Kan basıncı, damarlardaki kanın akım sırasında damar duvarlarına yaptığı basınçtır. Hipertansiyon, kan basıncının çok yüksek olduğu durumdur.

Kan basıncı, damarlardaki kanın akım sırasında damar duvarlarına yaptığı basınçtır. Hipertansiyon, kan basıncının çok yüksek olduğu durumdur.
Kan basıncı ikili sayılar olarak yazılmaktadır. İlk (sistolik) sayı, kalp kasıldığında veya attığında kan damarlarındaki basıncı temsil eder. İkinci (diyastolik) sayı ise kalbin atışlar arasında dinlendiği sırada damarlardaki basıncı temsil eder. Halk arasında bunlara sırasıyla büyük ve küçük tansiyon denilir.
İki farklı günde ölçüldüğünde, her iki gündeki sistolik kan basıncı ölçümleri 140 mmHg veya 140 mmHg’nin üstünde çıkıyorsa ve/veya her iki gündeki diyastolik kan basıncı ölçümleri 90 mmHg veya 90 mmHg’nin üstünde ise, hipertansiyon teşhisi konulur.
SESSİZ KATİL
Hipertansiyon "sessiz katil" olarak adlandırılır. Hipertansiyonu olan çoğu kişi durumundan habersizdir, çünkü herhangi bir uyarı belirtisi veya semptomu olmayabilir. Bu nedenle kan basıncının düzenli olarak ölçülmesi oldukça önemlidir.
Ortaya çıkabilecek semptomlar ise sabahın erken saatlerinde baş ağrıları, burun kanamaları, düzensiz kalp ritimleri, görme değişiklikleri ve kulaklarda vızıltıdır. Şiddetli hipertansiyon, halsizlik, bulantı, kusma, anksiyete, göğüs ağrısı ve kas titremelerine neden olabilir.
ETKİLİ BİR ÇARE: DOĞRU BESLENME
Yaşam tarzı değişiklikleri ve doğru beslenme tedavisiyle hipertansiyon hastalarının kan basınçlarında düşme, ilaç kullanıyorlarsa ilaç sayısında ve dozunda azalma, ilaç etkinliğinin artması ve hipertansiyonla birlikte görülen diğer komplikasyonlarda düzelme gözlenmektedir.
Obezite, hipertansiyon için bir risk faktörüdür. Yapılan çalışmalarda hipertansiyonu olan erkeklerin %70’inde, kadınların ise %60’ında aşırı yağlanma tespit edilmiştir. Doğru zayıflama hipertansif hastaların çoğunda anlamlı miktarda kan basıncı düşmesi sağlamıştır. Zayıflamayla birlikte uygulanan fiziksel aktivite kan basıncındaki düşmeyi artırmaktadır.
TUZA DİKKAT!
Tuz ve sodyum kavramları karıştırılmamalıdır. Klorür sodyumun etkisini artırmaktadır. Sodyum, çoğunlukla sofra tuzu/sodyum klorür şeklinde gıdayla alınmaktadır. Sodyum bikarbonat gibi diğer şekillerde alındığında sodyumun kan basıncı artırıcı etkisi fazla değildir. Kan basıncı düşüklüğünün sağlanması için ortalama 5 haftalık tuz kısıtlaması yapılmalıdır. Hastalara günde 5 gramdan az tuz tüketmeleri önerilmektedir. Diyetle alınan sodyumun önemli bir kısmı işlenmiş gıdalardan gelmektedir. Bu tür gıdalardan kaçınılmalı ve sofrada tuzluk kullanılmamalıdır. Sodyum kısıtlaması antihipertansif ilaçların etkisini artırır.
Diyette, taze meyve ve sebzelerden sağlanan potasyum hipertansiflerde kan basıncını düşürmektedir. Günde ortalama 14 g lif tüketenlerde kan basıncında düşme olduğu gözlenmiştir. Lifli gıdalar daha fazla potasyum, daha az sodyum içermektedir.
Omega-3 çoklu doymamış yağ asidi günde 3-6 g alındığında hipertansiflerde sistolik kan basıncında 4 mmHg, diyastolik kan basıncında 3 mmHg düşme sağlamaktadır.
Hipertansiyon hastalarının alkol kullanımlarını sınırlandırmaları, sigara kullanımlarını ise sonlandırmaları gerekmektedir.