Hey çapsız bu yazım sana!!! Hani her gün eline gazeteyi alıyorsun da bana yazı yazmış mı? diye bakıyorsun ya.  İşte artık korkularının başlan

Hey çapsız bu yazım sana!!!
Hani her gün eline gazeteyi alıyorsun da bana yazı yazmış mı? diye bakıyorsun ya. 
İşte artık korkularının başlangıcı için küçük bir giriş yapayım.
Seni muhatap almalımıyım bilemiyorum???
Ama amacım senin şahsında, ha gerçi şahsiyetsizliğinde tüm çapsızlara tıkırdatacağım.
Korkma bu ilk… Daha da arkadan gelecek yazılarım var.
Yanına bırakmam, yarına hiç bırakmayacağım.
Hımmm!!! Yazı içinden şikayet edeceğin unsurlarda bulamayacaksın. Herkes senin gibi bir çapsıza yazdığımı bilecek ve çapsızlığını tescilli bir biçimde ortaya koyacağım. 
Hey çapsız!!!!
Aya, “Han” olsan ne olur? 
Adam olmadıktan sonra.
Yol, “Al”dığın mecra hak olsa ne olur?
İnsanlıktan nasibini almadıktan sonra.
MAKAMDAN GÜÇ ALAN ZAVALLI!!!
Bazı insanlar vardır, hani makama asalet kazandırır. Makamı güçlendirir, onunla beraber makam neşvünema bulur. Bazı küçük adamlar da vardır ki, makamdan güç alarak kendilerini o makamda ebedi kalacak gibi hareket ederek, küçülebilir. Her bulunduğu ortamda tavır,  hal, davranış ve sözleri ile insanların tüylerini diken diken etmekten geri durmayan itici, itici olduğu kadar da iğneli bir üslupla etrafını kırıp döken, bir zavallıdırlar.
Bu dünya ne sana, ne de bana kalmaz.
Sultan Süleyman’a kalmadı ki sana kalsın.
Hem sen kimin işin ki sürekli sağa sola havlayıp ile burnundan kıl aldırmıyorsun.
Unutma bu dünyanın bir sonu var. Hele ki senin oturduğun koltuğun yarını hiç yok…
Yarın birileri o koltuğu altından çeker alırsa bir yerlerinin üzenine oturursun da haberin olmaz.
İnsanların içine o koltuk olmadan çıkamazsın ona göre…
Çarşıda, pazarda, esnafın içinde nasıl dolaşacaksın.
Makama güvenerek yola çıkanlar, unutma yolda kalır.
ADAM OLMAK BAŞKADIR, ADAMCIK OLMAK BAŞKA
Görünce adam zannettiğin, konuşunca bu adamlıktan zerre miktarı nasibini almadığını gördüğün kişileredir, yazımın başlığı.
Nedendir bilinmez? 
Zayıf karakterli, görünüşte kocaman kocaman duran ama içi kof ve makam sevdalısı zavallı acınacak insanlardır bunlar.
Makamı uğruna, koltuğu bahasına her şeyini vermeye hazırdır bu tipler.
Sıkça alkış yapma eğiliminde olan bu şahsiyet yoksunlarının işleri güçleri vitrin yapmak, ona buna caka satmaktır.
Takiyye kültürünü bünyelerinde eritmiş olan şahsiyet düşkünü, makam budalalarının kullanılmaya elverişli olmaları da bir başka realitedir.
Bu türün insanların seni iki dakika içinde satmaya ve yarı yolda bırakmaya meyilleri vardır.
Görüntü, reklam ve bundan sonra gelecekleri makam tüm dertleridir.
Bunun için dini, milliyeti, ideolojiyi kullanmaktan geri durmayan bu güruhun yaptığı işlerde de ihlas ve samimiyet yoktur.
Arkadan konuşma, kumpas vari planlar bu karakterlerin ortak özelliklerindendir.
Âli İmrân-77: Şüphesiz, Allah’a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir karşılığa değişenler var ya, işte onların ahirette bir payı yoktur. Allah, kıyamet günü onlarla konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temizlemeyecektir. Onlar için elem dolu bir azap vardır.
Senin sağ eline makam, şan-şöhreti, sol eline ihaleyi, dünyanın cazibedar şeylerini koyunca, şeriattan da, dâvândan da vazgeçtin!
Yahudilerden, nimetlerin en büyüğü olan hak dini reddedip ahiret kurtuluşundan mahrum kalma pahasına, bunlarla mukayese edildiğinde hiçbir değer ve anlam ifade etmeyen dünya malı, dünyevî mevki ve itibar peşinde koşmamaları istenmektedir. 
"Ayetlerimi az bir karşılık ile satmayın." mealindeki ifade, Allah'ın yüce ve kutsal kitabını ve dinini kişisel ve maddî çıkarlar için kullanıp yanlış yorumlayanlara, haramları helâl, helâlleri haram göstermeye kalkışanlara karşı kesin bir uyarıdır. (bk. Ateş, I, 155-156; İbn Âşûr, 1,467-469; Kur’an Yolu:I/52-53)
Bu mealdeki ayetlerin anlattığı hususlar, gerçekten belli bir para karşılığı ayetlerin satımını gerçekleştirmek değildir. Bilakis, "dinlerini dünyaya satmak." Allah’ın indirdiği ayetlerinde ortaya koyduğu emir ve yasaklarını -fani dünya hayatının değersiz menfaati uğruna- çiğnemek, kalplerindeki imanlarına rağmen, şeytanın ve nefs-i emarenin telkinlerine boyun eğmek gibi süflî ve aşağılık bir konumun sergilenmesi söz konusudur.
PEKİ, İYİ BİR YÖNETİCİDE OLMASI GEREKEN VASIFLAR NELERDİR?
Yöneticilerin sahip olması gereken özellikleri sınıflayan “üç özellik yaklaşımına” göre yöneticiler, belirli entelektüel özelliklere, karakter özelliklerine ve sosyal özelliklere sahip olmalıdır.
Entelektüel Özellikler: Genel kültür, mantıklı olma, analiz yapabilme, sentez yapabilme, sezgi gücü, hayal kurabilme, muhakeme yapabilme, konsantre olabilme, açık olma gibi özellikler.
Karakter Özellikleri: Dengeli olma, uyum, dikkati ihtiyat, girişkenlik, hafıza gücü, dinamiklik, kararlılık, düzenlilik, yöntemli çalışma, çabukluk, ciddi olma gibi özellikler.
Sosyal Özellikler: Dış görünüm, hitap edebilme, grubu anlayabilme, iş disiplini, işbirliği, kendinin ayarlayabilme gibi özelliklerdir.
Yöneticinin sahip olması gereken özellikler ayrıntılı olarak aşağıdaki sistematik içinde toplanabilir.
a. Yönetici Bilgili Olmalı: Yönetici, öncelikle yönetim biliminin temelini oluşturan teorileri bilmeli. Teori, yöneticiyi gerçeğe götüren en güvenilir araçtır. Uygulama yapabilmek için teoriden daha iyi bir rehber yoktur. Ayrıca yönetici, yönetim ile ilgili teorilerin yanında yönetim ilke ve teknikleri ve süreçlerini de ayrıntılı olarak bilmelidir. Yöneticilik yaptığı alan hakkında da bilgi sahibi olmalıdır.
Yönetim bir sosyal bilim alanı olduğuna göre, yönetici; siyaset bilimi, ekonomi, sosyoloji, psikoloji, antropoloji, tarih ve edebiyat gibi alanlarda bilgili olmalıdır. Çünkü bu alanların kazandıracağı çerçeve, yöneticilik uygulamalarına doğrudan veya dolaylı olarak katkı sağlar.
b. Yönetici Yetenekli Olmalı: Yönetici, sorun çözme, temsil etme, görüşme yapabilme, karar verme, yazılı ifade, konuşma, analiz yapma, sentez yapma, planlama gibi alanlarda yetenekli olmalıdır.