ANKARA (DHA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Libya'ya asker gönderilmesine ilişkin, "Meclis açılır açılmaz ilk iş asker gönderme tezkeresini Meclisimize sunacağız. Meclisimizin de onaylamasıyla Libya'daki meşru yönetime çok daha etkin bir şekilde destek verme imkânına kavuşacağız ve böylece davete icabet edeceğiz" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ak Parti Genel Merkezi'nde düzenlenen 'Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuştu. Barış Pınarı Harekâtı ile Rasulayn ve Tel Abyad arasındaki hattı güvenli hale getirdiklerini belirten Erdoğan, böylece Suriye içinde terörden arındırılan toplam alanın 8 bin 200 kilometrekareye çıktığını bildirdi. Bölgede terör örgütünün 30 kilometrelik hattın dışından zaman zaman tacizde bulunduğunu kaydeden Erdoğan, "Bölücü terör örgütü sivilleri hedef alan kanlı eylemleriyle bölgeye barış ve istikrarın gelmesini engelliyor. Türkiye olarak bölgede inşa etmeyi planladığımız yerleşim alanlarına başlayabilmemiz için öncelikle güvenliği ve huzuru sağlamamız gerekiyor. Bu doğrultuda gereken her adımı atmakta kararlıyız" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 4 milyona yakın insanın yaşadığı İdlib'de sükûnetin sağlanması için Avrupa ülkelerinin de elini taşın altına koyması gerektiğini kaydetti.

'SADECE ANA MUHALEFET KONUSUNDA BUNU BAŞARAMADIK'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin ve KKTC'de yaşayan vatandaşların hakkını, hukukunu korumak için gereken her şeyi yapmakta kararlı olduklarını vurgulayarak, Kıbrıs'taki petrol ve doğal gaz arama çalışmaları başladığında CHP'nin buna karşı çıktığını söyledi. Erdoğan, "CHP'li bir milletvekili bununla ilgili Meclis'e bir soru önergesi verip, 'bir kova bile petrol çıkmadı' diyerek adeta kin kustu. Halbuki bu tür çalışmaların sabırla yürütülmesi gerekiyor. Ana muhalefetin bu tavrı Yunan medyasına bolca malzeme verdi. Türkiye'de hemen her şeyin yerlisini ve millisini yaptık. Sadece ana muhalefet konusunda bunu başaramadık. İnşallah milletimizle birlikte onu da başaracağız" diye konuştu.

'LİBYA HÜKÜMETİNE HER TÜRLÜ DESTEĞİ VERECEĞİZ'

Libya'da Türkiye ile bağları bulunan milyonlarca insanın bulunduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Libya'da meşru hükümete karşı darbeci bir general tarafından başlatılan saldırılara en başından beri karşı çıktıklarını kaydetti. Erdoğan, şöyle konuştu:

"Çeşitli Avrupa ve Arap ülkeleri tarafından desteklenen darbeci generale karşı mücadele yürüten Trablus yönetimine her türlü desteği verdik, veriyoruz ve vereceğiz. Şu anda da soruyorlar bize, dün de sordular; 'Asker gönderecek misiniz?' Biz de ne diyoruz; 'davet edildiğimiz yere gideriz' Ama davet edilmediğimiz yere gitmeyiz. Şu anda da böyle bir davet olduğuna göre icabet ederiz. Güvenlik ve askeri işbirliği muhtırasına dayalı olarak inşallah Meclis açılır açılmaz ilk iş asker gönderme tezkeresini Meclisimize sunacağız. Meclisimizin de onaylamasıyla Libya'daki meşru yönetime çok daha etkin bir şekilde destek verme imkânına kavuşacağız. İnşallah 8'inde, 9'unda neyse Meclisimizden bunu da geçireceğiz ve böylece davete icabet edeceğiz."

'YAKINDA İHALEYE ÇIKILACAKTIR'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kanal İstanbul projenin seçim kampanyasında milletin takdirine sunulup onaylandığını belirterek, şunları söyledi:

"Ardından proje adeta ilmek ilmek örülerek konuşulmuş, tartışılmış, çalışılmış, hazırlıkları yapılmış ve bugünkü noktaya gelmiştir. Kanalın uzunluğu 45 kilometre, taban genişliği 275 metre, derinliği 21 metreye yakın olacaktır. Bünyesindeki 2 limanı,1 yat limanı, lojistik merkezi, 7 köprüsü, 2 demiryolu ve 2 hafif raylı geçişiyle Kanal İstanbul dünya çapında bir eser olacaktır. İnşası sırasında 1,1 milyar metreküplük dolgunun yapılacağı, yaklaşık 10 bin kişinin istihdam edileceği bu projenin güzergâhı da belirlenmiştir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız projenin 100 binlik planını onayladı. Projeyle ilgili ÇED raporu tamamlandı ve askıya çıktı. Küçükçekmece Gölü'nden başlayacak proje, Terkos Gölü'nün doğusundan Karadeniz'e ulaşacak bir hat boyunca inşa edilecektir. Anayasa Mahkemesi bu projenin Yap-İşlet-Devret (YİD) modeli kapsamına alınmasıyla ilgili düzenlemenin iptaline ilişkin malum çevrenin başvurusunu reddetmiştir. Bir başka ifadeyle bu projenin kararı verilmiş, süreci başlatılmış ve belirli bir aşamaya da gelinmiştir. Kanal İstanbul'un proje ve inşa süreciyle ilgili hazırlıklarımız tamamlanmak üzeredir. İnşallah yakında bununla ilgili ihaleye de çıkılacaktır. Bu büyük projeyi devletimize ve milletimize herhangi bir yük getirmeden Yap-İşlet-Devret (YİD) modeliyle, oldu ki bulamadık milli bütçeden bunu yapmak suretiyle hayata geçireceğiz."

'MİLLETİMİZ HİZMET BEKLİYOR'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun iktidar oldukları takdirde Kanal İstanbul projesini iptal edeceğini söylediğini kaydederek, "Ya sen gelmeyeceksin, zaten gelemezsin. Bu ülkede dikili bir ağacı olmayana benim milletim 'yürü' demez. Sizin böyle bir gayretiniz yok. Milletimiz hizmet bekliyor. Bunlar birinci köprüde, ikinci köprüde, üçüncü köprüde, Marmaray'da aynısını yaptılar. Ülkeye ve millete hizmet nasip işidir. Şayet nasibinizde böyle hayırlı bir işe vesile olmak yoksa, önünüze gelen fırsatları da tepersiniz. Biz İstanbul'a ve Türkiye'ye kazandırılan tarihi bir eser olarak gördüğümüz Kanal İstanbul'a herkes gibi muhalefetin de destek olmasından memnuniyet duyarız. Ama onlar ne yapıyor? Destek olmak bir yana, 'biz bunu yaptırmayız, yapanlara da parasını ödemeyiz' diyebilecek kadar akıl mantık dışı bir yere savruluyorlar. Kumaşında azıcık devlet adamlığı, yönetici sorumluluğu, hukuk bilgisi, hak ve adalet anlayışı olan hiç kimsenin ağzından böyle bir söz çıkamaz" dedi.

'56 KURUMDAN OLUMLU GÖRÜŞ ALINDI'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, projeye karşı çıkanların 'çevre ve deprem riski' dediğini hatırlatarak, "Halbuki projenin hazırlıkları kapsamında çevre ve deprem meselesi de dahil 56 kurumdan olumlu görüş alınmıştır. Kimi de 'gereksiz' diyor. Herhalde bu söz CHP'nin klasik muhalefet zihniyetini en iyi yansıtan ifadedir. Çünkü CHP tarihi boyunca ülkemizin her önemli projesine böyle diyerek karşı çıkmış, takoz koymaya çalışmıştır. Hamd olsun milletimiz Türkiye'yi bu 'istemezükçü zinhiyet'in eline bırakmadı, inşallah bundan sonra da bırakmayacak" diye konuştu.

'YENİ NEFES VE HAYAT ALANI AÇIYORUZ'

Kanal İstanbul'u İstanbul Boğazı'ndaki deniz trafiğinin bir alternatifi olarak planladıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen yıl İstanbul Boğazı'ndan 41 binin üzerinde geminin geçtiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:

"Yani günde 118 civarında gemi bu su yolunu kullanarak Marmara ile Karadeniz arasında seyrüsefer yapıyor. İstanbul'un böylesine yoğun bir deniz trafiğini kaldıramadığını günün herhangi bir saatinde boğaza bakan herkes görebilir. Sadece son 2 yılda boğazda irili ufaklı 41 gemi kazası yaşandı. Geçmişte boğazda yaşanan pek çok felaketi de unutmamalıyız. Kanal İstanbul'un ön çalışmalarındaki bütçe 75 milyar civarındadır. İstanbul'da, aşağı yukarı aynı trafiğe sahip Çanakkale Boğazı'na göre 4 kat daha fazla kaza yaşanıyor. Çünkü gemi geçişleri yanında boğazın kendi iç trafiği de çok ama çok yoğun. İstanbul gibi 15 milyon nüfusa ve fiilen belki 18 milyon insana ev sahipliği yapan dünyanın en büyük şehirlerinden birinde karşımızdaki bu soruna çözüm bulmak ülkenin yöneticileri olarak en başta gelen görevimizdir. Türkiye'nin bu projeden elde edeceği gelir maliyetini kısa sürede çıkartacağı gibi kalıcı bir finansman kaynağı haline de getirecektir. Bu projeyle artık iyice sıkışan İstanbul'a yeni nefes ve hayat alanları açıyoruz."

'MONTRÖ İLE BİR İLGİSİ YOK'

Kanal İstanbul projesinin Montrö Sözleşmesi ile herhangi bir ilgisinin bulunmadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:

"Tamamen Türkiye'nin kendine ait bir su yolu olarak faaliyet gösterecek ve işletilecektir. Ülkemizin en değerli markası olan İstanbul, bu projeyle çok daha kıymetlenecektir. Nasıl olduysa işte İstanbul'da bir büyükşehir belediye başkanlığını aldılar ama İstanbul seçimini kazanmadılar. İstanbul seçimini Ak Parti kazandı, çünkü meclis kahiri ekseriyetiyle Ak Parti'de ve Cumhur İttifakı'nda. Şimdi çıkmış diyor, 'böyle bir kanal gereksiz.' Zaten bunun kararını verme yetkisi sana değil, bize aittir ve biz bunun kararını zaten verdik. Aynı zamanda Büyükşehir Belediye Meclisi'ne aittir. Senin böyle bir kararı verme yetkin de yok. Adımlarımızı attık, atıyoruz. Yola kararlı bir şekilde devam ediyoruz ve biz bu işi inşallah yapacağız. Projenin sahibi Türkiye Cumhuriyeti Devleti'dir, kurumların görevi devletin aldığı karara uygun şekilde kendi sorumluluk alanlarında üzerlerine düşeni yapmaktır. Görevini ihmal eden hesabını millete ve hukuka muhakkak verecektir."
Editör: TE Bilisim