İklim için yapılan en basit tanımlarından biri “havanın durumu” olabilir. Sıcaklık, yağış, yeryüzü şeklileri gibi birçok etkenin belirlemesi

İklim için yapılan en basit tanımlarından biri “havanın durumu” olabilir. Sıcaklık, yağış, yeryüzü şeklileri gibi birçok etkenin belirlemesiyle oluşan, insan hayatını oldukça etkileyen bir kavramdır iklim... Nüfustan tutunda ekonomik faaliyetlere hatta insan karakterine kadar tesir etmediği saha neredeyse yok gibi.
“Ooo hoca derse başladı. Okula mı geldik? Birazdan çıkarın kâğıtları bakim sınav yapacağım bile der” diye sıkılıp okumayı sonlandıracak arkadaşları görüyorum. Rahat olun. Maksadım size coğrafya konuları anlatmak değil. Ama biraz daha sabredin lütfen. Bakın konuyu nereye bağlayacağım. Hımm! Okumaya devam ediyorsunuuz. Demek ki ikna olmuşsunuz. O zaman biz de anlatmaya devam edelim.
İklim birçok şeye tesir ediyor burada anlaştık değil mi? Bunlardan biri bitki türleri. Hemen örnek verelim. Mesela hurma ile çayı ele alalım… Ben bu iki güzelim bitkiyi söyleyince hemen zihninizde oluşan mekânı tahmin etmek zor olmasa gerek. Çay için yağmur, hurma için kum taneleri… Doğru bildim mi? Düşüncelerinizde böyle bir arka fon seçmekte haksız sayılmazsınız. Zira bu bitkilerin kendini göstermesi, boy atıp yetişmesi için mekânın, yani iklimin düşündüğünüz gibi olması gerekir. Yağış olmalı ki çay; sıcaklık olmalı ki hurma… Aferin size!
Şimdi bu tabiri yani “iklimi” insan için kullanalım. Peki, insan hangi iklimde yetişir? “Kalk kalk! Yazar hepten sıyırdı. Oldu olmasına bir saksı bulup su getirelim beyimize de boy atıp dal budak sarsın.” Yollu esprileri ta buradan duyuyor ama duymazlıktan geliyorum ve inatla devam ediyorum.
İnsan yetişmesinde de iklim etkilidir efendiler. Taa Aristo’dan, İbn Haldun’dan beri söylenen coğrafyaların insan karakteri üzerindeki etkisini duymuşsunuzdur. Fakat ben karakterlerden biraz daha ötesini diyorum. Söylediğim şeyi biraz somutlaştırayım. Nasıl bir elma ağacının iyi yetişmesi için uygun sıcaklık, yağış miktarı gibi iklim elemanları gerekiyorsa, bir insanın yetişmesi için de sevgi, anlaşılabilme gibi uygun iklim şartlarının oluşması gerekir. Aksi halde elma ağacının vereceği meyve ki o senin “ktırt” diye yediğin elma oluyor, tadı bozuk, ağacı faydasız olur. İnsan da eğer uygun iklimi bulamazsa zararlı ya da eksik bir canlıdan öteye gidemez. Bu yüzden insanı konuşuyorsak muhakkak iklimi de konuşmamız gerekir.“Eee, yani?” diye soran gözlerle duran aziz okuyucu ne bu acele? Bitiriyorum sakin ol.
Buraya kadar iklimin, birebir olmasa da insan içinde geçerli bir terim olduğunda hemfikir olduk mu? Güzeel! Sonuca gelelim. Bitkiler için uygun ikim şartlarını oluşturmak kabul edelim biraz zor. Ama insanlar için uygun iklimi oluşturmamız elimizde ve elzem. Neden? Çünkü önce biz insanız ve her şey için önce insana ihtiyacımız var. Aklımıza ilk geleni birlikte söyleyelim. Bitkiler için sıcaklık gerekliyse insanlar için de sevgi sıcaklığı gereklidir. Sevginin, saygının ısısının olmadığı, kutuplaşmaların, ayrışmaların, ötekileştirmelerin hâkim olduğu bir iklimde yetişen insanları bir düşünür müsünüz? Aman Allah’ım başka insanların canını yok sayan o ne dikenler öyle! Böyle insanların bulunduğu toplum hayatının olmadığı çöller gibi kurak ve ölümcül… Yok, yok en iyisi düşünme okuyucu. Ben bile ürktüm hani. Ne kadar tehlikeli ne kadar zararlı değil mi?
Ya peki uygun toprağın bulunmadığı yerler gibi, faydalı bir eğitimin olmadığı iklimde yetişen insanlara ne demeli? Budamadan geçmemiş çalılar ne kadar zararlı ise, eğitimle budanmamış insan da o kadar zararlı değil mi? Hareket alanımızı kısıtlar, yaşam alanlarımızı daraltmaz mı?
Bu yüzden özellikle size sesleniyorum. İnsan için iklim şartlarını oluşturabilme şansına, gücüne, fırsatına sahip yetkili, etkin kişiler; kurumlar, makamlar, yöneticiler, öğretmenler vb…
Mesuliyetimiz ve hesabımız çok ağır. Hayatımızı güzelleştirecek rengârenk ve mis gibi kokan çiçekler mi istiyoruz? O zaman bu çiçeklerin açacağı iklimi oluşturmamız gerekmez mi? İnsanlığa faydalı ve çevresine sorumlu bireyler mi istiyoruz. Böyleleri ilk fırsatta kendi çıkarı için başkasını ezenler içinden çıkar mı? Özgürlüğün ne olduğunu bilemeyen, kendine ve bir şeyler becerebileceğine inanmayan, “korku ve güvensizlik” ikliminde yetişen nesiller, hayata ne verebilir? Bundan kim sorumludur?
Örneği çoğaltmayacağım. Meselenin anlaşıldığı kanısındayım. İşte bu yüzden tek cümle ile şunu diyebiliriz…
Ne oldu? Efendim? Okuyucu ne diyorsun duyamadım? Haa “İnsan eşittir bitki” diyorsun öyle mi! Sen bunu mu anladın? Aferin sana aferin! Otur sıfır!