Üzücü sorunlarla dolu bir yılı daha geride bıraktık. 2018’de umutlu, sağlıklı, Vatan ve Milletimiz için, refah, saadet, esenlik dolu yıl diliyoruz

Üzücü sorunlarla dolu bir yılı daha geride bıraktık. 2018’de umutlu, sağlıklı, Vatan ve Milletimiz için, refah, saadet, esenlik dolu yıl diliyoruz. Bizler bugün güvenli, rahat yaşıyorsak, bunu Güneydoğu’da, Vatanımızın bölünmemesi için canı pahasına savaşan askerlerimize, polislerimize, korucularımıza, ezcümle tüm Mülki İdare Amirlerimize, fedakarlıkla görev yapan öğretmenlerimize, bütün görevlilerimize borçluyuz. Büyük şehirlerde birçok terör teşebbüsü, emniyet güçlerimizin azimli çalışmaları sonucu baştan önleniyor. Halkın bundan haberi bile olmuyor. Çok şehit verdik, çok gazimiz var. Bütün bunların karşılığında terör olayları bitmeliydi. Halkımızın, huzura, kalkınmanın nimetlerinden yararlanıp, refaha kavuşması elzemdir. Hal böyleyken, tüm Türk Milletini yaralayan bir olay vuku buldu. Ankara’da birkaç yaratık, kendilerini Vatana adamış, gazi olmuş kahramanlarımızı, trafikte takip edip, ailelerinin gözleri önünde, kıyasıya dövüyorlar, darp ediyorlar... Hatta çocuklarını, eşlerini de tartaklıyorlar. Bizler bu evlatlarımıza, neden yeterince sahip çıkmıyoruz. Onlar vatan için sakat kaldılar, hayati uzuvlarını kaybettiler. Böyle bir muameleyi asla hakketmiyorlar. Onların yaptıkları fedakarlığı ifade etmek için kelimeler yetersizdir. Milletimiz, bu kahramanlara borçludur. Bakın, olay unutuldu, gitti, bu insanlık dışı davranışın sahipleri belki de, hep olduğu gibi serbest bırakıldılar. Aslında, bu tür olaylar her zaman oluyor... İstanbul başta olmak üzere, kuraları hiçe sayan, Devlete saygı göstermeyen, yaratıklar, bellerinde silahla geziyorlar. Trafikte terör yaratıyorlar. Araç kullananlara tecavüz ediyorlar, drift, slalom, sıyırtma yapıp, can ve mal emniyetini ihlal ediyorlar. Kendilerine, müdahale edenleri, takip edip, tartaklıyorlar, ateş ediyorlar. Kırmızı ışıta duran, bir mühendisi, eşinin gözü önünde öldürdüler. Vatan için büyük mücadele veren Devlet, bu şehir eşkıyalarına engel olamıyor. Etrafta, polis göremiyoruz.  Motosikletler, kural dinlemiyor. Girilmez sokaklara giriyorlar, kaldırımlardan sürüyorlar. Motosiklet sürücülerine müdahale edilmiyor. Ben yetkili olsam, motosikletleri kaldırırım... 
Bazı insanlar, arabalarının içi görünmesin diye, filtreli cam takıyorlar. Kararlar, tam bir komedi, önce yasakladılar, sonra Cumhurbaşkanı istedi diye kararı gevşettiler. Hırsızı var, hırlısı var, teröristi, hükümlüsü var, arabaların içi görülmeli. Ne yazık ki, saygısız, birbirine saygı göstermeyen, her geçen gün ayrışan, birbirinden uzaklaşan, iyiye doğru gitmeyen bir toplum olduk. 
Ankara’da, Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı bir rehabilitasyon merkezi vardır. Burayı, siyaset yıllarımda ziyaret etmiştim. Güney-Doğu’da Vatanın, bölünmez bütünlüğü için savaşırken, gazi olan, hayati uzuvlarını kaybeden askerlerimize, burada bakılıyor, tedavi veriliyor. Ben burayı gezerken çok hislendim, etkilendim, gözyaşlarımı tutamadım, 2 ay kendime gelemedim. Burayı kazandıranlardan Allah razı olsun, minnettarım. TBMM, Plan-Bütçe Komisyonu’nda, bu projeye imkanlar ölçüsünde destek verdim. Evet, Devlet, Millet, bu Kahramanlarımıza hayat boyu sahip çıkmalıdır. Başımızın üstünde taşımalıyız. Bu rehabilitasyon merkezleri daha da fazlalaştırılmalıdır. Daha fazlası yapılmalıdır. Onlara, şehit ailelerine, ev, yüksek maaş, sosyal güvenceler, tatil imkanları da verilmelidir. Ankara’da, Gazilerimize yapılan bu saldırı tüm ülkeyi üzmüştür. Halkımız bu şerefsizliği içine sindirememiştir. Avrupa Birliği’ne daha girmeden, cezaları, müeyyideleri neden kaldırıyoruz, anlayamıyorum. Hakimler neden, amme vicdanına yarayan, bu ve benzer olayların müsebbiplerini serbest bırakıyorlar, anlayamıyorum. Suç varsa ceza olmalıdır...