Kıtalararası uçan ilk insan olmasından dolayı sadece Türkiye’de değil, dünyada da çokça merak edilen ve bundan dolayı biyografisi en çok merak edi

Kıtalararası uçan ilk insan olmasından dolayı sadece Türkiye’de değil, dünyada da çokça merak edilen ve bundan dolayı biyografisi en çok merak edilen kişilerden biri olan ve yine ismi binlerce fenlere vakıf anlamına gelen Hezarfen Ahmed Çelebi, gerçekten de uçtu mu?
İddianın geçtiği devir şiddetiyle nam salmış Dördüncü Murat Devri’dir. Sultan Murad devri bütün şiddetine rağmen sanat, fikir ve bilim adamlarının yoğun olarak yaşadığı bir devir olur. Nefi, Koçi Bey, Kâtip Çelebi gibi nice şair ve düşünür bu dönemde yetişir. Bunlardan biri de yazmış olduğu seyahatnamesi ile meşhur olan Evliya Çelebi’dir. Hezarfen Ahmed Çelebi’nin uçtuğunun iddia edildiği tek kaynak da Evliya Çelebi’nin bu seyahatnamesidir.
Seyahatnameye göre, ilk uçma denemelerini Okmeydanı’nda yapan ve başarılı olan Hezarfen Ahmed Çelebi, ‘Kartal Kanatları’ adı verilen kanatlarıyla ve esmekte olan lodosun yardımıyla Galata Kulesi’nden havalanmış, uçarak boğazı geçtikten sonra Üsküdar’da bulunan Doğancılar Meydanı’na inmiştir.
Seyahatnameye göre, bu harikulade olayı sadece İstanbul halkı değil, Sultan Murad da izlemiştir. Sarayburnu’nda bulunan Sinan Paşa Köşkü’nde, Hezarfen’in bir kuş gibi gökte süzülüşünü ilgiyle izleyen Sultan, kendisini huzuruna çağırtmış ve bir kese altınla yani 100 bin akçe ile ödüllendirmiştir.
Olayı fizik ve fiziğin yan dallarından biri olan aerodinamik kanunları bağlamında değerlendiren uzmanlar, Galata ve Doğancılar Meydanı arasındaki yaklaşık 3200 metrelik uzunca mesafenin, kas gücüyle aşılmasının imkânsız olduğu kanaatindedirler.
Olayı ele alan kimi tarihçiler de vakayı reddetmemekle beraber gerçekliğine kuşkuyla yaklaşmaktadırlar. Tarihçilere göre, Hezarfen’e verildiği iddia edilen bir kese altınla ilgili mali arşivlerde herhangi bir kayıt bulunmaması, Seyahatname dışında hiçbir kaynağın bu son derece önemli olaydan bahsetmemesi ve yine Evliya Çelebi’nin abartılı üslubundan dolayı olay kuşku uyandırıcıdır.
Ancak Seyahatnamede en az uçma hadisesi kadar dikkat çeken bir bilgi daha vardır. Seyahatnameye göre, Hezarfen’in uçuşuna hayran kalan ve onu bir kese altınla ödüllendiren Sultan Murad, bu tip adamaların tekin adamlar olmadıkları ve böyle kişilerin bekasının caiz olmadığı düşüncesiyle Hezarfen’i Cezayir’e sürgüne göndermiştir.
Uzmanların ve tarihçilerin görüşlerine rağmen bir an için Hezarfen Ahmet Çelebi diye birinin yaşadığını ve de uçtuğunu kabul edersek bu durumda Dördüncü Murat’ın tavrını nasıl anlamalıyız? Gerçekten de Sultan Murat, bu çok değerli bilim insanının varlığını temsil ettiği devleti veya kendisi için tehlikeli mi gördü? Eğer vaka tam da Evliya Çelebi’nin anlattığı gibi yaşandı ise bu durumu Sultanın kişiliğinde aramak icap edecektir.
Çünkü Sultan Murat henüz 11 yaşında ve çocuk denilebilecek bir yaşta sultan olmuş, uzun yıllar annesinin vesayetinde bir gölge gibi tahtında oturmuştu. Ne zaman ipleri eline almaya çalışsa annesi onu oyun ve eğlenceye sevk etmek suretiyle oyalamış, devleti idare etmesine fırsat vermemişti.
Yirmi yaşlarına gelip idareyi ele aldığında devlet otoritesinin tamamen iflas ettiğini fark eden Sultan Murat, bu otoritenin ancak şiddetle sağlanacağı düşüncesiyle o güne kadar görülmemiş çapta bir sertlik sergileyecektir. Kahvehaneler kapatılırken, içki ve tütün yasaklanacak, Revan ve Bağdat seferlerinde sırf tütün içtikleri için birçok insan katledilecek, Padişahın korkunç öfkesinden sadece tütün içenler değil şeyhülislam dahi nasibini alacak ve Sultan Murat, o güne kadar hiç yapılmayan bir şeyi yapıp Şeyhülislamı katledecektir.
Çocukken şahit oldukları onca kargaşa ve askeri isyanlar dolayısıyla adeta paranoya yaşayan Sultan Murat, annesi dâhil hiç kimseye güvenmemektedir. Tahtı kaybetme endişesiyle kardeşleri Bayezid, Süleyman ve Kasım’ı öldüren Sultan, 28 yaşında hem iktidarının hem de gücünün zirvesindeyken duçar olduğu ağır bir hastalıkla yatağa düşer. Doktorların bilinçli olarak kendisini iyileştirmedikleri zannıyla tek veliaht olan Şehzade İbrahim’in de öldürülmesini emreder ancak Kösem Sultan bu emrin görevlilere ulaşmasını son anda önler.
O halde Evliya Çelebi’nin abartılı üslubuna rağmen şayet bu uçma hadisesi yaşanmışsa canını emanet ettiği askerlerini, kardeşlerini hatta annesini dahi bekası için tehdit olarak algılayan Sultan Murat’ın, Hezarfen’i tehlikeli görüp İstanbul’dan uzaklaştırması uzak bir ihtimal olmasa gerektir…