Seçim öncesi açıklanan; ekonominin üç yıllık orta vadeli programında küçük revizyonlar oldu. Bu orta vadeli planlar önemli; çiftçimiz, işadamı

Seçim öncesi açıklanan; ekonominin üç yıllık orta vadeli programında küçük revizyonlar oldu.
Bu orta vadeli planlar önemli; çiftçimiz, işadamımız, emekçimiz, emeklimiz hepimiz takip ediyor, önemsiyoruz. Bu plana uygun geleceğimizi programlıyoruz.
Önümüzdeki dönem büyüme hedefi öngörülüyor mu?.. Milli gelir ne olacak?.. Kişibaşı milli gelir, enflasyon, işsizlik, dolar ne olacak?.. Sorularının cevaplarını arıyoruz.
Hiçbir ekonomi yeni hedef belirlerken küçülme öngörmez. Çiftçimiz, sanayicimiz de öngörmez, hükümetler de öngörmez. Her zaman hedef bir önceki dönemin üzerine koymaktır. Büyüme, kişibaşı milli geliri, enflasyonu, işsizliği, doları düzene sokar.
Büyüme sayesinde dolar ülkemize gelmeye başlar, dolaşım sağlanır. Dolara ihtiyaç duyulduğunda bulunabilirse Türk liramız değer kazanır. Enflasyon düşer. Sanayimiz yatırım yapma imkânı bulur. İşsizlik azalır.
Küresel dünyada dolar talep ettiğimizde bulamazsak, herşey ters gider.
Yeni açıklanan programda, 2016 yılı ortalama dolar kuru 3 TL, 2017 yılında ise 3,12 TL öngörülmüş. 2016 yılı ortalama kurunun şimdiden üzerindeyiz, dolar 3,05 TL’yi gördü. Görünüşe göre kur tahminleri çok iyi niyetli yapılmış.
Ekonomi, psikolojik olarak olumlu hava ister. İyimser kur tahmini piyasalar için önemli. Moraller yüksek olmalı, moral ekonomiyi besler.
Geçen yıl döviz kurunda devalüasyon olduğunda, milli gelirimiz 800 milyar dolardan bir anda 736 milyar dolara gerilemişti. Milli gelirimiz %8 küçülmüştü. Türk liramız değer kaybetmiş, varlıklarımız erimişti. Kişibaşı milli gelirimiz ise 11 bin dolardan 9,3 bin dolara gerilemişti.
Fakat bunlara rağmen 2015 yılında %3’lük bir büyüme açıklanması bekleniyor. Birçok olumsuzluğun üst üste gelmiş olmasına rağmen büyüme var.
Düşünsenize, 2015 yılında terör hiç olmadığı kadar arttı, çok şehit verdik, aileler kalabalık yerlerde dolaşmaktan kaçınıyor, komşu ülkeler ile savaşın eşiğine geldik, bol bol savaş senaryoları konuşuldu, ihracat durdu, ilk seçimlerin ardından 4 ay seçim hükümeti ülkeyi yönetti, fakat yine de büyüme sağlanabilecek.
Bu büyüme tamamen halkın tasarrufları ile sağlanabilmiş bir büyümedir. Açıkçası bu durum sadece kocaman yürekli, cefakâr insanların yaşadığı yerlerde görülebilir.
Maalesef ki ekonomideki %3’lük büyüme bizi mutlu etmez. Refah için, diğer ülkeler ile rekabet edebilmek için, Türk lirasının tekrar değer kazanabilmesi için minimum %10 ve üstü büyümeye ihtiyacımız var. Buna potansiyelimiz, işgücümüz de var.
İhracatı artırmak, ithalatı azaltmak, tarımı, üretimi ve kapasite kullanımını artırmak temel hedefimiz olmalı.
Açıklanan üç yıllık orta vadeli program gayet iyimser, inşallah artırarak muvaffak oluruz.
Lâkin; ceket almak için gardırobun kapağını açtığımızda, hiç beklemediğimiz bir anda içeriden bir tavşanın bize doğru zıpladığını görürseniz, bir sihirbazın şapkasından tavşan çıkarması gibi olmaz, çok fazla şaşırır ve etkileniriz. Olduğumuz yerde zıplar, hatta korkarız.
Başarılı olacağını varsaydığınız bir program, olumsuz sonuçlandığında şaşkınlık oluşur. Geçmiş yılların bütçesini, fiiliyat ile karşılaştırdığımızda Türk lirasının bu kadar değer kaybedeceği öngörülememişti.
Türk lirasının değer kaybı ile; yukarıda bahsettiğimiz tüm rasyolar negatif etkilendi. Hiç ummayacağımız savaş senaryoları gündem oldu. Terör hiç beklemediğimiz şiddette arttı. Varlıklar eridi.
Varlıkta erime olumsuzluğun dibidir, çünkü taviz getirir...
Halk şaşkın ve hatta hiç beklemediği bir anda üzerine zıplayan tavşan misali korku içinde. Bu şaşkınlık iyidir, merak etmeyi sağlar. Merak ise harekete geçmeyi sağlar. “Hareket” doğruyu bulmaya sebep olur.
Bir sihirbaz şapkadan tavşan çıkarttığında, beklentimiz olduğu için şaşırırız ama güler, eğleniriz. Bu iyimser bütçe programının başarı ile sonuçlanması bizi gülümsetir. Hatta çok zor ve iyimser görünen bütçe programlarının devamlı olarak başarı ile sonuçlanması hayranlık uyandırır.
Lâkin, geçmişteki tutmayan programlara inananlar ve buna uygun yatırım yapanlar, beklemedikleri bu sonuçlar yüzünden şimdi korku içinde.
Son yıllarda kaç kere güldük ki?.. Hep bir şaşkınlık, hep bir korku...