle Enosis ilan edip anarşist eylemler çıkarmaya başlamasıyla adada huzur ve güven kalmamıştı. Türk Ordusunun 1974 Barış Harekatıyla Rum mezaliminden kurtarılan Kıbrıs Türkleri 1983’de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ilan etmesiyle yeni bir dönem başlatılmış oldu. KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı merhum Rauf Denktaş’ın her konuşmasında hem de duygulu biçimde “Ana vatan-yavru vatan” vurgusu yapması halen hafızlarda olması gerek!

Yavru vatanın mevcut Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı bir konuşmasında “Barışı sağlamak için, Rumlardan aldığımız topraklardan, hepsini değil bir kısmını geri vermemiz gerekir” demiş.

Hezeyana bakın; Rumlardan aldığımız; diyor.

Garabete bakın; Bir kısmını geri vermemiz gerek; diyor.

Adı Mustafa, anlamı ise seçilmiş, demek.

Soyadı Akıncı, anlamı ise düşman topraklarına akın yapan savaşçı, demek.

Şimdi siz söyleyin; Mustafa Akıncı, kimin akıncısı?

Bir de işin halk yönü var!

Hafta sonunda yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kıbrıslı Türklerin yaklaşık yüzde 30’u “Topraklarımızın bir kısmını Rumlara vermeliyiz” diyen Akıncı’ya oy vermiş.