Bu yıl da özellikle savaşlar içinde insanların birbirini anlamadığı, anlamak istemediği, hastalıkların, açlıkların, inşaatların, yeşili gözard

Bu yıl da özellikle savaşlar içinde insanların birbirini anlamadığı, anlamak istemediği, hastalıkların, açlıkların, inşaatların, yeşili gözardı eden gözler yılı olarak tarih sayfalarında yerini alırken, 2016 ya paldır küldür giriverdik.
Öncelikle tüm dünya için barış diliyorum. Ölümü her canlı zaten tadacak dememişler mi, e bu ne hırs, kin, nefret?
Hepimiz aynı kefedeyiz aynı kader arkadaşıyız. Paylaşılamayan ne?
Kesinlikle anlayamıyorum. Güzellikleri yaşamak paylaşmak varken… Üstelik o kadar kısa verilen zaman diliminde.

Ortalıkta bu kadar kötü haber varken güzel bir şey yazmak gerçekten zor.
Şunu yazayım yok yazmayayım.
Bunu yazayım yok yasak olur.
Gocunur gocunurlar
Onu yazma bunu yazma
Söz olur, göz olur
Yanlış olur.
Peki o zaman…
Bugün…
Sıfır kilometre bir yıl için.. güzel bir hikayem var.
Çığlık çığlığa ada vapurunun arkasından uçarken, son yıllarda kent merkezlerine kadar da inen martılar.
Hiçbir kuş bu kadar ses çıkararak uçmazken, hiç düşündünüz mü ki martılar niye çığlık atar?
Bilir misiniz ki neden çığlık çığlığa delirmiş gibi uçarlar.

Çünkü onlar iki sevdalının aşkına şahitlik etmiştir.. Çünkü onlar bir aşkın yokoluşuna sebep olmuştur.

İşte onların hikayeleri;
Yüzlerce yıl önce birbirini gören bir prenses ve fakir genci ayırmak isteyen kral, genci denizin ortasında bir fenere hapseder. Ama gençler sevmişler bir kere birbirlerini unutmak öyle kolay mı bu yürekte. Genç martılarla dertleşir, prensese yazdığı mektupları onlara okur, sonra martılar üzülür bu ayrı aşklara. Onlar da böyle bir sevdadan doğmamışlar mıdır.. ve delikanlının mektuplarını taşımaya başlarlar prensese. Böylece hergün prenses ve delikanlı mektuplarla anlatırlar sevdalarını.
Ama birgün kral görür pencereye konan martının ağzındaki mektubu.. Herkes korkuyla beklerken kral gider sarılır kızına. Martılar bile anladı sevdanızı ben anlayamadım der. Tez getirtiyorum düğün hazırlıklarına başlayın. Prenses o sevinçle hemen mektup yazıp haber vermek ister aşkına. Mektubu taşıyacak martıya da hepsinin düğüne davetli olduğunu söyler. Martı mektubu tam fenere götürürken arkadaşlarına söyler düğünü. O sırada düşürür mektubu denize. Bütün martılar üzüntüyle mektubu aramaya başlarlar. Ama bir türlü bulamazlar. Delikanlı üzüntüyle sevgilisinin kendisine cevap vermemesine içerler. Kendi mektuplar yazar ama gönderecek martı yoktur etrafında. Hepsi çığlık çığlığa denizin üzerinde uçmaktadırlar. Anlar ki prenses ona yazmamıştır, anlar ki martılar üzüntüden yanına gelememektedir, anlar ki bütün bu çığlıklar onun biten sevdası içindir.
Ve delikanlı kendini kayalıklardan aşağıya atar.
İşte o gün bugündür martılar çığlık çığlığa bulamadıkları o mektubu ararlar.
Şimdi, varın siz bu hikayenin neresinde olabilirsiniz düşünün…
Sevgiyle kalın
Sevgiyle kal
“Hoşgeldin Yeni Yıl”