Determinizm’de bir yargı vardır. “Her tercih bir vazgeçiştir.” der. Eğer bir yolda yürüyorsanız başka bir yolu yeğlememişsinizdir. Eğer bir

Determinizm’de bir yargı vardır.

“Her tercih bir vazgeçiştir.” der.

Eğer bir yolda yürüyorsanız başka bir yolu yeğlememişsinizdir.

Eğer bir araba almışsanız başka bir sürü seçeneği elemişsinizdir.

Eğer bir arkadaş edinmişseniz kendinize veya bir kadın ile evlenmişseniz; bir başkasını es geçmişsiniz veya görmezden gelmişsinizdir.

Ya da birileri sizi değerlendirmeye almayıp daha uygun birisiyle evlenmiştir.

İşte bu yüzden, her tercih bir vazgeçiş ve belki de göreceli bir kaybediştir ya da kazanımdır.

Burası ince bir nokta çünkü…

76 yaşında bir amca anlattı. Gençliğinde, mahallesinden konuştuğu bir kız varmış. O kız ile uzun yıllar görüşmüşler. Birbirlerini seviyorlarmış da…

Bir gün amca, bir asker arkadaşını ziyarete gitmiş ve birkaç gün kaldığı o memlekette asker arkadaşının komşu kızı ile karşılaşmış.

Kız ile bakışmışlar ve gözleriyle anlaşmışlar. Sonrasında da olay somutlaşmış, aile kızı vermeye teşne olmuş.

Amca memleketine dönmüş, mahalledeki kız arkadaşına durumu anlatmış ve onunla bir gelecek düşünmediğini, evlenmek için bir başkasını bulduğunu, kendisini anlayışla karşılamasını söylemiş.

Tabii kız çok ağlamış sızlamış, amca da gözyaşlarına boğulmuş ama o kararını çoktan vermiş.

Ve amcanın o günden sonraki hayatı başka türlü gelişmiş.

Asker arkadaşının komşu kızı ile evlenmiş, iç güveyisi de denilebilecek şekilde oraya yerleşmiş ve ziyaret için geldiği memleketin eniştesi olarak, 76 yaşına kadar kendi anlatımıyla huzur dolu bir hayat yaşamış.

Bu da bir tercih ve vazgeçiş hikâyesi işte… Mahallesindeki o kız ile evlenseydi, amcanın hayatı farklı bir yöne evrilecekti ve kaderi de başka türlü olacaktı.

Şimdi gelelim esas konumuza… Eğer hukukunuzun olduğu bir insan, eşiniz veya dostunuz, sizin sözünüzü dinlemiyorsa, kendi bildiğini okumaya devam ediyorsa, belki de pasif agresif bir tavır sergileyip sizi sinir ediyorsa, evlere sığamayıp vaveyla koparmaya hiç gerek yok aslında.

Çünkü muhatabınız sizin öfkelenmenizi, mutsuz olmanızı açıkça görmezden geliyordur, durumun sonucu itibariyle sizi önemsemiyordur aslında. Yani kendisinde ve kendi doğrularında karar kılıyordur.

Bu durumda (size ne kadar değer verdiğini ve saygı duyduğunu söylerse söylesin) kendi gerçekliği seçeneğini kullandığı için sizden vazgeçiyordur bir bakıma.

Bu kadar basit… Ama insan öyle bir varlık ki bazan en basit, çok iyi bildiği ve bir merkeze konumlandırdığı şeylerin altında bile kalıp ezilebiliyor.




Tabii olayın başka bir boyutu daha vardır.

Belki de siz öfkelenerek, kendinizi haksızlığa uğramış sayarak, mesafe koyarak pasif agresif bir tavır sergiliyorsunuzdur ama bunun farkında değilsinizdir.

Hem, neden insanlar sizden vazgeçtiklerinde, müşterek kurmuş olduğunuz yaşantınıza uygun davranmadıklarında huysuzlanıyorsunuz?

Böyle bir hakları var öyle değil mi?

Bunu bilmeniz ve kendi çapınızda çözümleme yapmanız işinize de yarayabilir üstelik...

Çünkü siz de delilenmek yerine, o insana karışmayacak ve pasif agresif bir tavra gerek kalmayacak bir noktaya alabilirsiniz kendinizi…

Sonrasında da olaylara daha sağduyuyla ve insanların tercih haklarına saygı duyarak yaklaşabilirsiniz.

Dedik ya, determinizm’de bir yargı vardır. Tercih edildiğinizde, düşüncelerinize önem verildiğinde veya vazgeçildiğinizde de aynı duruşu sergilemeniz gerekmiyor mu? Çünkü hayat bunu öğretiyor insana.

Bunu hayatınıza giydiremediğiniz veya göz ardı ettiğiniz takdirde öfkeli, gergin ve pasif agresif tavırlar sergileyen bir insan oluyorsunuz. Bu da sizi aşağıya çekiyor…