'Ne postacı semtime uğrar  Ne turnalar selam getirir ' Nefes almakta zorlandığım sıcak bir pazar sabahına daha uyanmıştım. İsteksiz bir uyanı


'Ne postacı semtime uğrar 
Ne turnalar selam getirir '

Nefes almakta zorlandığım sıcak bir pazar sabahına daha uyanmıştım. İsteksiz bir uyanıştı. Zira haftalardır tek damla yağmur düşmemişti yaşadığım semte. Tatlı bir uykuya hasret kalmıştım. Gürültülü biçimde sokaktan geçen arabanın sesiyle güne başlamak sinirlerimi germişti. Verandaya geçtim, önce çevreyi biraz seyretmek istedim. Diğer günlere nazaran hava hafiften esintiliydi ...Yaprakların aşk serenatlarına şahit olmak huzura davetti adeta benim için. Karşıdaki giriş kapısı mavi olan iki katlı beyaz boyalı beton binaya dikkatlice baktım, uzun zamandır bu sokakta oturmama rağmen sürekli ev sahibi değiştiği için kimlerin bu evde yaşadıklarını ve yaşam tarzlarını hiç bilemedim. Eve sıkıca sarılmış pembe renkli 'begonvil' gözlerime adeta bayram ettirdi. Nasıl da sarmalamıştı beyaz badanalı taş duvarları?  Sanki ona verilen değerin farkındaydı ve minnet duygusunu böyle ifade ediyordu. 

Büyükada'daki muhteşem konaklar geldi aklıma. Deniz, vapur düdüklerinin sesine karışan martı çığlıkları...hayallere dalmıştım. Bedenim kaldığım yere sabit ruhum esrarengiz bir kentte dolaşıyordu. Huzurun rehberliğinde seyehat ediyor, duyguların dinginliğinde demleniyordum. Göze ve gönle hitap eden mekanlara konuk olmak beni rahatlatmıştı. Gözlerim kapalı sokak şarkıcılarının seslendirdikleri müziklere eşlik ettim. Onları dinleme imkanım bile olmuştu bu sabah, kirpik uçlarımdan sızan ışık beni düşlerimden uyandırdı. 

Rüzgãr yüzümū yaladı, akabinde birkaç damla yaş ıslattı yanaklarımı. Yağmur mu yağmış yoksa ağlamış mıydı gözlerim?

Ben, bu sabah, krizi fırsata çevirmiştim. Eğer istersek başaramayacağımız hiç birşey yoktur. Hayatta azim ve kararlılık şart, tabii yeter ki kapımızın önünde içeri girmek için bekleyen huzurun farkında olalım. O bizden bi ışık, bi kıvılcım bekliyor. 

Hep şunu söylerim.. Kendime farklı ol, seçici ol ve kaliteye önem ver. Elinde olmayan durumlar için üzülme. Gidenlerden haber bekleme, gidene el salla, hatta dua et ardından. Ruhunu azat et, sen yanında olanlarla devam et hayat yolculuğuna. Sana değer veren zaten yanında olurdu. Önce bunu kabullenmekle bakış açına yön ver. Bi müddet kendinle yalnız kal ve kendini dinle. Gecenin bi vakti uyan, Tanrı'ya sana bahşettikleri için şükret, senden daha kötü durumda olanların acılarını içinde hisset. Mutlu olmaları için dua et. Yani insan tarafına yatırım yap. Daha güçlü ve mutlu olacağını tüm hücrelerinin yenilendiğini hissedeceksin. Arada delilik yap, saçlarında bugidilerle üzerinde pijamalarla sokağa çık. Farkın olsun, delilik bazen güzeldir kimseye zararın olmadığı müddetçe...

Değerli şairimiz Cahit Sıtkı Tarancı ile başlamıştım uzun süre ara verdiğim bugünkü yazıma. Demem o ki, sevgili okurlar, onlar rehberimiz olsun. Üzerinde düşünelim. Bugünlere kadar gelmişler, acaba bizlere vermek istedikleri mesajlar nelerdir? Kimbilir, eğer sırlarını keşfedebilirsek hayatımız kolaylaşabilir belki. Bi nebze de olsa sakinleşip hayatın güzel hoş yönlerini görüp bir birimize daha saygılı ve dürüst yaklaşabiliriz. Keza türkülerde bizleri anlatır, her birinin farklı hikãyesi vardır. Onların hikayelerini can kulağıyla dinleyelim ve sevelim. Din, dil,  ırk renk gözetmeden, rotamız İNSAN olsun...

Hoşca kalın değerli okurlar.