ALLAH insanı yaratırken çeşitli duygular vermiş, iyi ve kötü duyguları ruhumuza kodlamıştır. Yalnız tüm bu duyguları ne yönde ve nasıl kullanma

ALLAH insanı yaratırken çeşitli duygular vermiş, iyi ve kötü duyguları ruhumuza kodlamıştır. Yalnız tüm bu duyguları ne yönde ve nasıl kullanmamız gerektiğini belirtmiş olmakla birlikte. Serbestçe ve dilediğimiz gibi kullanabilmek adına hür irade vermiştir insanoğluna.
Yaptığımız her eylem, bizim hür irademizle aldığımız kararlardır. Bunun sonucu olarak da ilahi adalette amellerimiz, bizim ebedi hayatta nasıl bir hayat süreceğimize yine biz kendimiz karar vermekteyiz aslında. Tabi, burada yanlış anlaşılmasın, Allah’ın rahmeti olmadan ibadetlerimiz bizi ebedi âlemde iyi bir hayat sürmemizi sağlayamaz. Çaba ve gayret etmek bizden, takdir yaratandan. Kazanacağımız mükâfatı biz kendimiz kazanmış olacağız. Bu zevki tatmamızı istiyor belki ’de yaratan. Başka bir deyimle bileğimizin hakkıyla kazandığımız mükâfatın tadına varmamızı sağlamaktadır aslında.
Tanrı, mademki her şeye muktedir, bizleri her türlü günahtan alıkoyacak, günah işlememizi engelleyecek şekilde yaratsaydı ki melekler bu sınıftadır. Geçici olarak geldiğimiz yaşam denilen süre içerisinde hanın bir kapısından girip, öbür kapısından çıkacak kadar kısa olan bu süre zarfında farkındalıklı bir şekilde yaşayabilmek, bir yolcu olduğumuzun farkına vararak ömür sürmektir. Yol üzerinde ilerlerken kırp dökmeden yürüyebilmektir insanca yaşamak.
Geçici dünya malına tapmadan, paranın pulun kölesi olmadan onurlu bir yaşam her şeyin üstündedir muhakkak. Mademki bu dünya imtihan dünyası diyor yüce yaratan, herkesi farklı deneniyor, lakin her imtihanın tek sebebi vardır, içimizdeki kötü ve iyi duyguların hangisine yenildiğimizdir.
Fakir iken kimseye zararı dokunmayan birine bazen tanrı mal, mülk, bazen de makam ve şöhret vererek dener. Kişi, makam ve paraya kavuşunca kişiliğini koruyup koruyamadığıdır asıl mesele.
Hangi durumda olursak olalım, her halimiz geçicidir. Güzellik, güç, makam, mevki ve maddi durumlar geçici değerlerdir. Kalıcı değerlerimiz ruhumuz ve kişiliğimizdir.
Hocalarımız hep anlatırlar, duadır bir nevi: “Allah amel defterinizi sağ taraftan verelerden eylesin” denir. Aslında iyi ve kötü amellerimizi defterimize işleyen, biziz. ALLAH her insana vicdan diye bir şey vermiş. Yaptığımız eylemlerin niteliğine göre vicdanımızı ya karartmaktayız ve yahut onu daha huzurlu kılmaktayız.
Aslında yazılan defter değil, vicdanımızın biraz daha köreldiğidir. Ebedi hayata merhaba dediğimiz an itibariyle vicdanımızın rengi bizim ahir hayatta nasıl bir hayatın beklediğinin habercisidir. Gözlerimizi kapadığımız anda sorgu ve sualimiz bitmiştir.
Vicdanı körelme denen veya türkülerimize konu olan kara vicdanlı kelimesi kötü eylemlerimizin sonucunda kapkara bir vicdana sahip olduğumuzdur. Allah kimseye vicdan körlüğü vermesin.
Çocuklarımızı yetiştirirken onlara neyin daha önemli olduğunu açıklayamamış olmamızdan dolayı nasıl bir gençlik diye sürekli hayıflanırken, sebebin biz büyükler olduğunu maalesef unutuyoruz. Onlara başarı demek para ve kariyer demektir fikrini pompalarken, iyi adam olmanın daha önemli olduğunu anlatmayı unutuyoruz.
Çünkü başarı iyi olanı takip eder, sürekli başarıyı parayla kısıtlayan bir akıl sonucunda vardığımız yer egoistlikle suçladığımız gençleri yaratmış olacağız.
Ne ekersek onu biçeceğimizi asla unutmamalıyız. Rüzgâr eken fırtına biçecektir muhakkak.